Düşünün!
İzmir topraklarına Yunan çizmesi değmiş, Ali Nadir güzel İzmir’i düşmana teslim etmiş, gökyüzü kan ağlamakta, Payitaht düşmanla iş birliğinde, memleketin yok olmasına ramak kalmış, koca bir millet çaresiz…
Düşünün!
Teslim bayrakları çekilirken teker teker, hemen ertesinde bir Paşa Samsun’a çıkmış, ardından eşkıya denmiş, boynuna ilmeği geçirmişler ama yolundan dönmemiş, memlekete umut olmaya; umudu gerçeğe dönüştürmeye yemin etmiş…
Düşünün!
Samsun’dan Amasya’ya inmiş ve Amasya’dan haykırdığı çığlık tüm Anadolu’dan duyulmuş: “Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”
Ve bu umutsuz, çaresiz milletten bir ordu kuracağım, adına da Kuvayı Milliye diyeceğim demiş.
***
“İşgallerden ne derece üzülürse üzülsün, hükümet bu sıralarda savaşa tutuşamaz. Milli ordu kurmak gibi, devletin selametine son bir darbe vurmak isteyenleri öğütle, olmazsa zorla yola getiriniz!”
Bu satırlar 23 Haziran 1919’da yazılmış. Yani Kuvayı Milliye ruhunun doğduğu Amasya Genelgesi’nin hemen ertesinde…
Düşünün!
Siz bir kurtuluş mücadelesine girişmişsiniz ve aleyhinizde böyle yazılar yazılıyor, yazıları yazanlar cephede savaştıklarınızın borazanlığını yapıyor ve tüm bunlar kurtarmak istediğiniz topraklarda yaşanıyor.
Bu yazılanın öncesinde imzalanan Mondros ve Mondros’la gelen mütareke yılları…
Mütareke yıllarına uygun mütareke basını…
Mütareke basınının sözcülüğünü yapan ve devletin selametini düşman çizmesi altında çiğnenmekte gören mütareke aydını…
Ali Kemal…
30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasıyla “yıldızı” yeniden parlayan, gazete yazılarıyla Kuvayı Milliye’ye hakaretler yağdıran, Türk Milletini aşağılayan İngiliz Muhipler Cemiyeti kurucularından biri.
Bakın ne diyor Türk Milleti için:
“Kendini idareye iktisaden, ilmen, siyaseten, medeniyetten muktedir olamayan bir kavmi, haydi git istediğini yap diye başıboş bırakmanın ne terakkiye ne insaniyete hizmet olamayacağını, bilakis cihanda kargaşa ve zararları artırmanın yanı sıra asrın icaplarını idrak edememektir.”
Türk Milletine hür iradeyi yakıştıramayan, başıboş bırakılmaması gerektiğini savunan düşünce yapısı…
Tanıdık geldi mi?
Bugün Ukrayna için de aynısı söylenmiyor mu?
Ukrayna’nın Rusya’nın hakkı olduğunu, Ukrayna diye bir toprağın bile olmadığını dile getirenler yok mu?
Kendi kararını vermekten aciz olduğunu düşünenler yok mu?
İşgalci Rusya’yı ve Putin’i değil de işgal edilen Ukrayna’yı ve lideri Zelenskiy’i kışkırtıcılıkla suçlamıyorlar mı?
Evet, mütareke yılları geride kaldı ama mütareke zihniyeti bugün varlığını sürdürmüyor mu?
Evet, Ali Kemal öleli yüz yıl oldu ama fikri yapısı başka bedenlerde yaşamıyor mu?
Mütareke zihniyeti dün Türkiye’yi ve Türkleri aşağılıyordu, bugün Ukrayna’yı ve Ukrayna vatandaşlarını.
Şartlar farklı, zaman ilerlemiş, isimler değişmiş ama düşünce hep aynı.
Soner Yalçın…
20. yüzyıla gömdüğümüz mütareke zihniyetinin 21. yüzyıldaki vücut bulmuş hali…
“Bizim medya, Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’yi ‘kahramanlık’ mertebesine çıkarıverdi!
Ülkesini -ABD’ye güvenip- savaşa sokacak kararlar aldıran…
Ülkesinin işgaline sebep olan…
Ülkesinin bombalanmasına-yakılıp yıkılmasına ve insanının ölümüne neden olan birine ‘yiğitlik rütbesi’ ne kolay veriliyor?
Bizim medya, asker kostümlü Zelenski’ye övgüde sınır tanımıyor.”
Yukarıdaki metin Soner Yalçın’a ait, bu da Ali Kemal’e:
“Kuvayı Milliye zuhur edeli biçare Anadolu Türkü belaların en korkuncunu gördü, en uğursuz, en feci bir harpten henüz çıkmış, senelerden beri hayatın en acı demlerini geçirmiş iken, bir parça yaralarını saracağı sırada yeniden asker vergi, iaşe vermeye mecbur oldu. Son yetimlerini, son akçelerini bahş eyledi… Elimizde bir kuru can kaldı dediler o cana göz dikenler çıktı…”
Benzerliğe bakın!
Dedim ya, sadece isimler değişiyor, kafa aynı kafa!
Kuvayı Milliye’yi memleketin felaketi olarak gören kafa yapısı, bugün Zelenskiy’i Ukrayna’nın felaketi olarak görüyor.
Mustafa Kemal cephede mermilerle mücadele verirken, Ali Kemal evinde Mustafa Kemal’i suçluyor.
Zelenskiy ülkesinden kaçmayıp “asker kostümü” giyerek halkıyla beraber direnirken, Soner Yalçın, onu ülkesini felakete sürüklemekle itham ediyor.
Peki, Ukrayna halkı Soner Yalçın gibi mi düşünüyor?
Soner Yalçın’ın cevabı hazır!
Yüzde 73,2 oyla seçilmiş Zelenskiy için “eskiden yüksek oy yüzdesiyle seçilenlere ‘diktatör’ diyorlardı. Şimdi ‘halkın büyük desteği’ diye örnek gösteriliyor!”
Evet, oy oranı belirleyici değildir. Belirleyici olan etmen halkın lidere inanıp inanmadığıdır.
Bugün Ukrayna halkı Cumhurbaşkanına inanıyor ve Zelenskiy’nin yanında. Zelenskiy de halkının…
Peki, ya Putin?
Kendi halkı bile protesto ediyor bu işgali.
Kıstas budur!
Mütareke kafası bu olayı ABD/NATO-Rusya savaşı olarak görerek Zelenskiy’i piyon olmakla suçlasa da, bu Ukrayna’nın Rusya tarafından işgalidir. Rusya ile savaşan ABD değil Ukrayna’dır.
Ve direnenin yanında ol(a)mayan herkes işgalcinin safındadır.
Zelenskiy’e düşmanlık yapan herkes Putin’in askerliğine soyunmuştur. Putin’de Zelenskiy’e düşman…
Ukrayna’yı yok sayıp ABD-Rusya savaşı olarak gören herkes Putin’in çığırtkanıdır. Putin de aynısı söylüyor.
***
Bu kafa yapısını iyi tanıyalım!
Direnmeye cesaret edemeyenin işgalcinin yanında nasıl da saf tutabileceğini görelim.
Bugün Atatürkçü görünmeye çalışan bu tiplerin beyinlerinin gizli bölmesinde Mustafa Kemal’in düşmanı kızdırdığı, işgale zemin hazırladığı düşüncesi saklı.
Kazandığı için açıklayamıyorlar sadece…
***
Şimdi Zelenskiy açısından bakalım…
Düşünün!
Siz savaştasınız, cephenin ön safındasınız, direniyorsunuz; Soner Yalçın gibi biri de evinde oturmuş ve “keşke savaşı, TV ekranlarında yapılan gösteri/şov sanmasaydı…” diye size akıl vermeye kalkıyor.
Ne yaparsınız?
Evet, sadece işinizi yaparsınız, kazanırsınız veya kazanamazsınız ama direnirsiniz.
Kazandığınızda ne yapacaklar, ne yazacaklar diye merak edersiniz belki, o kadar…
“Bu davanın muvaffak olacağını hiç tahmin etmiyordum… Ben, Türk milletinde bu kadar büyük yaşama gayreti ve mücadele ruhu mevcut olduğunu bilmiyordum… Türk milletini tanımıyormuşum, tanıyamamışım.”
Bu, Türk milletinin haklı davasını kazanmasından sonra Ali Kemal’in yazısı.
Samimi düşüncesi midir yoksa devranın dönmesine göre kendi rotasını ayarlama girişimi midir bilemem ama haklı olan kazanır ve o zaman sizi eleştirenler size boyun eğer.
Bakalım Ukrayna halkı kazandığında Soner Yalçın’lı mütareke basını neler yazacak?