AKP’nin Eski Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, şu anda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday. Vaatlerini anlatmak için ekran ekran dolaşıyor. Son çıktığı TV programında herkesin tüylerini diken diken bir açıklama yaptı. Aynen aktarıyoruz:
“39 ilçede yıkımlar başlıyor, temeller atılıyor hem bakanlığımız hem biz orada elimizden gelen gayreti enerjiyi vereceğiz ve dönüştüreceğiz. Bunun başka çaresi yok. Candaş Bey 130 bin canımız gitmiş. 11 ilde deprem oldu, İstanbul 11 ile yetişir. Allah göstermesin İstanbul’da bir şey olursa ülke gider, bayrak gider, devlet kalmaz. Terörle mücadele kadar önemli diye o yüzden söylüyoruz.”
AKP’nin resmi açıklamasına göre 6 Şubat 2023’te yaşanan depremde 50.783 kişi hayatını kaybetmişti. Elbette kimse AKP’ye ve verdiği hiçbir veriye inanmıyor ve güvenmiyor. Ancak Murat Kurum’un ağzından çok kolay bir şekilde çıkan 130 bin sayısı dikkatleri çekti.
Kendisiyle bu programı yapan Candaş Tolga Işık’ın iki sayı arasındaki farkı o an sormaması da tepki çekti. Candaş Tolga Işık, programdan sonra bu farkı sormuş. Eski bakanın Türkiye’de yaşanan tüm depremlerdeki kaybı kastettiğini söyledi.
Eski bakan da benzer bir açıklama yapmak zorunda kaldı:
“6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde 11 ilimizde 50 bin canımız gitti. Cumhuriyet tarihindeki depremlerdeyse toplam 130 bin kişi hayatını kaybetti. Aynı yayında ve aylar önceki yayınlarda da defalarca söylememize rağmen, bunun bugün bir siyasi polemik konusu haline getirilmesi gerçekten üzücü.”
Murat Kurum’un kafası tam AKP kafası! En suçlu olduğu konuda en güçlü… Düşünün bir kere karşınızda AKP’nin en büyük katliamlarından birinden sorumluluğu olan biri var. Sarayın eski betonarme sorumlusu… Aynı zamanda bahsettiği 11 ilde imar affıyla ayakta “tutulan” binlerce binanın yıkılmasının bir numaralı siyasi sorumlularından biri. Ama hiç utanmıyor, hiç çekinmiyor, hiç korkmuyor. Bu konu sorulduğunda da yanıtı benzer. Betonla oynayan müteahhit gibi sözcüklerle oynuyor: “İmar affı diye bir kanun çıkmadı, imar barışı çıktı.”
Af veya barış. Sonuç katliam. Ve yargılanan tek bir siyasi yok. En büyük sorumlu da İstanbul’u adeta tehdit ediyor. O seçilmezse felaket olurmuş, bayrak bile tehlikeye girermiş.
Herkes Murat Kurum’un zikrettiği 130 bin sayısına takıldı. Asıl önemli olanı diğer sözleri. Allah korusunmuş, İstanbul mahvolurmuş, bayrak, devlet tehlikeye girermiş.
Bunun reisi “ben gidersem, devlet yıkılır” demişti. Önceki AKP İBB adayı da, “ben seçilemezsem Kudüs düşer” gibi şeyler söylüyordu. Bu ise iyice zıvanadan çıkmış. Bayrakla, devletle uğraşıyor.
Kimse de sormuyor. Sen kimsin Kurum? Binlerce yıllık Türk devletini iki günde yıkmak ne?
Türk Bayrağı inecekmiş. İnmesin diye o gelip tüm İstanbul’u yıkıp, baştan her yere bina dikecekmiş. O bayrak senin inşaat projenin reklam unsuru değil Kurum. Öyle keyfinize, zevkinize inen bir şey hiç değil. Ağzından çıkanı kulağın duymuyor mu? Haddini bil.
Murat Kurum’un derdi para. Ne bayrak ne devlet ne İstanbul…
11 ilimizi vuran ve on binlerce vatandaşımızın hayatına mal olan 6 Şubat 2023 depremindeki kayıplarımızın en büyük sorumlularından olan bu adamın normal bir ülkede tutuklu yargılanması gerekirdi. Ama şimdi İstanbul’un başına bela edilmek isteniyor. Bakın Kurum, tüm bölgedeki yıkımın en büyük nedenlerinden biri olan imar affını ya da kendi ifadesiyle “İmar Barışı”nı nasıl savunmuş? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sitesinden aynen aktarıyorum:
“Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Türkiye genelinde şu ana kadar 8 milyon 900 bin kişinin İmar Barışı’ndan yararlanmak için başvuruda bulunduğunu açıkladı. Bakan Kurum, söz konusu başvuru ile elde edilen gelirin ise 7 milyar 511 milyon liraya ulaştığını kaydetti (…)
Bakan Kurum, imar barışına başvuru beklentilerine ilişkin soruya da ‘Bizim buradaki beklentimiz, 14 milyon vatandaşımızın imar barışından faydalanması. Şu ana kadar İmar Barışına başvuru sayısı 9 milyona yaklaştı, aralık sonuna kadar devam edecek, inşallah 10 milyon seviyelerine gelip aşacaktır diye düşünüyoruz.’ yanıtını verdi.”
Kurum, 6 yıl önce bakanken, imar affını övmek için milyarlarca para topladık, şu kadar binayı hallettik gibi açıklamalar yapmış. Adeta uydu TV kanalından arsa, proje pazarlayan müteahhit gibi konuşmuş. Şimdi ise İstanbulluları tehdit ediyor. Ağzını bozmuş. Devlet gider, bayrak iner, terör başlar…
Çökmeye kararlı, niyeti bozmuş, belindeki silahı gösteren tipleri hatırlatıyor. Yargılanması gereken adamı aday yaparsan böyle olur. Bir de İstanbul’da kadınların güvenliği yokmuş. İETT şoförlerine talimat vereceksin, otobüsü eve kadar götürüp kadınları kapıya kadar bırakacakmış. Hakikaten ağzından çıkanı kulağı duymuyor. AKP’liye ne şehir ne teslim edilir ne de can. Sizi tanımıyor muyuz?
Uzun lafın kısası: Kurum İstanbul’a katliam vaat ediyor ya da hepimizi katliam ile tehdit ediyor.