1.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu da sona erdi ve Tayyip Erdoğan yeniden cumhurbaşkanı seçildi.
Anayasal olarak aday bile olamayacak kişi üçüncü defa seçime sokuldu ve bu hukuksuzluğa muhalefet itiraz etmedi. Sözde sandıkta yenmek için böyle yapılmıştı ama görüldü ki, hukuku çiğneyen adam hukuku çiğneye çiğneye seçimi de kazandı.
Seçim sonrası muhalefet liderleri adil bir seçim olmadığını söylediler, doğru ama eksik, sadece adaletsiz değil hukuksuz bir seçimdi ve muhalefet de bu hukuksuzluğun bir parçası oldu.
2.
Ama iktidara kazandıran, muhalefete kaybettiren sadece bu hukuksuzluk değildi. İktidar tüm söylemini milliyetçi bir propagandaya dayandırırken, Atatürk’ü sürekli arkasına alırken, muhalefet ısrarla milliyetçilikten uzak durdu, çünkü HDP’yi kazanmak istiyordu, Atatürk’ten uzak durdu çünkü Şeriatçıları ürkütmek istemiyordu.
Sonuç ortada: Atatürk’ten, milliyetçilikten uzak durmak muhalefete kaybettirdi, iktidara ise kazandırdı.
3.
Şimdi kimileri durumu normalleştirmeye çalışabilir. Bu da bir başarıdır diyebilir ama öyle değil. İlk defa kazanılacak bir seçim kaybedildi. Çünkü ilk defa bu seçimde kazanacak iki adayı vardı muhalefetin, hem Ekrem İmamoğlu, hem de Mansur Yavaş. Ama Kemal Kılıçdaroğlu ikisinin de önünü kesti ve aslında seçimi Tayyip Erdoğan’a kazandıran kişi oldu.
Peş peşe yapılan tüm bu yanlışlardan sonra elde edilen %48’e yakın oy bile bir başarıdır elbette ama o Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin değil, Türk milletinin başarısıdır.
Kaldı ki AKP’nin oylarının %35’e düştüğü bir ortamda parti liderinin %52 oy almasının tek bir açıklaması vardır: Tayyip Erdoğan’ın karşısındaki kişi yanlış adaydı, kazanamayacak adaydı.
4.
CHP lideri böylece 10. seçimini de kaybederek bir dünya rekoru kırmış oldu.
Sandık, demokrasinin temelidir; kazananı iktidar yapar ama kaybedeni de kendi parti liderliğinden etmelidir. Seçim kaybeden lider, hele de 10 seçim kaybeden lider aynı koltukta oturursa, onun sandığa da, seçim sonuçlarına da, halkın oyuna da, kendi parti seçmenine de hiç saygısı yok demektir.
Kemal Bey, bir saniye bile beklemeden istifa etmelidir.
AKP’den ve Tayyip Erdoğan’dan kurtulmanın ön şartı CHP’nin bu yönetiminden ve Kemal Kılıçdaroğlu’ndan kurtulmaktır.