Doğu Perinçek, geçtiğimiz gün Şaban Sevinç’in Youtube kanalında Mehmet Ağar ile ilgili yaptığı açıklamayla şaşırttı. O kadar ki, Türkiye iki gündür Perinçek’in Ağar’a kefil olmasını konuşuyor.
Türk siyaseti Perinçek’in Ağar’a kefil olmasına şaşıradursun, 27 Haziran tarihinde bu sayfada yazdığım “Atatürkçülüğü Mehmet Ağar’dan mı öğrenececeğiz!” başlıklı yazıda, Ağar ile Perinçek yakınlaşmasını gündeme taşımıştım:
“Aydınlık ile Mehmet Ağar, tencere-kapak misali birbirlerine çok yakışıyorlar. Aydınlık gibi istihbarat örgütleriyle içli dışlı olan bir grup ile bir dönem emniyetin tepe noktasında bulunan, adı mafya-siyaset ilişkilerinde geçen Ağar, AKP’nin güncel politikaları eşliğinde birbirleriyle buluşmuşlar ve çok da yakışıyorlar.
…
Anlaşılan Perinçek, Erdoğan’dan sonra Ağar’ı da Vatan Partisi çizgisine çekmiş!”
Perinçek yine bizi yanıltmadı. Şaban Sevinç’in programında Mehmet Ağar’ı yere göğe sığdıramadı. Meğer Ağar ne kadar “başarılı” bir “devlet adamı”ymış:
“Mehmet Ağar’ı savunuyorum, ona kefilim. Onun Türkiye’ye gerekli bir şahsiyet olduğu kanısındayım.”
Siyaset gündemi, Perinçek’in Mehmet Ağar’a kefil olması şokunu atlatamadan Perinçek ikinci bombayı patlattı ve Ağar’ı partisine davet etti:
“Sayın Mehmet Ağar’ın Vatan Partisi’ne katılması, Vatan Partisi için çok güzel bir olay olur. O her zaman önder kadrolarda olacak bir isim.”
O Perinçek ki, on yıllardır Ağar’ın Gladyo’nun Türkiye’deki en önemli adamlarından biri olarak hedef gösteriyordu. Çiller Özel Örgütü’nün tepe yöneticilerinden biri Mehmet Ağar’dı. Ne oldu da Perinçek’e göre Gladyo’nun en önemli adamlarından biri olan Mehmet Ağar, bir anda “Türkiye için gerekli bir şahsiyet” oldu?
Böyle yanar döner birinin kefilliğine kim güvenir?
Perinçek, Eroğan ve AKP’den sonra Gladyo’yu da mı “vatan savaşı saflarına” çekti? Yoksa Perinçek ve Ağar yıllardır zaten aynı saftaydılar da bugün artık gizleme gereği mi duymuyorlar?
Ethem Sancak’ın Vatan Partisi’ne katıldığı gün Perinçek’ten Ağar’ın partisine katılma çağrısı gelmesi ne ifade ediyor?
Bilindiği gibi Ethem Sancak, AKP’den istifa ettikten sonra Perinçek’in partisine katıldı. Bilindiği gibi Ethem Sancak’ın Mehmet Ağar’ın oğlu Tolga Ağar’la da “iş” ilişkileri var. Bu ilişkiler üzerine şampanyalı teoriler de üretiliyor. Güya Perinçek de o şampanyadan bir kadeh almak için Ethem Sancak’ı partisine katmış.
Öyle midir değil midir bilmem ama Perinçek’in işini bildiğini bilirim. Ethem Sancak’ı yeni Vatan Partili sananlara da şu kadarını söyleyeyim, Ethem Sancak 40 yıllık Aydınlıkçıdır. Yıllarca Perinçek’in ve partilerinin en önemli mali kaynaklarından biriydi. AKP’ye gitmesi de şimdi yeniden kürkçü dükkanına geri dönmesi de tesadüf değildir. Kürkçü dükkanı tabiri de benim değil bizzat Ethem Sancak’ın tabiridir. Perinçek’in partisine katılım töreninde Ethem Sancak aynen bu benzetmeyi yapmıştır:
“Millete hizmet etmek için devam edebileceğim tek seçenek kürkçü dükkanına geri dönmekti.”
Zamanında AKP ile Perinçek arasını yapan Ethem Sancak, şimdi de Perinçek ile Ağar’ın mı arasını yapacak? Malum, kendisi aşk adamıdır.
Dün Kaya Ataberk’in Türk Solu’nun son sayısında yayımlanan “Laik devlette tarikatlar savaşı” başlıklı yazısı, Türkiye için yaklaşan tehlike konusunda önemli uyarılar içermekteydi. Türkiye’de yeniden cemaatler ve tarikatlar arasında bir mücadelenin başladığı yönünde kuvvetli işaretler olduğuna dikkat çeken Ataberk, tarikat savaşının aslında devlet içi bir savaş olduğunun altını çiziyordu.
Kaya Ataberk’in yazısındaki bir detay ise Perinçek ve partisinin bu savaşta ne gibi roller üstleneceğine işaret ediyordu:
“Rus faşist ideolog ve Putin’in akıl hocası Aleksandr Dugin’in, Doğu Perinçek’in oğlu Mehmet Perinçek ve Melih Gökçek’e yakın bir isim olarak tanınan Dr. Hasan Cengiz ile önemli Nakşî şeyhlerinden Abdülhakim Arvasî’nin Ankara Bağlum’daki kabrini ziyareti. Bu isimlerin bir araya gelişi zaten yeterince garip bir tablo oluşturuyor. Fakat ziyaretin tarihi daha da garip: 15 Temmuz 2016, öğleden sonra! Saatler sonra yaşanacak darbe girişimi ile ilgili olarak Rus istihbaratı adına Türkiye’yi uyardığı söylenen Dugin, aynı esnada yememiş içmemiş bir Nakşî şeyhinin kabrini ziyaret etmiştir…”
Şimdi yine Türkiye tekrar tarikatlar üzerinden devlet içi bir çatışmanın eşiğindeyken, kim kimi tasfiye edecek soruları akılları kurcalarken, saflar netleşmeye başlıyor.
Perinçek de hem kendi safını belirliyor, hem de saflarına yeni isimler katmaya çalışıyor.