Daha düne kadar haklarında çok fazla bilgim yokken onlara karşı kendimi bu denli yakın hissetmemin sebebi ne olabilirdi? Onlarda gördüğüm neydi?
Ağır kış şartlarında yanına çocuğunu da alıp kağnısıyla cepheye mermi taşıyan Şerife Bacı idi sanki…
Saçını kazıtıp erkek kılığına girerek Anadolu’ya mühimmat taşımada görev alan, sırtındaki montunu ıslanmasınlar diye mermilerin üzerine seren Halime Çavuş da olabilirdi.
Veya albay babasıyla cepheden cepheye giden Onbaşı Nezahat…
Çanakkale şehidi kocasından kalan tek hatırayı, elmas küpelerini satarak aldığı tüfekle Yörük Ali Efe’ye katılan Emir Ayşe’ydi belki…
Çoğunluğu kadınlardan oluşan birliğiyle düşmanla çarpışan Milis Müfreze Komutanı Kara Fatma…
Arkadaşlarını korumak için kendi canından vazgeçen Tayyar Rahime…
Memleketi Kastamonu’da kadınları toplayıp cephedeki askerler için fanila, çorap ördüren Hafız Selman İzbeli mesela, neden olmasındı?
Nene Hatun, Gördesli Makbule…
Tarihi biraz geri sarınca Tomris Hatun…
Tomris Hatun’un azıcık berisinde Anadolu Bacıları…
Abartmıyorum! Ukrayna kadınlarının direnişinde kendi tarihimin esintileridir gördüğüm.
Ukrayna Güzeli seçilen Anastasiia Lenna bugün Ukrayna ordusuna katılıp ülkesini savunurken ben onda saçlarını kazıtan Halime Çavuş’u nasıl görmem?
Ukrayna kadınları atölyelerde ordu için kıyafetler, kamuflaj malzemeleri dikerken onlara baktığımda Hafız Selman İzbeli’yi görmemem için gözlerimden önce vicdanımın kör olması gerekmez mi?
Ömründe silah görmemiş Ukraynalı teyzelerin atış eğitimi almalarına bakınca Anadolu Bacıları’nı görmemem mümkün müdür?
***
Peki, nedendi böyle görmemin sebepleri?
“Sevgili halkım! Ukraynalılar! Bugün hepinize bakıyorum. Televizyonda, sokaklarda, internette gördüğüm herkese. Paylaştığınız çağrılara bakıyorum. Ve biliyor musunuz? Hepiniz muhteşemsiniz! Sizinle aynı ülkede yaşamaktan gurur duyuyorum. Biz kocaman bir orduyuz. Ve bugün ne ağlıyorum ne korkuyorum. Sakin ve güven doluyum. Çocuklarım yüzüme bakıyor. Onlarlayım, eşimin yanındayım. Ve sizlerleyim. Sizi seviyorum. Ukrayna’yı seviyorum.”
Bir cevap: Olena Zelenska…
Ukrayna’nın “First Lady”si…
En başta gelen kadın…
Ülkesinin kadınlarına örnek olan, öncülük eden bir Kara Fatma sanki…
Direnişçi bir başkanın direnişçi eşi…
Kocasının savaşçı mirasını sürdüren bir Emir Ayşe gibi…
Ukrayna kadını direniyorsa, bunda Zelenska’nın inancının da payı yok mu?
First Lady’lerin misyonunun sadece ülke ziyaretlerinde eşinin yanında boy göstermek, ülkesinde kurulan vakıflara başkanlık etmek olduğu günümüzde Zelenska’nın duruşu daha bir anlam kazanmıyor mu?
***
Hep Volodimir Zelenski’yi konuştuk, onu gördük oysa farkında değiliz ama bu ikisi bir çift olarak bize bir mesaj veriyor: Vatan savunmasında birlikteliğin mesajı!
Zelenski ülkesini terk etmiyor, gelen “sığınma verelim” tekliflerini geri çeviriyor ama eşini ve çocuklarını da göndermiyor; onlar da gitmek istemiyor. Eşiyle, babalarıyla, halkıyla beraber… Biz gibi aynı: “Ya hep beraber ya hiçbirimiz…”
Bu çift bize bir mesaj veriyor: Evliliğin mesajı!
Zelenski sığınma talep etseydi, gitseydi başka bir ülkeye ne olurdu? İmparatorluklar, krallıklar, monarşiler, cumhuriyetler tarihi bu tür olaylarla dolu değil mi?
Eşini ve çocuklarını gönderseydi kim ne diyebilirdi?
Ama beraberler…
Biz gibi aynı: “İyi günde-kötü günde, hastalıkta-sağlıkta…”
Ve Olena Zelenska ile Volodimir Zelenski bir madde daha ekliyor bunlara: “Savaşta-barışta.” Yani anca beraberler kanca beraberler.
***
Kurtuluş savaşları benzerdir. Kurtuluş savaşlarındaki insanların karakterleri benzerdir. Kurtuluş savaşları kahramanlık hikâyeleridir.
Mütareke basını bizleri Ukrayna’dan “yapay kahramanlık” çıkarmakla itham ededursun, orada onların görmek istemediği bir direniş ve yapamayacakları bir kahramanlık var ve biz bu kahramanlığı görmeye de yazmaya da bu kahramanlığın yanında olmaya da devam edeceğiz.