Pakistan şeriatla yönetiliyor.
Pakistan yobaz zihniyete sahip.
Pakistan 21. yüzyılı yakalayamamış bir ülke.
Zaten devletin resmi adı da Pakistan İslam Cumhuriyeti. Adında Cumhuriyet geçse de, demokrasiden bihaber bir ülke.
Yüzeysel olarak bakıldığında görünen tablo bu.
Acaba gerçekten öyle mi?
İslami gerekler önde tutularak şeriatla yönetilen Pakistan’ın bir anayasası var. Anayasasını uygulayan bir Anayasa Mahkemesi var. Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilen ve bir meclisi var.
***
İmran Khan…
Pakistan’ın bu işleyen devlet mekanizmasını durdurmak, baltalamak, kendi lehine çevirmek için çabalayan başbakanı(idi).
***
Bilindiği gibi, Pakistan’daki muhalefet kanadının hükümet için güvenoyunu meclise taşımasını önce önemsemeyen İmran Khan, sonrasında ise matematiğin aleyhine döndüğünü fark ettiği andan itibaren tabiri caizse çirkefleşmeye, çamura yatmaya başlamıştı. Matematiğin kendisine darbe girişiminde bulunmasının öncesinde ortada olmayan “dış güçler” hemen devreye girmiş ve ülkesine müdahalede bulunmaktaydı. Bu propagandasıyla da meclisi feshettirerek güven oylaması tehlikesini bertaraf etmiş oluyordu.
Ama ortada bir kanun vardı ve uygulanması gerekti. Uygulayacak olan devlet kurumu da işin peşini bırakmaya niyeti olmayan muhalefet de mevcuttu.
Pakistan Yüksek Mahkemesi 7 Nisan’da hem güven oylamasının yapılmasının önünü açarak hem de İmran Khan’ı kurtarmak için cumhurbaşkanı Arif Alvi’nin meclisi fesheden kararını iptal ederek şahıstan büyük kanun olduğunu, kanunun şahsın çıkarlarına göre şekillenemeyeceğini gösterdi.
Bu oylama dün yapıldı ve 174 oyla İmran Khan başbakanlık görevinden alındı.
Bazı kesimler epey bir hazım sorunu yaşasa da, dün hukukun üstünlüğü üzerine ders verildi.
***
Pakistan’da bu sürecin başlamasıyla beraber Türkiye’de de İmran Khan’cı bir rüzgar esmeye başladı. Bu, ona karşı yapılan darbeymiş, milli irade yok ediliyormuş gibi bilindik sloganlar atıldı.
Biraz düşünün!
Gensoru verilebiliyor. Hukuka aykırı davranıldığı görüldüğünde meclis buna karşı tavır alabiliyor ve Anayasa Mahkemesi “bir dakika, n’oluyoruz?” diyebiliyor.
Görünürde var olsa da işlevselliği olan bir meclis var mı Türkiye’de? Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının tanınmadığı dillendirilmiyor mu iktidar tarafından? Hatta iktidarın ortağı, Anayasa Mahkemesi’nin kapatılması gerektiğini bile savunmuyor mu?
Nereden nereye?
Kökü özbeöz Cumhuriyet ülkesi olan Türkiye’de mi hukukun üstünlüğünden bahsedebiliyoruz yoksa İslam Cumhuriyeti olan Pakistan’da mı?
Pakistan meselesinde “mağrur olma padişahım senden büyük kanun var”ı görmüş oluyoruz.
Ayrıca, muhalefetliğin hakkını veren bir muhalefetin gücünü de görmüş oluyoruz.