Veee, Perinçek’ten beklenen “ABD, Vatan Partisi’nin önünü kesiyor” açıklaması geldi.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı için imza süreci tamamlandı ve Kılıçdaroğlu ve Erdoğan ile birlikte Cumhurbaşkanlığı için yarışacak adaylar belli oldu: Muharrem İnce ve Sinan Oğan.
Perinçek mi? Her ne kadar kendisi kainatın en iddialı kişisi olsa da Perinçek’in tahayyülünün gerçek hayatta bir karşılığı olmadığı bir kez daha (ve son kez olmasını umuyorum) ortaya çıktı.
Perinçek toplamda 27 bin 060 imza toplayarak çeyrek aday oldu.
3 ay önce Aydınlık gazetesinin yayımladığı ankette oylarının yüzde 8,5 olduğu yazıyordu. Olması gereken, bu kadar oyu olan bir partinin bir kaç saat içinde gerekli imzayı toplaması değil midir? Örneğin Meral Akşener, geçtiğimiz seçimlerde 4 saat içinde 124 bin imza toplamış ve seçimlerde de yüzde 7,33 oy almıştı.
Bu hesaba göre Perinçek’in 2,5-3 saat içinde gerekli imzayı toplaması gerekirdi ancak Perinçek, Aydınlık, Ulusal Kanal vs tüm imkanları son ana kadar seferber etmesine rağmen 27 bin 060 imza toplayabildi.
Hayaller ve hayatlar… Perinçek, yüzde 8,5’i ancak gazetesinde manşet olarak atabilirdi. Gerçekte ise Perinçek’in bugüne kadar aldığı bütün oyları toplasak yüzde 8,5 etmez.
O kadar zavallı bir duruma düşü ki, eşi ile birlikte ilçe seçim kuruluna gitti ve kendisi için imza verdi. Kendi için imza veremez mi, elbette verir, ancak bunu şov yapar gibi yapmazsın. Perinçek’in buradaki amacı, öncü olarak kitlesini harekete geçirmekti ama imza sürecinin üçüncü gününde harekete geçen öncü, ancak bu kadar yol alabiliyordu.
Aydınlık ve Ulusal Kanal, imza süreci boyunca insanların nasıl akın akın Perinçek için imza vermeye gittiğinin haberlerini yaptı. Seçim Kurulu’na gidemeyenler için Vatan Partisi’nin tahsis ettiği araçlar “vızır vızır” çalışıyordu. O günlerde ortalıkta pek görünmeyen “dış güçler”, Perinçek için verilen milyonlarca imzayı buhar etmişler ve Perinçek’in seçimlerin ikinci turunda rakibini “ezmesine” engel olmuşlardı.
Aslında gerçeğin ne olduğu yine o yayınlardan anlaşılıyordu. Günlerce yapılan imza çağrısı haberlerinde bir kez bile Perinçek’in ne kadar imza topladığının bilgisi verilmedi. Rakam gizlendiğine göre Perinçek büyük bir hezimet almış olmalıydı ve coşkulu imza haberleri bu hezimeti gizlemek için yapılıyordu.
İmza süreci dün tamamlandı. Ben merakla Aydınlık‘ın bugünkü “ABD Perinçek’i engelledi” manşetini bekliyordum, hayal kırıklığına uğradım. Kibrit kutusundan daha küçük bir haber, “imzaya geldiler üye oldular.” Perinçek için akın akın imzaya gelenlerin nasıl üye olduklarını anlatıyorlar. Perinçek’in kaç imza topladığı yine yok!
***
Son Cumhurbaşkanlığı adaylığı imza süreci bir kez daha göstermiştir ki, Perinçek, 1960’lardan beri siyaset sahnesindedir, Türkiye tarihinin en başarısız siyasetçisidir.
Perinçek’e ya da Aydınlıkçılara sorsanız, “sistemin tepesindeki ABD, Perinçek’i engellemiştir.” Ancak bu durum 60 yıldır sürdüğü için artık Perinçek ve Aydınlıkçılar buna alışmıştır. Perinçek son yaptığı açıklamada, bunun ağır bir durum olmadığını, dayanıklı bir parti olduklarını söylemiştir.
İçinizden “Ben de bu kafadan istiyorum” dediğinizi duyar gibiyim. Bu tam AKP kafasıdır işte, gerçeklikten kopuk, dünya ve Türkiye’yi algılama yetisinden yoksun, doğru ile yanlışı ayırt edemeyecek kadar aklını kullanmaktan aciz…
Geçtiğimiz seçimlerde AKP’nin desteğiyle Cumhurbaşkanı adayı olmuştu. Çünkü 5 yıl önce bile çok az bir kesim Perinçek’in ulusalcı, Atatürkçü ve AKP’ye karşı olduğuna inanıyordu. Ama bugün Perinçek, partisi, televizyon kanalı, gazetesi, o kadar tecrit olmuş durumda ki, AKP bile biliyor artık Perinçek’in bir tane bile muhalif oy alamayacağını. O yüzden de bu kez Perinçek’i yalnız bıraktılar ve sonuç ortada.
Perinçek’in şahsında izlediğiniz, 60 yıldır fırıldak gibi döne döne gittiği yolun sonuna gelmiş, kendisini, partisini, siyasi geleneğini bitirmiş, insanların aktrolden farklı görmediği bir adamın, bir hareketin kendi kendini bitirmesidir.
Perinçek dün yaptığı açıklamada Erdoğan’a Cumhur İttifakı’na katılmak istediklerini ama olumlu yanıt alamadıklarını söyledi. Bu aynı zamanda Perinçek’in, Erdoğan’ın bile yan yana gelmek istemeyeceği biri olduğunun itirafıdır.
Düşünün ki, Erdoğan bugüne kadar PKK’yla bile yan yana gelmiş, bugün de HÜDA-PAR’la ittifak kurmuş ama Perinçek’ten vebalı gibi kaçıyor!
Perinçek de, sonradan AKP’ye yanaşan ve tarihin çöplüğündeki yerini alan Mehmet Ali Çelebi, Metin Feyzioğlu gibi sözde ulusalcılar kervanına katılmıştır.
Perinçek’in siyasi sonu, bütün AKP yanaşmalarına ibret olsun.