Merdan Yanardağ’ın geçtiğimiz gün (27 Kasım 2022) BirGün gazetesinde yayımlanan yazısının başlığı: “Rusya aymazlığı!” Kastettiği şey, Rusçuların aymazlığı değil tabii. Rusya’nın Ukrayna’yı işgale kalkışıp savaş sahasında boyunun ölçüsünü almasına neden olan kendi aymazlığı da değil. Merdan’ın aymazlıkla suçladığı kesim bizim muhalefet… Muhalefeti Rusya’ya ilgisiz kalmakla suçluyor. Bunu da aymazlık olarak tanımlıyor…
Merdan, Türkiye’deki Rus lobisinin, daha doğrusu adını tam koyalım “Rus Beşinci Kolunun” önde gelen isimlerinden. O da en az Aydınlıkçılar kadar Rus yanlısı, Lavrov kobayı. Ama bu istihbarat faaliyetini halen AKP muhalifi görünerek sürdürecek kadar da uyanık. Fakat ortada bir çelişki var. Rusya ve Putin, Türkiye’de doğrudan doğruya AKP’yi destekliyor. Ve AKP’nin iktidarda kalma ihtimalinin en büyük dayanağı da bu Moskof desteği… Oysa bizim Merdan muhalif (!)
Geçtiğimiz haftalarda yazdığım bir yazımda ben de muhalefeti Rusya’yı dikkate almamakla eleştirmiştim. Ama Merdan’ın bakış açısının tamamen zıt yönünden. ABD seçimlerine müdahale ettiği bilinen Rusya artık bunu inkâr etmeye pek de lüzum duymuyor. Ben de ABD seçimlerine müdahale eden Rusya’nın, Türkiye’de yapılacak seçimlere AKP lehine haydi haydi müdahil olacağını ama muhalefetin bunun pek de farkında olmadığını düşündüğümü belirtmiştim.
Merdan da Rusya’nın AKP’nin yanında olduğunun elbette farkında ama onun muhalefete önerisi Rusya’ya yaranmaya çalışması, Rus mandacılığı siyaseti gütmesi!

15 Kasım’da Moskova’da Rus istihbaratı bir toplantı düzenlemiş. Adını “Uluslararası Eşitlik ve Diyalog Konferansı” koymuşlar. Merdan’ın dediğine bakılırsa diğer adı da “Rusya’nın Dostları ve Kırım’ın Dostları Uluslararası Forumu”ymuş. Toplantıyı yönetenler de Putin’in Kırım “sorumlusu” Georgiy Muradov ile Rusya Federasyonu Konseyi Üyesi Aleksey Pushkov. Yani Putin’in en yakın tetikçilerinden ikisi. İşte Türkiye’den de Merdan’ı davet etmişler bu toplantıya. Dört gün yedirip içirip epey de görev dosyasını koltuğunun altına sıkıştırıp Türkiye’ye geri yollamışlar!
Merdan buradan dönüşte kaleme aldığı yazısında Rusya’yı “Sosyalist olmasa da eski güçlü günlerini yakalamak üzere olduğu her halinden belli” diyerek övüyor. İlginç bir övgü cümlesi bu… Sosyalist olmayan her güçlü ülke için de kurabilirsiniz. “Sosyalist olmasa da güçlü olan” ABD ya da daha eskilerde olsa “sosyalist değil ama güçlü Nazi Almanya” gibi… Yani bir ülkeyi güçlü olduğu için öveceksen bu pek de mantıklı değil Merdan… Sonra Rusya’nın Batı’nın “neo-kolonyalist” politikalarına karşı olduğunu filan da eklemiş. Övgüsüne meşru gerekçe de aramış yani ama olmuyor işte.
Batı “neo-kolonyalist” olsun tamam ama Rusya ne peki? Yaptığı doğrudan bir kolonyalizm, sömürgecilik, işgalcilik değil mi? Diğer taraftan belki siz de Rusya’nın artık gücü dolayısıyla da övülebilecek bir ülke olmadığını söyleyebilirsiniz. Rusya bunu Ukrayna’da rezil olarak gösterdi diye itiraz edebilirsiniz elbette. Ve haklı da olursunuz ama ne yapsın Merdan? Mecbur patronlarını övecek…
Merdan yazısında Kırım Tatarlarının Ruslardan ne kadar memnun olduğunu filan da anlatmaya kalkmış. Bunlara sadece gülüp geçiyorum. Bu da görev işte…
Bizim için esas önemli olan yine de Merdan’ın Türk muhalefetine yaptığı “Rus mandacısı, Putin uşağı olun” çağrısı. Muhalefeti, özellikle de CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu Rusya’ya gidip Putin’le temas etmeye cesaretlendirmeye çalışan Merdan, “Erdoğan-AKP iktidarının bir alternatifinin olduğu Rusya’ya da anlatılmalıdır,” diyor. Ve ekliyor:
“Putin’in Erdoğan yönetimine vereceği desteği önemsememek büyük hata olacaktır. Bu nedenle muhalefet partileri ilk iş olarak, Amerikancı bir siyaset izlemeyeceklerini açıkça ifade etmelidir.”
“Kemal Kılıçdaroğlu, ABD’yi ve İngiltere’yi ziyaret ettiği gibi, pekala dünyanın en güzel kentlerinden biri olan Moskova’ya da gidebilir.”
Kısacası Merdan, Rusların verdiği görevi “Moskova’nın güzelliklerini” keşif turundan Türkiye’ye döner dönmez alelacele ifa etmiş oldu. Bağlı olduğu Rus Devleti’nin ondan iletmesini istediği mesaj açık: “Gelin bize biat edin, bizim uşağımız olduğunuzu bildirin ki biz de AKP’yi, Erdoğan’ı değil sizi destekleyelim. Yoksa işiniz zor!”
Bu katışıksız bir sömürgecinin, maaşlı ajanına taşıttırdığı pespaye bir tehdit mesajıdır.
Merdan’ın muhalefete yaptığı çağrı bir mandacılık, uşaklık çağrısıdır. Peki, bunun Amerikan mandacılığından, İngiliz uşaklığından farkı nedir? Koca bir hiç!
Ve mandacılığın Kemalizm’le de, sosyalizmle de, solculukla da yakından uzaktan bir ilişkisi yoktur. Uşaklık uşaklıktır. Merdan bu görevi seve seve yapıyor işte! Buyursun yapsın. Elbette kendi tercihi! Geçmişte PKK’nın gazetesini yönetmek de, Perinçek’in gazetesinde üst düzeyde çalışmak da tabii ki onun tercihiydi.
Ama bu mandacılığı ve uşaklığı kimseye solculuk, Atatürkçülük, sosyalistlik diye sunmaya kalkmasın. Ve samimi muhalif insanlarımız da bu tip adamlara bu payeleri vermesin!