Putin’in savunma bakanı Şoygu, hafta sonu ABD, İngiltere, Fransa ve Türkiye’deki mevkidaşlarıyla yaptığı telefon görüşmesinde Ukrayna’nın kendi toprakları üzerinde radyoaktif “kirli bomba” kullanmayı planladığını iddia etmiş.
Aslında savaşın 8 ayı boyunca Kremlin, nükleer kartını olur olmaz her yerde öne sürdü. Diplomasi forumları, röportajlar, güdümlü medyalar ve aklınıza gelebilecek her ortamda Ruslar, hem hezimeti örtme refleksiyle, hem de dünya gündemini terörize etme maksadıyla nükleer savaştan bahsetmeyi ihmal etmiyor.
Dünyadan tecrit edilmiş bir Rusya’nın, üstüne bir de nükleer savaşa yeltenmeye elbette ne gücü var, ne de cesareti. Fakat söz konusu “dehşet dengesi” olunca evet, söylem de bir silah. Ne var ki devasa asker, nüfus ve nüfuz kaybı altında söylemin de etkisi ve geçerliliği sınırlı.
Dolayısıyla Rusların lafla yürütmeye çalıştığı peynir gemisine yeni söylemler araması garip değil. Ama söz konusu, Rusya’nın karşı tarafa yönelttiği içi boş ithamlar ise, diplomatik dili çevirdiğinizde karşınıza Rusya’nın niyetleri çıkar. Tıpkı Ukrayna’yı işgal etmek, hatta ilhak etmek gibi.
Nitekim geçen yıl bu zamanlar, Ukrayna’nın NATO işgali altında olduğunu ve neo-Nazilerin iktidarda olduğunu, Kremlin ve güdümlü kalemşörlerinden bolca duymaya başladık. Ukrayna’da kimin işgal ve ilhak peşinde olduğunu ve kimin Nazilere rahmet okuturcasına soykırımlara giriştiğini, 2014’ten beri gecikmeli olarak da olsa tüm dünya gördü.
“Kirli bomba” tanımı, hastanelerin radyoloji üniteleri gibi sivil kullanım alanlarından çıkarılmış, etkinliği önemli ölçüde azalmış ama halen sağlık açısından tehlikeli içeriği olan bombaları ifade ediyor. Yani taktik-stratejik savaş başlıkları gibi bir tahrip edicilik söz konusu değil ama havası durgun bir bölge için fizyolojik tehdit oluşturuyor.
Dolayısıyla “kirli bomba”nın savaş hukukunda yeri yok. Aslında bilindiği kadarıyla üreten de yok. Ama mesela İsrail’in 2010’larda bunu test etmişliği var. Yani esasen bu “kirli bomba” denen şey askerî literatürde bile spekülatif bir başlık. Şu haliyle pek elle tutulur yanı yok desek yeridir.
Rusya –tıpkı biyolojik kitle imha silahı yalanı gibi– Ukrayna’nın “kirli bomba” ürettiğini öne sürerken tabi ki hiçbir kanıt öne sürmüyor. Sürmesi de beklenmiyor. Bunun fasaryadan ibaret olduğu ortada.
Fakat konuyu açan Ruslar olduğuna göre tersini düşünmek zorundayız. Bu yalanı ortaya atmak için savunma bakanı nezdinde telefon diplomasisine girişmek, olsa olsa “kirli bomba” kullanımını meşrulaştırma yönünde bir adım olarak değerlendirilebilir.
Peki, “kirli bomba”, Rusya’dan hiç beklenmeyecek bir şey mi? İsrail’den başka Rusya’nın da bir “kirli bomba” projesi varsa bu ne kadar şaşırtıcı olabilir ki? Ukrayna’da vurulan tüm sivil hedefler bir yana, Rusların defalarca hiperbarik ve fosfor bombaları kullandığını zaten biliyoruz. “Kirli bomba”ya Batı dünyasının koşulsuz desteğini arkasında hisseden Ukrayna mı tenezzül eder, yoksa her yönden sıkışmış, Kuzey Kore’den beter olma yolundaki Rusya mı?