Merdan Yanardağ, bilindiği gibi teröristbaşı Apo’yu övdüğü için 27 Haziran’dan beri tutuklu olarak Marmara Cezaevi’nde (eski adıyla Silivri Cezaevi) bulunuyor.
Merdan Yanardağ aylardır cezaevinde ama AKP’nin kendisine tanıdığı yazı yazma hakkı sayesinde BirGün gazetesi aracılığıyla okurlarıyla buluşuyor.
Yanardağ’ın BirGün gazetesinde bugün yayınlanan yazısını başlığı “Toplumu yeniden ayağa kaldırmak.” Merdan Yanardağ’ın yazısındaki özellikle birkaç cümle dikkat çekici:
“Ülkede ve devlet düzeninde kurumsal bir çöküş yaşanıyor. Bir kabile düzeni oluşuyor, düzen mafyalaşıyor. Bir ‘medeniyet’ yitimi ve krizi yaşanıyor. Derinliği, birikimi, geleneği, kültürü olmayan bir kasaba yobazlığı ve bedevi gericiliği ülkeye egemen oluyor.”
Merdan Yanardağ, AKP’nin Türkiye’nin düzeninde yarattığı değişimi “Kabile düzeni” olarak tespit etmiş.
Ama bir dakika!
Türk Solu okurları bu tespite ve “kabile” kavramına zaten aşina değil mi? Hem de yıllardır!
Tarih 12 Ekim 2018, Türk Solu‘nun 564. sayısı yayınlanıyor.
Kapak sloganımız:
“REİS’İN KABİLE DÜZENİ
AKP’NİN EKONOMİ POLİTİĞİ”.
Daha sonra “Silivri Defterleri 1: 31 Mart’tan 23 Haziran’a Beyaz Türklerin Köleliğe İsyanı“ adıyla kitaplaştırılacak olan yazılarında Gökçe Fırat, AKP’nin kurduğu “kabile düzeni”ni şöyle tarif ediyordu:
“Çünkü bu dikta biçimi; rasyonel bir faşizm değil. Bu, farklı bir rejim: Modern totalitarizm ile karıştırılmaması gereken bir kabilecilik.”
Burada, bir yıl öncesine geri gidelim, Kasım 2017’ye. Türkiye’de Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) yıkılması gündemdedir. AKP’liler AKM’nin yıkılması gerektiğini savunurken, AKM’nin yıkılmasına karşı çıkanları da “elit” olmakla suçlamaktadırlar.
Gökçe Fırat, 22 Kasım 2017 tarihinde yayınlanan “Kabilede elit olmaz! Reis elitleri sevmez!” başlıklı yazısında güncel tartışmalar ışığında AKM’yi yıkmak isteyen “kabile”nin karşısına “elit”i koyuyordu. Yani Gökçe Fırat, kabileyi ekonomik bir kavram olarak tanımlamadan önce, kültürel bir kavram olarak tanımlamış ve Türkiye’deki kültür savaşını bu şekilde yorumlamıştı.
Görüldüğü gibi “kabile düzeni” tespiti Türk Solu tarafından 6 yıl önce yapılmış. Yani bugün Merdan Yanardağ’ın ilk kez yapılıyormuş gibi yazdığı “kabile düzeni” tezleri, Türk Solu‘ndan çalınmadır!
Gökçe Fırat, “kabile düzeni” tespitini, AKP iktidarı tarafından hukuksuz bir şekilde tutuklanıp gönderildiği Silivri Cezaevi’nde yapmıştı. Bu nedenle de AKP’nin oluşturduğu yeni sosyolojiyi yazdığı kitap serisine “Silivri Defterleri” ismini vermişti.
Gökçe Fırat, Silivri’de tutuklu bulunduğunda, bugün Merdan Yanardağ’a sunulan imkanların hiçbirine sahip değildi. Merdan Yanardağ’ın yakınları, ona televizyon vermedikleri için şikayette bulunurlarken; biz Gökçe Fırat’a mektup yazabilmesi için kağıt ve kalem verilmesini istiyorduk.
Merdan Yanardağ, o günlerde AKP iktidarıyla bir olmuş Gökçe Fırat’a iftira atmakla meşguldü. Hapisteki bir gazeteciye, kağıt ve kalem dahi verilmeyen, hiçbir cevap hakkı bulunmayan Gökçe Fırat’a iftiralar atan Merdan Yanardağ, şimdi vaktiyle Gökçe Fırat’ın da yattığı Silivri Cezaevi’nde, Gökçe Fırat’ın ve Türk Solu‘nun tespitlerini çalıp kendi tespitiymiş gibi üzerine yazılar döşenmektedir.
Merdan Yanardağ da diğer tüm Türk Solu düşmanları gibi bizi çok iyi takip eder. Bugün Türk Solu‘na düşmanlık eden hemen herkes, yarın bir gün Türk Solu‘yla söylemde buluşur. Bu hep böyle olmuştur. Merdan Yanardağ, bunun sadece güncel örneğidir. Belli ki Merdan’a da birşeyler öğretmeye başlamışız.
Gerçi bu, Merdan Yanardağ’ın Türk Solu tezlerini ilk “aşırması” değil. Merdan Yanardağ’ın üzerine kitap yazdığı İslamcı faşizm tezlerini de Türkiye’de ilk yazan Türk Solu‘ydu. Uğur Mumcu’nun “Kürt-İslam Sentezi” tezini güncelleyip geliştiren Türk Solu ve Gökçe Fırat, Türk siyasetine “Kürt-İslam Faşizmi” kavramını kazandırmıştı. 15 yıl önce İslamcı faşizmden bahsetme cesaretini bir tek Türk Solu gösterebiliyordu. Merdan Yanardağ, kıdemli bir Kürtçü olarak, Türk Solu‘nun tezlerini, başındaki “Kürt”ü atarak, “İslamofaşizm” adıyla yeniden piyasaya sürüyor.
Türk Solu olarak elbette Merdan Yanardağ’ın da başkalarının da tezlerimizden yola çıkarak Türkiye için tespitler yapması, bizden öğrenmesi , bizi sevindirir. Merdan Yanardağ Türk Solu‘na düşmanlık ediyor diye onun Türk Solu‘ndan alıntı yapmasına karşı çıkmayız.
Ama emeğimize saygı istemek de en doğal hakkımız, değil mi?
