Hüda Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “eyalet sistemi, özerklik ve federasyon gibi yönetim modelleri”nin serbestçe tartışılabilmesini istedi.
Konuşmasına PKK saldırılarında şehit olanlara rahmet dileyerek başlayıp sonra PKK’nın talebi olan eyalet, özerklik ve federasyonu tartışmaya açmak, tam da Kürt-İslamcı Hüda Par’a yakışacak bir alçaklık.
Ama Hüda Par genel başkanı bir yerde haklı. Bu konular tartışılmaya açılmalı. Açılmalı ki, bizler de bu yönetim modellerinin Türkiye’de neden hayata geçirilemeyeceği üzerine fikirlerimizi belirtebilelim. Yoksa Hüda Par çıkar “federasyon” der, DEM parti çıkar “özerklik” der, AKP çıkar “eyalet” der ama bunların karşısında olanlar fikirlerini beyan edemezler.
Neyse, bizim konumuz Hüda Par’ın PKK programını tartışmaya açması değil. Her ne kadar birbirlerine karşı imiş gibi görünseler de Hizbullah ve PKK’nın aynı soyun devamı olması başka bir yazının konusu. Bizim bugünkü konumuz Perinçek.
Dün Akşam Perinçek’in televizyon kanalı olan Ulusal Kanal’da Yalancının Mumu programına denk geldim. İki genç Perinçekçi, çok sert bir üslupla Zekeriya Yapıcıoğlu’nun federasyonla ilgili sözlerini eleştiriyorlardı.
E haliyle ben bir gülme aldı.
Bu iki genç arkadaşın Türkiye’de federasyonu ilk savunanlardan birinin Perinçek olduğundan sanırım haberleri yok.
Taaa 12 Mart döneminde, mahkemede Perinçek’in göğsünü gere gere “Kürtlerin kendi kaderlerini tayin hakkını” ilk kendilerinin savunduğuyla övündüğünü bilmez bu genç kuşak.
O zaman biraz hafızaları tazeleyelim.
Perinçek’in 1987-1993 yılları arasında çıkardığı 2000’e Doğru dergisi, Perinçek ve Aydınlık hareketinin PKK’nın siyasi uzantısı gibi çalıştığı dönem ile ilgili oldukça zengin bir kaynaktır.
Örneğin 2000’e Doğru’nun “Sosyalist Parti’den Kürt Sorununa Çözüm: Demokratik Federal Emekçi 
Cumhuriyeti” başlıklı sayısı, tam da bugün Ulusal Kanal’da eleştirilen federasyonun tartışmaya açılmasıyla ilgilidir.
Perinçekçiler bugün federasyonu eleştiriyorlar ama 80’lerin sonlarında federasyon ve özerkliğin tartışılmaya açılması bizzat Perinçek’in talebiydi.
Ulusal Kanal’da atıp tutan gençlerin kafalarını açmak için Perinçek’in “Demokratik Federal Emekçi Cumhuriyeti” programından birkaç maddeyi aşağıya alalım:
“Kürt milleti, kendi kaderini tayin hakkına kayıtsız şartsız sahiptir. Eğer isterse ayrı bir devlet kurabilir.”
“Kürt illerinde referandum yapılmalıdır. Referandumda ayrılmayı savunanlar da özgürce propaganda yapabilmelidir.”
“İki milletin yararına olan çözüm, iki federe devletin eşit olarak katıldığı, demokratik federal bir cumhuriyettir.”
“Her federe devletin kendi bayrağı ve marşı vardır.”
“Resmi dil Türkçe ve Kürtçedir. Her federe cumhuriyette kendi dili esastır.”
(Perinçek’in federasyon programı ve daha fazlası için Özgür Erdem’in kaleme aldığı Doğu Perinçek’in 50 Yılı (1965-2015) kitabını tavsiye ederim)
Evet, sanırım bu kadarı yeterli olacaktır.
Peki, söyler misiniz, Perinçek’in 2000’e Doğru’da ortaya koyduğu programla PKK’nın, siyasal uzantısı DEM partinin ve Hüda Par’ın programı arasında bir fark var mı?
Demek ki neymiş? Hüda Par, Perinçek ve PKK arasında bir fark yokmuş.
Bakmayın siz bugün Perinçekçilerin PKK karşıtlığı yapmasına. Perinçek, Bekaa’da terörist teftiş etmiş, Apo’yla al gülüm ver gülüm yapmış adamdır.
Ha bir de 2000’e Doğru dergisinde federasyon programı yayınlanan Sosyalist Parti var ya, Perinçek’in genel başkanı olduğu bu parti, 10 Temmuz 1992’de “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozma amacını taşımak” gerekçesiyle (bölücülük) zamanın Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmıştı.
Perinçek ve tayfası, federasyona karşı çıkacak son kişiler bile değildirler. Bu ülkede federasyona, özerkliğe, eyalete karşı çıkılacaksa, bunu bu konularda sicili temiz olanlar yapar.
