Millet İttifakı’nın yaklaşık bir yıldır yaptığı 11 toplantının sonucunda ortaya çıkan Ortak Politikalar Mutabakat Metni, dün akşam yapılan bir toplantıyla açıklandı ve 6 genel başkanın imzasıyla onaylandı.
Mutabakat metni ile ilgili elbette üzerinde çok tartışılacak, konuşulacak şeyler var. İlk bakışla bazı noktalar üzerinde konuşmaya başlayalım.
Dün akşam açıklanan mutabakat metni, muhalefetin, seçildiği takdirde uygulayacağı hükümet programı olarak değerlendirilebilir. Yoksa sanıldığı gibi bir seçim beyannamesi değildir. Hem zaten 244 sayfalık, 9 ana başlık altında 75 alt başlığı olan, 2300’den fazla madde içeren bir seçim beyannamesi olmaz.
Bu açıdan bakıldığında Ortak Politikalar Mutabakat Metni, çok kapsamlı bir hükümet programı olmakla birlikte, içinde her şeyin olduğu ancak seçimler için hiçbir şeyin olmadığı bir metin olarak ortada duruyor. Çünkü Ortak Politikalar Mutabakat Metni, seçim sonrasına ilişkin bir metin olarak hazırlanmıştır. Seçimden sonra muhalefetin Türkiye’yi nasıl yöneteceği üzerine ayrıntılı bir programdır. Ancak seçimlerin nasıl kazanılacağına ilişkin herhangi bir fikir vermemektedir.
Muhalefet açısından seçimlerin kazanması için önemli bir kaç şey var. Birincisi, seçimi kazanacak ortak adaydır ki, şu an için böyle bir isim ortaya konamamıştır. İkincisi, seçimleri kazanmak için ortak adayın ortaya vadedeceği, seçim kazandıracak vaatler. Yani Türk milletine ne vadedecek de oy isteyecek?
Şimdi kalkıp kimileri, “e 2300’den fazla madde var ya, yetmez mi?” diyeceklerdir. Doğru, ortak metinde 2300’den fazla madde var ama o maddelerin içinde seçimi kazandıracak bir şey var mı?
2300’ü aşkın maddede muhalefet, seçimleri kazandığı takdirde akla gelen her alanda Türkiye’nin yönetiminde yapacağı değişiklikleri ve yönetim anlayışını ortaya koymuştur. Ancak sandık başına giden vatandaş, sadece yönetim anlayışı değişsin diye oy verir mi?
Normal şartlarda, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gibi kötü bir yönetimden sonra, insanlar sırf bu sistemden kurtulmak için bile muhalefete oy verir. Ancak Türkiye normal bir ülke değil. Vatandaşı sandığa götürecek ve muhalefete oy vermesini sağlayacak şeyler üzerinde durmanın vakti artık gelmedi mi?
Ne mesela derseniz, 2300 maddelik çok ayrıntılı bir beyanname yerine beyannamenin temelini oluşturan birkaç madde, akademik bir dille değil, vatandaşın anlayacağı bir şekilde basit olarak hazırlanıp seçim beyannamesi olarak sunulsaydı, daha iyi olmaz mıydı?
İlla vatandaşı 2300 maddeye mi boğmak gerekiyor?
Seçimi kazanmak için muhalefetin, vatandaşın karşısına basit, akılda kalan, dertlerine derman olacak bir kaç vaade ve seçim kazandıracak slogana ihtiyacı var. Slogandan kastım “Yeter! Söz Millet İttifakı’nın!” değil elbette. Muhalefetin özgün, Türkiye’nin gerici geçmişi ve yapılarını değil, aydınlık yarınlarını müjdeleyecek bir slogana ihtiyacı var. Elbette her şeyden önemlisi kazanacak bir aday.
İki tane basit, akılda kalan vaat. AKP asgari ücreti 8.500 TL mi yaptı, çıkıp de ki, “Biz iktidar olduğumuzda 15 bin yapacağız.” “Mazotu 10 TL yapacağız” de mesela. Eskiden liderler iki anahtar vadederlerdi, böyle vaatlerle çık vatandaşın karşısına. Cem Uzan, “Mazotu 1 TL yapacağım” diyerek %7,25 oy aldı bu ülkede.
Muhalefet yine binlerce maddelik hükümet programı yapsın, biz yapmasın demiyoruz. Ama bu binlerce maddeyi seçim programı diye vatandaşın karşısına koyma. Koyarsan ne olur? Herkes bir maddeyi tartışır ve ortada hiçbir şey kalmamış olur.
Bunun yerine 6 lider çıkıp vatandaşa birer madde açıklasaydı daha iyi olmaz mıydı? İnsanlar da şu mu, bu mu diye tartışmasalardı. Bu kadar mı siyasetten habersizler?
Peki, bu 244 sayfalık ortak beyannamede başka neler yok?
Atatürk yok mesela. Atatürk kelimesi var, Atatürk Orman Çiftliği, Atatürk Havalimanı yazılırken mecbur kullanmışlar. Hatta ikinci Atatürk Orman Çiftliği maddesini, sırf Atatürk yazmamak için AOÇ diye kısaltmışlar.
Ortak beyannamede olmayan şeylerden biri de Türk! Türk Lirası, Türk Telekom, Türk Hava Kurumu, Türk Silahlı Kuvvetleri gibi ifadeler dışında Türk kelimesi sadece 4 kez geçiyor.
Cumhuriyet de yine beyannamede olmayan şeylerden. Yanlış hatırlamıyorsam 3 kez falan geçiyor. O da “Cumhuriyet tarihinin en derin yönetim ve ekonomik krizi” türü ifadelerde.
Atatürk’ün partisi olduğunu iddia eden CHP ve Türk milliyetçisi olduğunu iddia eden İyi Parti, nasıl hazırladı böyle bir beyannameyi? Kılıçdaroğlu ve Akşener nasıl imza attı Atatürksüz, Türksüz beyannamenin altına?
Ortak beyannamede laikliğe sahip çıkılacağı üzerine de bir beyanat yok maalesef. Tarikat ve cemaatlerin de esamisi okunmuyor. Bunları bile es geçebilecek kadar mı dördünü toplasanız % 5 oy alan partilerin etkisinde kaldınız?
Ortak Politikalar Mutabakat Metni bu açılardan değerlendirildiğinde, Türkiye için gerekli şeyleri içinde barındırdığı halde seçim kazandıracak bir beyanname olmaktan uzak görünüyor.