Geçtiğimiz gün Saadet Partisi Kocaeli milletvekili Hasan Bitmez, Meclis kürsüsünde AKP’yi İsrail’le ilişkileri dolayısıyla kınayan sert bir konuşma yaparken, Özlem Zengin liderliğindeki AKP’li güruhun ağır sataşmaları altında fenalaştı ve ardından da kaldırıldığı hastanede vefat etti.
Bu ölüm üzerine yazılacak elbette çok şey var ve yazıldı da. Ben şimdi olayın farklı bir boyutuna, ardından yaşanan siyasi hamlelere değineceğim.
Bilindiği gibi, Genel Seçimlerde SP, DP, Gelecek ve Deva Partili siyasal İslamcı milletvekilleri, CHP’nin ve önceki Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun bol keseden dağıttığı kontenjanlarla Meclis’e taşınmıştı. Daha listeler hazırlandığı andan itibaren çok eleştirdik, sonrasında bu partilerin ortada neredeyse hiç katkılarının olmamasına rağmen Meclis’te sandalye kazandıklarını da hesaplayarak kanıtladık. Dileyenler, o dönemde yazdığım yazılara, özellikle de bağlantıdaki yazıya bakabilir. (https://www.turksolu.com.tr/davutoglu-ve-babacanla-ittifak-chpye-oy-kaybettirdi/ )
Meclis tablosunun ortaya çıkmasının ardından, Saadet ile Gelecek anlaştı ve ortak bir Meclis grubu oluşturdu. Babacan’ın lideri olduğu Deva Partisi ise buna katılmadı. CHP listelerinde birleşmekte bir sakınca görmeyen ve zorlanmayanlar, Melis’e girdikten sonra bir araya gelememişti nedense!
Hasan Bitmez’in vefatı sonucunda ise SP bir milletvekili kaybettiği için, Meclis’te grup kurma hakkı kazanmanın şartı olan 20 sandalyeden birini de yitirmiş oldular. Tam bu meşhur Gelecek-Saadet grubu düşecekken imdada yine CHP yetişti. CHP Kütahya milletvekili Ali Fazıl Kasap, zararı göreve geldiği günden beri geometrik seri halinde artan taze Genel Başkan Özgür Özel’in talimatıyla istifa edip, Saadet’e katıldı. Böylece Meclis’te bir siyasal İslamcı grubun daha bulunmasını doğrudan CHP garanti altına almış oldu!
CHP Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın, Genel Kurul’da bu durumu
“TBMM’de muhalefetin söz hakkının kısıtlanmaması, halkın yaşadığı gerçeklerin tüm açıklığıyla ve etkinlikle TBMM kürsüsünden ifade edilmesine olanak tanınması” olarak açıklasa da bu izah elbette kimseyi tatmin etmediği gibi inandırıcı da değil.
Özellikle, halihazırdaki Genel Başkan Özel’in seçimlerin hemen ertesinde CHP kontenjanlarının bu partilere dağıtılmasını eleştirdiği açıklamalar hâlâ unutulmamışken bize ve bizden de çok CHP’ye oy veren seçmene yeni sorular sorma hakkı doğuyor.
Seçimden sonra Özel, televizyonlarda yaptığı açıklamalarda bu İslamcı partilerin kazandıkları milletvekili kadar bir katkısının bulunmadığını ifade etmişti. (Hatta verdiği tahmini katkı oranı olan yüzde 0,7, bizim hesapladığımız yüzde 0,69 ile neredeyse aynıydı.) Bunların da ötesinde Özel, artık adaylık sürecine girdiği 19 Eylül’de de Fox TV’de şunları söylemişti:
“10 milletvekilinin toplamda verileceğini düşünüyorduk. Yüzde 25’in üzerinde biz oy alırken hep birlikte yüzde 25 aldık. Öyle yerlere yerleştirildiler ki… Mesela biz 4 vekil çıkarıyoruz ‘gelin 5’te olun’ orayı zorlayalım. Benim seçim bölgemde 4. sıraya DEVA’dan milletvekili geldi. Gelecek oylar da gelmedi. Balıkesir’e Bursalı aday geldi. 39 rakamını duyduk inanamadık. Ankara’da Sadullah Ergin’i gördük ‘İnşallah isim benzerliğidir.’ dedim.”
Bunları söyleyen Özel, bugün Kocaeli’de CHP listesinin üçüncü sırasından Meclis’e girmiş olan SP’li rahmetli Hasan Bitmez’in yerini doldurmak için durumdan vazife çıkarıp acilen kolları sıvıyor.
Ya bu eleştirilerinde samimi değildin ya da şimdi samimi değilsin?
Bana sorarsanız o zaman da şimdi de samimi değil. Özel, Kılıçdaroğlu’nun siyasal İslamcıları ve Kürtçüleri hoş tutmak çizgisini sadece devralmadı, daha da ilerilere taşıyor. Bu kendi bileceği iş ve elbette siyasi karşılığını da acı bir şekilde alacak.
Fakat sormamız gerek: CHP’nin misyonu TBMM’de siyasal İslamcı partilerin grubunun varlığını korumak mı? Ve daha da önemlisi CHP seçmeni size bunun için mi oy verdi?
Buyurun, yanıtlayın!