Seçim yenilgisinden sonra CHP’de başkanlık yarışı başladı. Her başarısızlıktan sonra olduğu gibi “değişim” yine en gözde sözcük. Herkes bir değişimden söz ediyor ama değişimle neyin kastedildiği pek de açık değil.
Hele koltuk değişsin de gerisinin ne önemi var!
Burası Türkiye ve Türkiye’nin kurucu partisi CHP değil mi?
Burada her genel başkan değişim talebi ile gelir, sonra başarısız olur ve yerini değişim diyen başka bir genel başkana bırakır…
Mevcut genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin başına 2010 yılında geçtiğinde CHP’yi halkla buluşturacak ikinci Karaoğlan gibi sunulmuştu. CHP’yi halkla, ezilenlerle, emekçilerle buluşturacaktı ama daha ilk kongreye Beymen’den alınan Etro marka bir gömlekle çıkmıştı. Bir yol kazasıydı mutlaka, ama mesele gömlek değildi.
CHP, Kemal Bey döneminde gerçekten de gömlek değiştirdi. Kemalizm gömleği beyefendiye dar geliyordu, onu çıkartıp tarikatlarla, Şeriatçılarla, Kürtçülerle daha rahat ilişki kurabileceği bir imam yaka gömlek giydi. Başkan olurken sözü edilen halkla buluşmaktan kastettikleri anladık ki emekçiler değil tarikatçılardı!
Tarihin garip bir cilvesi olarak kaybettiği 13. ve son seçimden sonra (kim bilir belki de son değildir!) kırsal kesime ulaşamadıklarını itiraf etti. Köylü TRT izliyordu ve CHP o nedenle kazanamamıştı. Yeni Karaoğlan’a, iyi de orijinal Karaoğlan Ecevit seçim kazandığında zaten tek kanal vardı, o köylülerden oy alabildi diye hatırlatması gerekirdi birilerinin ama olmadı.
Oysa CHP’nin sadece kırsaldan ve köylülerden değil, varoşlardan da, işçilerden de oy alamadığı açık. Yani toplumun nispeten daha yoksul kesimleri CHP’ye oy vermiyor. CHP’nin nispeten en yüksek oyu aldığı yerlere baktığımızda bunun beyaz yakalı tabir edilen görece zengin kesimlerin oturdukları iller ve semtler olduğu da ortada.
Ama her şeye rağmen 13. yenilgisinden sonra Kemal Bey yine aday ve üstelik yine değişim vaadiyle aday!
Şaka gibi ama aynen böyle. Anlaşılan değişmeyen tek şey kendisi olacak.
…
Ama Kılıçdaroğlu’na rakip olarak çıkan Özgür Özel’in durumu da Kılıçdaroğlu’nunki kadar trajikomik.
Elbette Özgür Özel de değişimin sözcüsü. Ama kendisi 8 yıldır CHP’nin değişmeyen Meclis Grup Başkanvekili!
CHP’nin ekran yüzü desek yanlış olmaz ve medya ölçümlerine göre son seçimlerde tv ekranlarında en çok görünen ve dinlenen de kendisi. Kemal Bey’in en büyük yardımcısı ama değişimden söz ediyor, ona göre değişim genel başkanlık koltuğunu kapsamalı ama kendisini kapsamamalı!
O da Kemal Bey gibi herkes değişsin bir tek ben değişmeyeyim diyenlerden!
Birisi değişimden bahsediyorsa mutlaka bunu soldan söyler. Çünkü daha radikal görünmek zorundadır.
Özgür Özel’in açıklamalarından ne anlıyoruz: CHP’nin 2011 yılından beri aralıksız 12 yıllık milletvekili olan Özgür Özel, CHP’nin sol ve sosyal demokrat kimliğinden uzaklaştığını anlamış seçimden sonra!
İyi de Özgür Bey, 12 yıldır bu CHP’de siz varsınız, fiilen son 8 yıldır da partiyi Kemal Bey’le birlikte yönetiyorsunuz, o zaman siz de sorumlu olmuyor musunuz desek, suçu Kemal Bey’e atacak. Kemal Bey suçlu olacak ama onunla suç ortağı olan Özgür Özel değişimin sözcüsü olacak!
Bakın burada tam bir mafya ahlakı ve hukuku var, mafya babasından sonra mutlaka en yakını Baba olur, hem de eski Baba’yı suçlayarak. Ama mafya filmlerinden biliriz, yeni Baba aslında eski Baba’nın suç ortağıdır ve yeni Baba olduktan sonra da aynı suçları işlemeye devam eder.
Gerçi Özgür Özel’de mafya babası olacak bir sertlik yok, sürekli yılışık bir şekilde gülümseyen bir suratı var ve bununla tezat teşkil etmesi gerekirken tam tersine her bağırıp çağırdığında, kızdığında sadece komik olabilme yetisi. Özel bir tiyatro eğitimi aldı mı bilmiyorum ama Zübük yeniden çekilse, Kemal Sunal kadar iyi canlandıracağından eminim Zübük’ü, yeteneği olmasa bile suratı tam bir Zübük.
Neyse, mafyayı ve tiyatroyu bırakıp siyasete dönelim, Özgür Özel, CHP’nin sola açılması için öneri yaparken birden şirket örneği veriyor!
Aynen alıntılayalım cümlelerini:
“Yıllarca bir şekilde yönetilmiş ve bir yere gelmiş şirketler bazen büyümek için bir “sermayeye”, soluğa ihtiyaç duyarlar. Bizim de siyasal sermayeye ihtiyacımız var. Bir desteğe, gönülden bize yatırım yapacak birilerine ihtiyacımız var. Bunun için de Cumhuriyet’in yüzüncü yılında Cumhuriyet Halk Partisi’ni halka arz etmeliyiz. Ve sonra da “Kararı biz vermeyeceğiz, kararı hep birlikte vereceğiz. Gelin birlikte olalım” deyip onlardan talep toplamamız lazım. Çünkü halka aşamasındaki önemli ikinci adım talep toplamadır. Kendimizi halka arz edip, talebi toplayalım ve ondan sonra ilerleyelim.”
İşte Zübük’lük tam da bu: Sol gösterip sağ vurmak, sosyal demokrasiden bahsederken Borsa’ya açılmak, siyasi partiyi şirkete benzetmek, arz-taleple siyasetin yer değiştirmesi!
Kemal Bey bile ilk başkan olurken halkla buluşmaktan bahsediyordu Özgür Özel halka arzdan söz ediyor!!
Özgür Özel belli ki bu sözleri çok çalışmış, papağan gibi tekrarlıyor. Kim bilir belki de kendisini bir Elon Musk, Steve Jobs falan sanıyor, arz talep işleri ile CHP’yi iktidar yapacağını sanıyor. Ama belli ki kafasındaki CHP bir siyasi parti değil şirket!
(Kim bilir belki de CHP gerçekten de bir şirkettir de ben onu parti sanıyorumdur.)
Hani Tayyip Erdoğan Türkiye’yi Anonim Şirket gibi yöneteceğim diyordu ya, işte Özgür Özel de CHP’yi şirket gibi yöneteceğim diyor!
Ve bunu Sol bir slogan gibi söyleyerek her zamanki gibi gülünç oluyor.
Tayyip Erdoğan’ın gerçi bir ticari geçmişi vardı, işini bilen tüccardı hakkını yemeyelim. Ama Türkiye’yi Anonim Şirket gibi yönetme iddiasının bir de devamı vardı: Türkiye’yi pazarlayacağım diyordu!
Öyle de yapmadı mı?
Cumhuriyet’in yarattığı tüm kamu iktisadi kuruluşlarını yabancılara pazarlamadı mı?
Merak ediyorum acaba Özgür Özel neyi pazarlamayı düşünüyor?
Tayyip Erdoğan Cumhuriyetin iktisadi kuruluşlarını yabancılara arz etmiş, talep toplamış, sonra da babalar gibi satmıştı, peki Özgür Özel ne arz edecek?
CHP, 6 Ok’u, Kemalizmi, Cumhuriyet ilkelerini, laikliği, milliyetçiliği zaten çoktan satışa çıkartmadı mı?
Özgür Özel, piyasa dilini kullanarak nasıl bir değişim vaad ettiğini de açıklamış oluyor, siyaseti bırakacak, pazarlamacılığa başlayacak ama burada daha kötü bir olasılık da var: Mesela Özgür Özel, sosyal demokrat bir programı halka arz etti ve pek de talep toplayamadı, o zaman ne yapacak? Hayır, biz devrimcilikte ısrar ediyoruz mu diyecek?
Elbette bu dediklerim laf olsun diye sorular, halka arz varsa, talebi garanti etmeniz gerekir, eh o zaman da Özgür Özel halkan talep toplayacak şeyler arz edecek demektir: Mesela piyasacı bir sol, tarikatçı bir laiklik, emekçi dostu patronlar, adil bir mafya, milli bir yabancı sermaye gibi!
Tıpkı bağırırken yumuşak, kızarken komik olması gibi…
Yani Özgür Özel diyor ki, biz CHP’yi değiştirmeyiz, onu yeniden Atatürk’ün partisi haline getirmenize izin vermeyiz, bugüne kadar Kemal Bey o koltukta AKP ve ABD’nin koltuk değneğiydi artık ben olurum koltuk değneği!
Ama Özgür Bey deneyimli bir Grup Başkanvekili ne de olsa, eminim “Ben Amerika’nın koltuk değneği olacağım” cümlesini bile en sert şekilde, bağıra çağıra en devrimci slogan gibi söyler ve sonra da Kemal Sunal’ın Zübük’teki bakışı ile bakar kameralara!