Geçtiğimiz yılın 20 Eylül günü, aralarında Aykırı haber sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Batuhan Çolak ve Ajans Muhbir’in editörlerinden Süha Çardaklı’nın da bulunduğu 27 gazeteci ve sosyal medya kullanıcısı gözaltına alınmıştı.
Bu isimler, özellikle göçmen sorunu üzerine yaptıkları haber ve paylaşımlar nedeniyle gözaltına alınmışlardı.
Yani gözaltına alınan sadece gazetecilik değil, milliyetçilikti de…
Çıkarıldıkları mahkemede Batuhan Çolak ve Süha Çardaklı dahil, 8 kişi tutuklanmıştı. Tutuklama gerekçesi ise AKP’nin son zamanlarda en çok kullandığı “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme”, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” maddeleriydi.
AKP’nin en zayıf noktalarından biri göçmen meselesiydi. O kadar ki, AKP’nin bütün ensar-muhacir söylemlerine rağmen AKP tabanı bile göçmen meselesinde tavırlıydı. Bu meselenin gündemden düşmesi ve soğuması gerekiyordu. İşte Türk milliyetçisi gazeteciler bunun için gözaltına alınıp sonra da tutuklanmıştı.
Milliyetçi gazeteciler tutuklandıktan sonra cezaevinde 12 Eylül’den kalan işkence yöntemlerle saçları kazınmıştı. Ancak milliyetçi gazeteciler hapiste de mahkemede de susmadılar.
Milliyetçi gazetecilere yönelik ikinci dalgada ise 20 Ekim 2023 günü yine Ajans Muhbir editörlerinden Serkan Kafkas tutuklanmıştı.
Gazetecilerin tek suçu, yazılı ve görsel basında, hatta iktidar yandaşı basında bile yer alan haber ve videoları paylaşmaktı. TRT için ya da Hürriyet gazetesi için sorun teşkil etmeyen haberler, milliyetçi gazeteciler için “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ve “dezenformasyon” sayılarak tutuklanmışlardı.
Serkan Kafkas hakkında hazırlanan Açık Kaynak Araştırma Raporu’nda ise “milliyetçi paylaşımlarda bulunduğu tespit edilmiştir” gibi skandal ifadeler bulunuyordu.
Tutuklu milliyetçi gazetecilerden Batuhan Çolak, 27 Eylül 2023’te tutukluluğuna yapılan itiraz sonucunda tahliye edilmişti.
Tutuklu diğer milliyetçi gazetecilerden sevindiren haber de dün geldi. Dün görülen mahkemede tutuklu bulunan 10 gazeteci ve sosyal medya kullanıcısı da tahliye edildi.
Bu gazetecilerin tek “suç”u, Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri olan göçmen meselesi üzerine haber ve yorum yapmaktı. Kaynaklı, alıntı yaptıkları belli olan haberler nedeniyle tutuklanmışlardı. Ama AKP’nin saraylardan dağıttığı adaleti, haber kaynaklarını değil, alıntı yapılan haberleri değil, bu haberleri paylaşanları suçlamıştı. Çünkü bu haberleri paylaşanlar Türk milliyetçisiydi.
AKP böylelikle Türk milliyetçilerine karşı başlattığı savaşı da ilan etmiş oluyordu. “Hudut namustur” pankartı asan milliyetçi gençlerden sonra yine göçmen meselesine dikkat çeken Türk milliyetçisi gazeteciler hedef alınmıştı. O günden bugüne göçmen meselesinin biraz da olsa soğumuş olması, AKP’nin hukuksuz operasyonunun amacını ortaya koymaktadır.
Bugün AKP yandaşı ve sözde muhalif sol basında “Arap karşıtlığı” gerekçe gösterilerek yeni bir hazırlık yapılıyor. “Arap karşıtlığı” ile göçmen karşıtlığı yeniden gündemin üst sıralarına yerleşiyor. “Seküler milliyetçilik” hedef tahtasına oturtuluyor. Yakında bunun üzerinden yeni bir dalga gelirse kimse şaşırmasın!
Ancak süreç nasıl ilerlerse ilerlesin, AKP Türk milletini ve Türk milliyetçilerini susturamazl! Tüm bu suçlamalar, tutuklamalar, Türk milliyetçilerinin sadece ve sadece haklı olduğunu ispatlar.
Gazetecilik de milliyetçilik de suç değildir!