Nebati, Londra’da define mi arıyor
“Yerli ve milli” nutukları, ekonomik kurtuluş savaşı ilanları, “Nass hükümlü” faizsiz ekonomi palavralarıyla geçen 3 ayın sonunda Saray’ın yeni ekonomi bakanı Nebati kendini yine İngiltere’ye, Londra’ya attı.
AKP’nin ve genel olarak siyasal İslamcıların İngiltere ve Londra aşkı bitmez. Bu yüzden de bütün komplo teorilerinin içinde hep İngiltere vardır. “Ahlâk çok bozuldu” diye atıp tutan, bel altı dedikodu yapan; diğer yandan Kiev, Batum seferi kovalayan kasaba yobazı kafası.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Nebati’nin Londra seferini sert sözlerle kınadı:
“Londra’daki tefecilere gitti. Niye Londra’ya gitti? Para dilenmeye. Parayı nereden bulacağız diye… Neden bu hale Türkiye’yi düşürdüler. Her saniye, her dakika, her saat, her gün, her ay ödedikleri faizi açıkladım. Milyon dolarla faiz ödedik biz. 198 milyar dolar faiz ödedik biz Londra’daki bir avuç tefeciye.”
Eleştiriler haklı olsa da Kılıçdaroğlu ve muhalefet Nebati’nin Londra seferinde yanlış yere odaklandılar. Bakan Nebati İngiliz sermayesine veya küresel tefeci sermayeye Türkiye’yi pazarlamak için gitmedi. Çünkü AKP zaten dünyanın en yüksek faiz oranlarıyla bunu yıllardır yapıyor.
Nebati bizzat AKP’nin hırsızlık ekonomisinin kodamanlarının İngiltere’ye kaçırdığı paralar için İngiltere’ye gitti. Nitekim Nebati’nin ilk gün “yabancı yatırımcılar” toplantısı diye verdiği pozda masada bir sürü yeni “Londralı” Türk vardı.
Aslında AKP oligarşisinin yaşadığı bir buhran var. Bunu görmezden gelemeyiz. Bir taraftan “Körfez sermayesini getiriyoruz” propagandaları yapılırken diğer yandan tatlı vurgun yılları ile şişen illegal fonlarını yurtdışına kaçırma telaşı yaşıyorlar. AKP lideri bile İngiliz adalarında hesaplar ve şirketler yönetirken, reisten haberli habersiz milyarlarca doların yandaşlarca yurtdışına kaçırılması kaçınılmazdı.
Nebati “yabancı yatırımcılara senaryomuzu anlattık” derken aslında Londra’ya para akıtan AKP kodamanlarını kastediyor.
AKP oligarşisinin bir kısmı “senaryoyu” 2016’dan sonra farklı okudu. “Yükümüzü aldık, bu talan daha uzun sürmez, Londra’ya yatırım yapan Arap kardeşlerimizden ne farkımız var, çaktırmadan o tarafa akalım” kafasına girdiler. Nebati “başarı senaryosunu” asıl kendi kodamanlarını ikna etmek için satmaya çalışıyor. Çünkü “Döviz Korumalı Mevduat Hesapları”nda patlama oldu denmesine rağmen, yurtiçi döviz mevduatlarından TL’ye geçiş çok sınırlı oldu.
Peki, Nebati ve onu Londra’ya gönderen reisinin meşhur “senaryo”su ne? Getirin paraları geri, bir dönem daha AKP iktidarı olsun. Bir kez daha “doldur boşalt” yapalım. Yükünüzü alır gidersiniz tekrar isterseniz.
Yurtiçindeki kurnaz AKP’li hacı fışfış amcaların “yastık altı altınlardan” umut kesilmiş. Londra’daki ultra lüks gayrimenkullere gömülen “altınlar” için define avına çıkılmış.
Parayı takip et
Çok mu fazla varsayımda bulunuyoruz?
O zaman Amerikalıların dediği gibi “parayı takip edelim.” Gerçeğe daha yakın dururuz. Merkez Bankası’nın verileri ile ilerleyeceğiz önce. Yani Türkiye’den yurtdışına legal yolla çıkarılan paraya bakacağız.
Merkez Bankası’nın periyodik olarak yayınladığı Uluslararası Yatırım Pozisyonu raporlarında herkes Türkiye’ye giren doğrudan yabancı sermaye yatırımları sütununa odaklanır. Oysa orada Türkiye’de yerleşik olanların yurtdışına doğrudan yatırımlarının da tablosu var.
“Eyyy AB, eyyy İngiltere, eyyy Hollanda” diye çığlıklar atan AKP’lilere göre bu ülkeler ve onlara bağlı “sermaye baronları” özellikle Gezi ve 15 Temmuz’da Türkiye’ye darbe vurmak istemiş. Türk ekonomisine “operasyon” çekmişler. Oysa 2013’ten günümüze Türkiye’nin toplam doğrudan yabancı sermaye stoku 143 milyar dolardan, 218 milyar dolara çıktı. Ve 75 milyar dolarlık artışın 31 milyarı AB ülkeleri ve İngiltere kaynaklı. Neden gelmesinler ki? Türkiye tam bir sömürü ve talan ülkesi.
Ancak asıl önemli olan Türkiye’den Avrupa’ya kaçan para. Eğer birileri “Türkiye’ye ekonomik operasyon çekiliyor” diyorsa, o zaman bu operasyonu özellikle 2016’dan sonra AK Kodamanlar çekiyor. “Yerli ve milli ekonomiye” geçtik palavraları ile milyar dolarlar İngiltere ve Hollanda’ya akıtılmış. Yani “Batı bize operasyon çekiyor, sermaye getirmiyor” diyenler kendi karanlık sermayelerini Batı’ya kaçırmış. “Ekonomik Kurtuluş Savaşı” demişti birileri. Hayırdır İngiltere’yi mi kurtaracaksınız?
2016 yılında İngiltere’ye Türkiye’deki yerleşiklerin yaptığı toplam sermaye yatırımı sadece 191 milyondu. 2017’de bu 2 milyar 849 milyona çıktı. 2020 sonunda ise Türkiye’den İngiltere’ye aktarılan para 5 milyar 125 milyonu buldu.
Bir de işin “eyyy Hollanda” ayağı var. 2016’da Hollanda’daki Türkiye kaynaklı toplam sermaye 12 milyar 467 milyon dolar iken, 2020’de bu miktar 19 milyar 286 milyona fırladı.
İngiltere ve Hollanda. Sadece bu iki ülke.
Kimisi diyebilir ki; “ne güzel işte Türk sermayesi yurtdışına açılıyor.” Ancak alakası yok. Sadece bu iki ülkeye yönelik bir operasyon var. Bahsettiğimiz 4 yılda Türkiye’deki yerleşiklerin tüm dünyadaki doğrudan yatırımı 12 milyar 959 milyon artıp, 43 milyar 925 milyon dolara ulaşmış. Bu 12 milyar 959 milyon dolarlık artışın 11 milyar 753 milyon doları İngiltere ve Hollanda’ya aktarılan paralar.
“Belki Anadolu kaplanları, Müslüman sanayiciler Batı’yı içten fethediyor, oralara fabrika açıyor” diyecekler için hemen not düşelim. Yurtdışına sermaye çıkışının büyük kısmı finans sektörüne “yatırım” kalemi olarak görülüyor. Bu dört yılda Türkiye’den yurtdışına sanayi yatırımı kaleminde sadece 591 milyon dolarlık bir artış olmuş.
Ve en önemlisi. Merkez Bankası’na göre 2016’dan 2020’ye Türkiye’den gayrimenkul satın alımı için yurtdışına sadece 204 milyon dolarlık kaynak çıkarılmış. Meşhur 5’li Çete’nin Londra’da tamamen kapattığı sokaklardaki tek bir binanın fiyatı bile bundan daha fazla edebilir.
Bu ne mi demek? Bu şu demek. İngiltere ve Hollanda’ya AKP’lilerin son 4 yılda apardıkları 12 milyar dolar bir şekilde bilançolara finansal yatırım diye girmiş. Ancak Türkiye’den Londra’daki emlak “cihatları” için kaçırılan para belli ki bilançolarda gözükmüyor.
Daha önce bu konuyu yazmıştık. Türkiye dünyada milli gelir bilançosunda “net hata noksan” oranı en yüksek gözüken ülke. Bu kaynağı belirsiz para demek ya da halk ifadesiyle “kara para”. Tüm dünyada bu %0,2 civarındayken 2018’de Türkiye’de bu %2,5’e ulaşmıştı. 2018 yılındaki 19 milyarlık kara para girişi rekoru 2021’de ise daha kasım ayında kırılmıştı.
Şimdi size değişik bir bilgi. İsteyen spekülasyon isteyen komplo teorisi desin. Türkiye’ye her sene kaynağı belirsiz para girmiyor. Bazen de net kaçış oluyor. 2016 burada yine belirleyici yıl. Boris Johnson ve Tayyip Erdoğan saray buluşmasından sonra, 2017’de Türkiye’den 9 milyar dolar 115 milyon dolarlık kaynağı belirsiz para çıkışı olmuş. Aynı yıl yani 2017’de ise İngiltere tarihinin en yüksek ikinci net hata noksan oranına ulaşmış. Yani 15 milyar 98 milyon dolarlık kaynağı belirsiz para İngiliz ekonomisine girmiş. Gelişmiş ülkeler içinde İngiltere’nin en yüksek net hata noksana sahip olduğunu da belirtelim.
AKP kodamanların Londra malikâneleri için ayırdıkları para belli ki; özel uçaklarıyla açıktan gitmiş. Bilançolarda gözükmüyor. İngiltere’nin Brexit sürecinde kaybettiği finans sermayesini Türkiye ve Üçüncü Dünya diktatörlüklerindeki oligarkların Londra sevdasının akıttığı can suyuyla kapatmış.
Pandora Belgeleri açıklanınca İngiltere’de Kraliçe’nin Kişisel Emlak Şirketi ile ilgili de büyük bir skandal patlak verdi. Kraliyet Emlak Fonu’nun, Aliyev ailesinin Londra’daki bir binası için 67 milyon pound ödediği ortaya çıktı. Kraliyet Emlak Fonu kârlı bir alışveriş yaptıklarını, Hiniz Ticaret ve Yatırım Şirketi’nin Virgin Adaları’nda kurulu yasal bir şirket olduğunu açıkladı. Virgin Adaları! Akla Tayyip geldi değil mi?
Skandal büyüdükçe, Virgin Adaları’ndaki “yerli ve milli” İngiliz şirketinin aslında Aliyev Ailesinin olduğu ve sadece Londra’daki 12 emlak satışında 374 milyon pound para kazandıkları ortaya çıktı.
Mann Adaları, Virgin Adaları vs. Bunlar detay. Hatta Londra’ya “banka kurmak” için kaçırılan 5 milyar dolar da detay. Asıl Londra’da emlak sektöründe patlak verecek saray tayfasının yurtdışına taşıdıkları hazineler.
Yapbozu birleştirin
AKP’lilerin çok sevdiği bir laf vardır ya. Yapbozu birleştirin. Büyük resmi görün.
19 Mayıs 2016’da Boris Johnson, Tayyip Erdoğan’a hakaret yarışmasına gönderdiği içinde keçiler ve başka bir türlü saçma sapan ifadeler geçen şiirle kazandı.
Johnson, Londra’da “ben de Türk’üm” diye Türk mahallelerinde oy toplarken, ülke çapında Türkiye düşmanı kampanya yürütüyordu. Gerçekten de “Türk” olmasa da, AKP’li gibi kıvrak bir insan. AB’den çıkış sürecinin siyasi lideri olarak yükseldi, “Türkler AB’ye girip sonra İngiltere’ye doluşacak” propagandalarıyla en sonunda başbakan oldu.
Sonra 15 Temmuz oldu. Ve parlamenter olarak Tayyip’e küfür yarışmasını kazanan Johnson, bu icraatından sadece 4 ay sonra 26 Eylül 2016’da Tayyip’i sarayında ziyarete geldi. Bu sefer Dışişleri Bakanı’ydı. Burada “Osmanlı” kökenlerini espriyle karışık hatırlattı. Kendisine keçili şiir yazan bu garip adama Tayyip de çok büyük bir Osmanlı Tuğrası hediye etti. Ve kısa bir haber geçti ajanslar. Ankara Anlaşması’nın kapsamı genişletildi ve süresi uzatıldı. İşte sonra AKP’li mücahitlerimizin büyük Londra seferleri başladı. Sadece 2017’de binlerce aile Londra’ya taşındı.
Tekrar Nebati’ye dönelim. Londra’da “yabancı yatırımcıları ikna edeceğim” diye lanse ettiği Dome Yatırım Fonu’nun toplantısı kafalarda soru işareti yarattı. “Bunlar nasıl yabancı?” dendi. Masada Şahenk, Özyeğin ve bir kısım AKP’li yatırımcılar vardı. İşte o Dome Bankası da 26 Ekim 2016’da kuruldu. Londra için 4 milyar sterlinlik “küçük” bir operasyon ama işte 4 yıldır o kadar çok dedikoduya neden oldu ki!
Bazı söylentilere göre Tayyip bizzat kendi “kişisel diplomasisi” ile Boris Johnson üzerinden kurduğu para kanallarının aşırı kullanılmasından rahatsızdı.
“Yurtdışına para kaçıranları biliyoruz” diye haykırdı sonunda. Kimine göre Mehmet’in içi milyarlarla dolu kişisel uçağının Londra’ya gitmesi F-16’larla engellenmişti. Çünkü Londra’ya para taşıma işi abartılmaya ve sarayı bile çileden çıkarmaya başlamıştı. Zaten Kezban gidip hemen karısını buldu meşhur Mehmet’in. Boşanma davası açtı. Hem de yarısını istiyordu tüm malının mülkünün. Otur oturduğun yerde Rizeli!
Diğer Mehmet, eski Maliye Bakanı olan ise özellikle sarayı kızdırıyordu. Ne yapıyordu o Londra’da? Ne danışmanlığıymış o? Yoksa Londra’da kurulan fonla Babacan mı desteklenecekti? Vayyy be. Reis sayesinde zengin olun, bir de o zenginlikle Londra’dan iş çevirin. AKP’den kopanları finanse edin, yeni hareket yaratın. İngiltere neler neler olmuş?! Kimler kimlerle bir araya gelmiş?!
Ha bir de oğlunun ve kendisinin filosuyla ünlü eski başbakan yeni aksakal. Hollanda için de ona bakın. “Eyyy Hollanda sen Afrika’yı sömürdün, biz de paramızı sana getirdik. Sana mümin ticaret erbabının edebini paramızla öğreteceğiz.”
Dedikodular ve paranoyalar sarayın olsun. Biz sayılara bakalım. Johnson akıllı adam. İngiltere’nin Brexit sürecindeki sermaye kaybını bu tür Kapalıçarşı angajmanları ile telafi etti.
Şu anda dünyada 2,2 trilyon dolar ile ABD’den sonra en çok yabancı sermaye çeken ülke İngiltere. Brexit sürecinde İngiltere’ye yabancı sermaye yatırımı her yıl düştü. 2016’da yıllık net yatırım 324 milyar dolarken, 2017’de 125 milyar dolara, 2018’de 81 milyar dolara, 2019’da ise 2 milyar dolara indi. Bu büyük düşüşün nedeni İngiltere’nin AB’den ayrılması ile pek çok finans kuruluşunun Londra’yı terk etmesi. Tabii AKP’li hırsızların aynı süreçteki mütevazı (!) katkıları ile bu kayıp kapanmazdı. Ama Türkiye gibi onlarca oligarşik dikta ülkesi var dünyada. Rusu, musu; Arabı marabı derken…
İngiltere’deki AB taraftarları “Boris Johnson’un çılgınlığı yüzünden İngiliz ekonomisi çökecek” diye ağıt yakarken, İngiltere’nin çektiği net sermaye yatırımı 2019’dan sonra tekrar fırladı. 200 milyar dolarlık bir artış gerçekleşti. 2021 yılında İngiltere ekonomisi %5’in üzerinde büyüme oranı yakalayarak, toplam 3,1 trilyon dolara ulaştı. Hem Brexit hem de 2008 Büyük Mali Krizi’nden önceki seviyeyi geçti.
Türkiye’den İngiltere’ye kaçırılanlar İngiltere gibi dev bir finans merkezi için küçük olabilir. Ama Türkiye gibi 100 tane daha oligark ekonomisini üst üste ekleyin. Üçüncü Dünya oligarklarının hiç bitmeyen Londra aşkını –ya da sapıklığı mı desek– hesaba katın. Kim diyebilir ki, “evlad-ı Osmanlı” Boris Johnson’un Kapalıçarşı taktikleri işe yaramamış. AB’ciler ağlaşmaya devam etsin.
Yoksul ülkelerin “yerli ve milli” hırsızlık destanlarının dünya çapında emperyalizmi nasıl finanse etiğinin öyküsünü biraz “dedikodu”larla süsleyerek anlatmaya çalıştık.
Nebati Londra’larda ne mi aranıyor? Kılıçdaroğlu’nun sorularının da yanıtı verebildik umarım.