Dün Babala TV isimli Youtube programının fragmanı yayınlandı. 17 Nisan tarihinde programın kendisi yayınlanacakmış ancak ön kesit yeteri kadar ses getirdi.
Fragmanda Muharrem İnce, Memleket Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı İpek Özkal’ın kocasının Beşli Çete olarak anılan yapıdan Kolin Şirketi’nin tepe yönetiminde olmasıyla ilgili bir soruya çok sinirleniyor. Önceden bekliyormuş bu soruyu. “Sizi madara edeceğim” diye gençleri tehdit ediyor. Neden gençleri “madara” ediyorsun ki; ikna etsene. Seçim kampanyalarının amacı bu değil mi?
Ardından başka bir gencin partisinin milletvekillerinin ve kendisinin TBMM oturumlarına katılmamasını eleştirmesi üzerine, “katılmak zorunlu değil, bu bilgiler sahte, otur sıfır aldın” diyor. Bir “sahtekâr” demediği kalmış Tayyip gibi. O kadar farkı olacak Tayyip’in tabii.
KHK’lıların ve tutuklu askeri okul öğrencilerinin avukatı Kemal Uçar’ı “Fetö”cü olmakla suçluyor. Bak burada frene basmamış, Tayyip’i de sollayıp hemen “fetö” diye hakarete başlamış.
Salondaki gençler “madara”, “Fetö” gibi suçlamalardan rahatsız olup, özür dilemesini isteyince, ağız dalaşına giriyor. Nihayet salonun önemli bir kısmı programı terk edip gidiyor. Salonda kalan Memleket Partisi üyesi olduğu anlaşılan kişiler ise alkışlarla protestocuları bastırmaya çalışıyor.
Genç bir kızın fragmandaki konuşmasını aynen aktarmak istiyorum: “Biz zaten bundan bıktık. Bize bu şekilde davranılmasından, böyle davranılmasından bıktık. 21 senedir zaten bize bu şekilde hitap ediliyor. Biz artık bunu değiştirmek istiyoruz. Bugün şu anda, bu durumdaysanız, böyleyseniz, yarın iktidara geldiğinizde nasıl olacaksınız, çok merak ediyorum.”
Gencin söylediklerine ekleyecek daha fazla bir şey yok.
“Bu bir fragman, programın tamamını izlemek gerekir” diyenler oldu. Memleket Partililer programın yapımcısı Oğuzhan Uğur’u suçladı. Fragman ile olumsuz algı oluşturduğunu iddia ettiler.
Diyelim ki programın tamamını izledik. Farklı ne göreceğiz? 30 saniyelik bir bölümü de izlesek, 30 dakikalık bir bölümü de izlesek, Muharrem İnce hep aynı.
Etrafındaki insanları azarlıyor, hakaret ediyor. Muharrem İnce’nin etrafında “aksiyon” hiç bitmiyor. Rakı sofrasında bağırıp çağıran kabadayı gibi. Sürekli birileri “madara” ediliyor. Sürekli birilerine –taraftarlarının ifadesiyle- “kapak” takılıyor.
Eğitimciymiş bir de. “Otur sıfır” diye gençleri susturuyor. Tayyip Erdoğan’ın ruh ikizi gibi. Adeta atanamamış Tayyip.
“Neden bu kadar Tayyip’e benziyor?” veya “neden sürekli muhalefete saldırıyor?” deyince de, daha da çok kızıyor, daha da çok saldırıyor ve yine daha da çok Tayyipleşiyor. İşin kötü yanı taraftarları da aynen bu üslubu taklit ediyor. Hani AKP’liler “küçük Tayyip” gibi etraflarına çektirir ya… Muharrem de yanında bir tek “küçük Muharremler” tutuyor anlaşılan.
Muharrem İnce aslında “muhalefete” saldırmıyor. Birebir halka ve gençlere saldırıyor artık. İyice kontrolünü kaybetti.
Doğu Perinçek, Ümit Özdağ, Muharrem İnce, Tayyip Erdoğan… Ruh ikizi gibi davranıyorlar. Bağırmak, çağırmak, çatışma yaratmak, olay çıkarmak, had bildirmek… Sürekli ama sürekli…
“Adam gibi adam” diye Tayyip’i övüyor Ak-trolller. Bu kalıpta bile “gibi” edatı öne çıkıyor.
Ayrıca adam dediğin biraz susar. Karizmatik lider, sözünü esirger, çünkü sözünün ağırlığı olsun ister. Bunlar karizmatik de değil, resmen cazgır!
60-70 yaşına gelen adamın övüneceği şey mi bunlar? Fırçalamak, didişmek, “adamım ben” diye kabadayılık yapmak. Adam gibi adam olmak!
Muharrem İnce’yi gençler çok seviyormuş. İddia bu. Pek öyle bir kaynaşma göremedik ne yazık ki salonda! Genç kendisini tehdit edeni, kendisine hakaret edeni neden sevsin ki?
Görüldüğü kadarıyla gençler sabır ve olgunluk dersi vermeye çalışmış Muharrem İnce’ye. Muharrem İnce yine dersi alamamış. Sıfır alan ve yerine oturması gereken kendisi. Ama ne yazık ki asla bu olmayacak. Yine hep en haklı o, yine herkes haksız, madara, şizofren olacak.
Tıpkı Tayyip gibi “kimse bize akıl öğretmeye kalkmasın!!!” dediğini duyar gibi oluyorum.
Bu arada “madara” argosunu Tayyip’in danışmanları not etmiş olabilir. Bir dahaki öfke dolu hitabetinde reisleri kullanabilir. Muharrem İnce’yi de yakınlarda “müsvedde” diye birilerine hakaret ederken duyarsanız şaşırmayın.
Sahi “boğazda viski içen alçaklar” lafı ilk kime aitti? Bahçeli miydi? İnce’nin kafasında nasıl yer etmiş ki, yıllar sonra çıkıverdi ağzından aynı kalıp.
Şunlara bakın ya. Birbirinden besleniyorlar bir de…
Sokakta “cep telefonunu göster” diyeni bir yandan, “sizi madara edeceğim” diyeni öbür yandan, en tepeye oturup “sürtük, sahtekâr” diye milyonlarca insana küfredeni öbür taraftan…
Yazık ya! Harbiden gençliğe yazık…