Geçtiğimiz aylarda, kadın düşmanlığı ve 6 yaşındaki bir çocuğun istismarı ile Türkiye gündemini işgal eden Nakşibendî İsmailağa Cemaati’nin, AB fonlarından para aldığı ortaya çıktı. Konunun ortaya çıkması, Avrupa’da da Avrupa Parlamentosu’na kadar uzanan epey üst düzey ve gürültülü bir tartışma başlatırken, Türkiye’de ise kimi çevrelerde şaşkınlık yarattı.
Sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim: Bunda şaşılacak hiçbir şey yok… Çünkü doğrudan doğruya, vakti zamanındaki İngiliz-Rus işbirliğinin bir projesi olarak doğan Nakşibendîliğin Kürt kolu Halidîliğin bir alt kolu olan İsmailağa Cemaati’nin bu tavrı son derece normal. İngiliz-Rus örgütlemesi ve finansıyla kurulan bir yapı, bugün neden AB’den fonlanmaktan geri dursun ki?
Fonlanma olayının gelişimi ise kısaca şöyle…
AB’nin Erasmus+Gençlik adlı bir programı var. AB, bu program çerçevesinde çeşitli ülkelerde kendi amaçları doğrultusunda projeler yapan kişi ve gruplara para veriyor, bunları fonluyor. İşte bu program dâhilinde, İsmailağa Cemaati’ne bağlı Yavuz Sultan Selim Gençlik Derneği’ne tam 31.455 Euro hibe edilmiş. Yaklaşık 630.000 TL kadar bir fonlama var. Meblağ aslında tarikat baronları için pek büyük bir şey sayılmaz ama çok anlamlı…
Bir nevi İsmailağa gençlik kolu olan Yavuz Sultan Selim Derneği’nin başkanı ise geçtiğimiz yıl ölen ve iktidarından muhalefetine birçok siyasînin cenazesine katılma, kendisi için taziye mesajı yayınlama yarışına girdiği İsmailağa şeyhi Mahmut Ustaosmanoğlu’nun torunu Abdülhalık Ustaosmanoğlu… Yani tarikat hanedanının “şeyh”zadesi.
İsmailağa “juniorları”na yapılan AB fonlamasının içeriği konuyu daha da ilginç kılıyor. Nasıl olduysa bu para, “İslamofobiyle mücadele için” verilmiş! Dünyada İslamofobi diye bir şey varsa buna yol açan tipin Türkiye şubesi olan bu Taliban kafalı tarikata acaba “Aman arkadaş, siz parayı seversiniz, ‘hediyyesi mukabilinde’ yobazlığınızı azaltın da İslamofobi gerilesin,” filan mı demişlerdir sizce? Öyle olsaydı aslında yine de bir mantığı vardı bu işin ama değil…
İsmailağa Cemaati’ne bağlı söz konusu dernek, anlaşılan “AB’den hep LGBT örgütleri mi para alacak, biraz da biz alalım efendim,” demiş ve AB’ye “Pandemi Sonrası Dijital Yaşamın İslamofobi Etkileri” başlıklı, uyduruk isimli bir projeyle başvurmuş. Projeye göre Cemaat, yaşları 18 ile 30 arasında olacak 50 erkek ve 50 kadınla bu konuda bir çalıştay düzenleyecekmiş!
AB herhalde “Çalıştayı harem – selamlık usulü mü yapacaksınız?” diye de sormuştur. Sonuçta kadınlara köle muamelesi yapan, çalışmalarına, kız çocuklarının okula gitmesine kökten karşı olan bu tarikatın “50 kadınla” nasıl bir çalıştay yapacağı da ayrı bir muammadır…
Kısacası İsmailağa Cemaati, en sevdiği şeyin, yani paranın peşine düşmüş yine…
“Haçlı” dememiş, “Hristiyan kulübü” dememiş, “Şeriat isterük” dememiş, “ehlisünnet ve’l cemaat” dememiş AB paralarına talip oluvermiş, “evradu ezkar” ile uğraşmaya biraz fasıla verip “Haçlı parasıyla” çalıştay yapmaya azmetmiş…
İsmailağa Cemaati en son depremzedelere yardım edeceğiz diye, bir çadır kurmak için vatandaştan 15’er bin lira istemekle meşguldü. Demek ki bunlar yeterli olmamış… Tarikat baronlarının kasalarının dolmasına yetmemiş. AB fonlaması olayına “karşı çıkan” aynı cemaatin bir başka baronu olan talk-show anasırından Cüppeli Ahmet Efendi’ye danışsalardı. “Yanmaz kefen” satmayı filan öğretirdi belki…
Sonuçta bir kez daha açığa çıkmış oldu: Tarikatlar, cemaatler için en kutsal şey net bir şekilde paradır. Bunlar için gerekirse “Haçlı” AB’nin parasıyla fonlanmak da caizdir, Rusya’nın, Moskof’un, Avrasyacılığın kanatları altına sığınmak da…
Dinci tarikatlar; Katolik, Ortodoks, Protestan fark etmez herkesle ittifak kurar, parasına da talip olur. Bunların sadece tek bir kesime hayrı olmaz: Müslümanlara… Özellikle bu Müslümanlar Türk’se zaten ona kökten düşmandırlar. Tüm meselenin özü de bundan ibarettir…