31 Mart 2024’te Türk halkı çok net bir yanıt verdi. AKP ilk kez ikinci parti konumuna düştü. CHP ise 1977’den beri ilk kez birinci parti oldu. Böyle bir durumda CHP liderinin ne yapması lâzım? İktidarı istemesi. Öyle değil mi? Normal bir demokraside böyle olur.
Oysa tam tersi oldu. Özgür Özel önce “halk erken seçim istemiyor” dedi. Sonra normalleşme dedi. Sonra Erdoğan ile hem mücadele hem müzakere edeceğiz dedi. Sonra el sıkışma ve ayağa kalkma geldi. Şimdi ise Özgür Özel erken seçim istiyorum ama çok da erken değil, yeter ki Erdoğan hem uzun uzun yönetsin hem bir daha aday olabilsin gibi şeyler söylüyor.
Şimdi başlangıç noktasını tespit edelim. Erken seçim istemiyoruz. Bitiş noktasını tespit edelim. Azıcık erken seçim böylelikle Erdoğan da aday olabilirsin.
Özel’in çıktığı noktayla vardığı nokta arasında bir mantıki tutarlılık yok. Kendi partisine belediyelerde ezici bir üstünlük veren halkın niyetini ve zihnini en çarpık bir şekilde okudu. Aslında seçmen erken istemiyormuş sonucuna varıverdi. Sarı kart göstermiş halk. Kırmızı değil. O da halkı dinlemeliymiş.
Şimdi ise aradan daha altı ay geçmeden yepyeni bir niyet okuma! Aslında seçmen erken seçim istiyor ama hemen istemiyor. Tam böyle olacağı zamanın birkaç ay öncesine kadar bekleyelim. Sonra yalancıktan erken seçim yapıyormuş gibi yapalım ki Tayyip Erdoğan da aday olabilsin.
Bu ne şimdi Sayın Özel? Nasıl bir kart? Sarı kart desek değil. Kırmızı kart da değil. Bu kart anladığım kadarıyla AKP’nin turuncu ampullü kartı. Ne yapıp edip halka yine bu dayatılıyor.
El sıkışma, ayağa kalkma tartışmalarıyla işin esası gözden kaçırılmaya çalışılıyor. Eğer Özgür Özel’in “müzakere” diye anlattığı bir süreç varsa bu müzakerede neyin pazarlığı yapıldı, yapılıyor? Diyelim ki Özgür Özel bir şeyler aldı, karşılığında Tayyip ne aldı?
Özel kendisi çok iyi bir müzakereci olduğunu belirtmek için 28 Şubat’tan yatan paşaları ben çıkardım minvalinde açıklamalar yapıyor. 4 paşamızdan biri, hapiste işkenceye yakın koşullarda şehit olmuştu. Diğer üçü de bir yalvarma, yakarma hali içinde değildi. “Benim sayemde çıktılar” tarzında açıklamalar çok ayıp şeyler. Bu generallerimiz müzakereci değil mücadeleci oldukları için her bedeli ödediler.
Şimdi o zaman bu müzakerenin, pazarlığın karşı taraftaki kazancı ne? Ayağa kalktım, el sıktım, ortamı yumuşattım diye açıklayamazsınız Sayın Özel!
Kılıçdaroğlu Özel’i eleştiriyor. Ancak eski öğrencisi tam olarak kendisinin yaptığını yapıyor. Kılıçdaroğlu da “gizli protokoller”, “lobiler”, “namus sözlü anlaşmalar” ile siyaset yürütüyordu. Kendi partisinden ve halktan gizli “müzakere” yürüten, “protokol” imzalayan lider, siyasi parti lideri demesin kendine. Başka bir şey desin. Halk için yapıyorum hiç demesin.
Protokol, müzakere derken… Müzakereci bile olmayan, tek görevi sadece MİT-Kandil-İmralı, Erdoğan-Apo arasında kuryelik yapmak olan bir siyasi parti lideri daha vardı. Adı Demirtaş. Kullanıldı atıldı. Şimdi tek siyasi savunması, ama “biz birlikteydik, Dolmabahçe’yi ne çabuk unuttunuz” minvalinde sözler.
Herkes birbirinin elini sıkarken, asıl niyetin DEM’in elini sıkmak olduğunu tespit etmek zorundayız. CHP, AKP, MHP hepsi gidip DEM’in elini sıkıyor. Yani müzakere bu… Birilerinin siyaseten affı ve tekrar masaya dönmesi için pazarlıklar yapılıyor. Karşılığında Tayyip Erdoğan yeni bir “Açılım” yapacak. Hem de bu sefer açılımın siyasi riskini de üstlenmeyecek. CHP ve MHP de var işin içinde, bu AKP’nin değil devletin açılımı, diyebilecek.
Karşılığında CHP 2,5 yıl muhalefetsiz bırakacak ülkeyi. Tayyip’in üstündeki baskıyı alacak. Normalleşme, yumuşama denecek. AKP ile DEM de eskisi gibi flörtleşecek. Leyla Zana, Ahmet Türk boşuna mı çıkarıldı? MİT kuryesi Sırrı boşuna mı TBMM’ye sokuldu. Sonra da erken ama azıcık erken seçim yapılacak ki Tayyip yine aday olabilecek.
Müzakereye bak! Bizim Türk milleti olarak kazancımız ne? Başımızdaki 22 yıllık AKP belasını daha da büyük bir belaya çevirmek için sözde muhalefet, daha kaç kez top çevirecek.
Ve bir yandan yumuşama (!) dedikleri de devam ediyor. 9. Yargı paketine göre hapis cezasının miktarı ne olursa olsun, dörtte birinin yatırılacağı maddesi getiriliyor.
Tabii ya… Kadınların, çocukların ölmesi, sokaktaki şiddetin artmasının nedeni buydu değil mi? Hapisler boş olduğu için suç işleniyor sanki. Bu yeni düzenleme gelirse, uydurma bir Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasına herhangi bir hâkimin “sürgün yememek adına” vereceği 11 ay 20 günlük bir ceza için bile 3 ay hapis yatmanız gerekecek.
Oyuna bak. Kadınları, çocukları koruyacaklarmış güya. AKP iktidarından büyük kadın, erkek, çocuk, aile düşmanı mı var? Benzer oyunu “iyi hal” meselesinde de yapmışlardı. Siyasi suçlular için infaz artırımından başka bir anlamı olmayacak bir düzenleme gerçekleşmişti. Siyasi bir suçlu için iyi hal indirimi gerekçesi yazacak cesarette bir yargıç bulursanız alkış! Sorsan “kadın öldürüp takım elbiseyle geliyorlar, sonra da çıkıyorlar” derler.
Dünyada “yumuşama” ve “normalleşme” adına ceza kanunundaki yaptırımlarda artırım isteyen bir muhalefet az bulunur. Bakalım Özgür Özel bunu da ayakta alkışlayacak mı?
Özgür Bey müzakere ne? Uzlaşı ne? Halka açıklamaya lütfedecek misiniz? Yeni yargı paketindeki maddeler de müzakerenin bir parçası mı, yoksa Tayyip Bey’in size sürprizi mi? Ayıyla yatağa giren, sürprizlerle de karşılaşır.