CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, dün İBB’nin yaptırdığı Turgut Özal Anı Mekanı’nın açılışına katıldı. Kılıçdaroğlu burada yaptığı konuşmada, “Rahmetli Özal, başbakanlığı döneminde Türkiye’nin içine girdiği krizden süratli bir şekilde sağlıklı kararlar alarak çıkarmasını bildi ve bunu yaptı” dedi.
Kılıçdaroğlu’na sorsanız, neoliberalizme karşı olduğunu söyler. Zaten bazı konuşmalarında bunu üstüne basa basa söyledi de. Peki, neoliberalizme karşı olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, Türkiye’de neoliberalizmin babası olan Özal’ı neden över?
Ya Kılıçdaroğlu neoliberalizmin ne olduğunu, neoliberalizmi uygulayanların kim olduğunu ve bugün yaşadığımız tüm sorunların temelinin Özal döneminde temelleri atılan neoliberalizm olduğunu bilmiyor; ya da “Ağam bizimle fena halde egleniy!”
Danışmanları Kılıçdaroğlu’na hiç mi demiyor “efendim hem Özal’ı savunup hem neoliberalizme karşı çıkılmaz” diye? Ben bu danışmanların da artık iyi niyetinden şüpheliyim.
***
Turgut Özal, 12 Eylül darbesinin ardından iktidara gelen ve 70’lerden beri Thatcher İngiltere’si ve Reagan dönem ABD’siyle özdeşleşen neoliberal politikaların ekonomik ve toplumsal alanda uygulanmasını sağlayan kişiydi. Thatcher ve Reagan’ın Türkiye’deki adamıydı desek yanılmayız. Özal’ın aldığı kararlar sağlıklı ise Kılıçdaroğlu neoliberalizmi mi savunuyor?
Neoliberalizmin ekonomik alanda ilk akla gelen uygulaması, kuşkusuz özelleştirmedir. Özal döneminde başlatılan özelleştirmelerin, bugün hangi noktalara geldiğine hepimiz şahidiz. Yine özelleştirme ile birlikte ele alabileceğimiz kamu yatırımlarının ve harcamalarının kısıtlanmasıydı.
Bunların yanı sıra devletin ekonomiye müdahalesinin azaltılması, yani piyasanın ekonomiye hakim kılınması da yine Özal döneminin ilk uygulamalarından biriydi. Eğitimden sağlığa, güvenlikten savunmaya kadar akla gelebilecek her alanda yapılacak özelleştirmelerin rekabetçi bir ortamda daha iyi, daha çok ve daha nitelikli hizmetler ortaya çıkaracağı savunuluyordu.
Ve tabi serbest piyasayı engelleyen devlet/hükümet kurallarının kaldırılması. Özal dönemi, tam “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” dönemi olarak tanımlanabilir.
Özal dönemini hatırlayanlar, bireyciliğin, kendini kurtarmanın, köşeyi dönmenin en büyük erdem olduğunun ne kadar övgü konusu yapıldığını da hatırlayacaklardır.
Serbest piyasa için “Anayasa’yı bir kez delmekle” bir şey olmazdı ve elbette ki Özal’ın “memurları” işlerini bilirdi. Yani bugün AKP çürümüşlüğü olarak aklımıza gelen ilk şeylerin temellerinin atıldığı dönemdir, Kılıçdaroğlu’nun o çok övdüğü Özal dönemi.
Sahi, Kılıçdaroğlu “Anayasa’yı bir kez delmekle bir şey olmaz” sözü için ne diyor? O gün Anayasa’da açılan gedik, bugün Anayasa’yı delik deşik eden AKP iktidarını yaratmadı mı?
AKP’nin bir kaç yerden maaş alan, rüşvete, yolsuzluğa bulaşmış memurları, bürokratları tam da Özal’ın tarif ettiği memurlar değil mi? Kılıçdaroğlu’nun hem “bunları görevden alacağım” deyip hem bu rüşvet ve yolsuzluk düzenini kuran Özal’a methiyeler düzmesi bir tek benim mi tuhafıma gidiyor?
Özal, bunlar dışında siyasette Kürt-İslamcılığın vücut bulmuş haliydi. Hem Kürtçülüğü hem de İslamcılığı “dört eğilim” adı altında birleştirmiş, bugün Kılıçdaroğlu’nun çokça şikayet ettiği Nakşibendi tarikatını iktidara taşımıştı.
İşte Kılıçdaroğlu’nun Özal dönemiyle ilgili “sağlıklı kararlar” diye övdüğü uygulamaların Türkiye’yi getirdiği nokta bu oldu.
***
Törene Kılıçdaroğlu ile katılanlardan biri de Ali Babacan’dı. O da Turgut Özal’ın özlemle yad etti. Hadi Babacan’ı anladık. Özal’ın temellerini attığı sistemin AKP eliyle ekonomi alanında icrasını bizzat Babacan yapmıştı. Zaten Babacan’ın AKP’den şikayeti de bu değil mi? AKP eski AKP değil.
Özal’ı, Erdoğan saygıyla, rahmetle, özlemle ansa derim ki, “adam bugünkü sistemin temellerini atan Özal’ı anıyor”. AKP’nin ilk zamanlarında bir afiş vardı, Menderes, Özal ve Erdoğan’ın olduğu “Milletin Adamları” afişi. AKP’nin geleneğini anlatan en güzel afişti.
Kılıçdaroğlu’na sorsak, kendisini sosyal demokrat olarak tanımlar. Özal’ı tarihin sayfalarına gömen de o dönemin “aslan sosyal demokratları”ydı. Belki Kılıçdaroğlu da o mücadeleyi veren “aslan” sosyal demokratlardan biriydi. Bugün geldiği nokta ise sağcılaşmanın, geleneğinden, geçmişinden kopmanın vardığı noktayı gösteriyor.
Özal, bugünkü Erdoğan rejiminin temelini attı ama Kılıçdaroğlu’na göre yine de makbul. Neden? Çünkü Özal, eleştiriye karşı çık hoşgörülüymüş. Kendisini eleştiren karikatürleri başbakanlığa astırmış.
Ne yani Erdoğan’ın tek kusuru hoşgörüsüz olması mı? Demek azıcık hoşgörü gösterse, Kılıçdaroğlu ona da karşı çıkmayacak! Kılıçdaroğlu, Özal’ı bu kadar övdüğüne göre, Özal’ın programını başarıyla uygulayan Erdoğan’ı da yarın hayırla, rahmetle, saygıyla anar.
Kılıçdaroğlu, tarihe Özal gibi farklı eğilimleri birleştirip iktidar olarak geçmek istiyor olabilir. Ancak bunu yaparken kendi partisini, o partinin geleneğini, geçmişini, tabanını inkar etmesi, uzun vadede hem CHP’de hem de Türkiye’de çok daha büyük sorunlara sebep olacak, benden söylemesi.