Putin’in Vladivostok’taki ekonomi forumunda Karadeniz Tahıl Koridoru ile ilgili çıkışı pek bir tuttu. Türkiye’de solcuların ve siyasal İslamcıların da sarıldığı bu iddiaya göre Ukrayna tahılı olduğu gibi zengin ülkelere gidiyor, fakir ülkelere bir şey kalmıyor. Zaten ne işe yarıyor ki bu BM? Değil mi?
Geçen hafta Balkan turuna çıkan Tayyip Erdoğan da Putin’in bu söylemini sahiplendi. Zaten solcuların ve siyasal İslamcıların hep birlikte safları sıklaştırması da bu işaret üzerine gerçekleşti.
Oysa Temmuz ayının sonunda BM nezdinde kurulan ve bir hafta içinde İstanbul’da faaliyete başlayan Karadeniz Tahıl Girişimi Müşterek Koordinasyon Merkezi’nin raporları düzenli olarak yayınlanıyor. Ağustos ayının başından beri hangi gemi nasıl denetleniyor, kaç ton gıdayı Ukrayna limanlarından alıp nereye gidiyor, bunu öğrenmek mümkün.
Öncelikle bir büyük ikiyüzlülüğü dincisi, komünisti, ulusalcısı bütün Rusçuların suratına çarpmak zorundayız. Bir tahıl koridoru oluşturmak zaten Rus işgalinin sebep olduğu bir zorunluluktu. Berdyansk, Mariupol, Kherson… Odesa dışındaki en önemli liman kentleri Rus işgali altında.
Dolayısıyla Müşterek Koordniasyon Merkezi’nin 4 Ağustos’tan beri koridordaki gemi trafiğine dair yayınladığı raporların da işaret ettiği gibi bugüne kadar yola çıkan 105 geminin tümü topu topu iki tane limandan hareket ediyor: Çernomorsk ve Yujne. Tabi ki bunların ikisi de Odesa şehri kıyısında. Haliyle kapasite sınırlı. Yine de bugüne kadar limandan çıkan tahıl ağırlıklı gıda 2,5 milyon tonu bulmuş durumda.
Putin ve papağanları, durumu gemi sayısıyla manipüle ediyor. Görev süresi bir ayı doldurmuş komisyonun denetlediği 100’den fazla geminin tonaj kapasitesi birbirinden oldukça farklı. Burada önemli olan tonaj rakamları. Ama tonaj rakamları da tek başına bir anlam ifade etmiyor. Çünkü varış limanı, gıdanın sadece o limanın bulunduğu ülkeye dağıtıldığı anlamına gelmek zorunda değil. Denize kıyısı olmayan ülkeler ne yapsın?
2,5 milyon ton tahılın dağılımına baktığınız zaman iki ülke aslan payını kapmış görünüyor. Her ikisi de 420 bin ton tahıl karşılayan İspanya ve Türkiye, tahıl koridoru rotasında listenin başında. Fakat her iki ülkenin limanlarının da öncelikli olarak aktarma limanı rolünü üstlendiğini belirtmek gerekiyor. Benzer şekilde İtalya da bir aktarma limanı olarak 135 bin ton karşılamış. Ama bu, 135 bin tonun tümünü İtalya’nın tüketeceği anlamına gelmiyor.
Kimsenin konuşmadığı ise, Çin. Dünyanın öbür ucundaki Çin limanlarının 2,5 milyon ton Ukrayna tahılından bir ayda aldığı pay 211.000 ton. Avrasyacıların yaman çelişkisi burada başlıyor. Çin fakir ülke mi, yoksa yükselen Asya şafağının kızıl güneşi mi? Fakir ülkeyse nasıl Atlantik’i alt edecek? Değilse bu ne perhiz?
Gönderim kalemlerinden biri Yemen. Yemen’e giden 37.500 ton buğday, BM tarafından Türkiye’de değirmenden geçirilip un olarak gönderilmiş. İran’a 60.150 ton, Lübnan’a 13.000, Kenya’ya 51.400 ton tahıl gitmiş. Hindistan’a giden tahıl ise, 106 bin ton.
Avrupa’dan bir başka büyük kalem ise, 120 bin ton ile Hollanda. Tabi ki Hollanda da bir aktarım limanı. Yılda 1,2 milyon ton buğdayı tek başına üreten Hollanda’nın Ukrayna tahılına kaldığını sanmayalım.
Aslında Türkiye, İspanya ve İtalya’yı birlikte ele alırsak, 2,5 milyon ton gıdanın kabaca 1 milyonunun bu üç ülkeye değil, doğrudan Akdeniz lojistiğine katıldığını, aktarmalarla çevre ülkelere dağıldığını görmek gerekiyor. Putin, 87 gemiden 30’u Avrupa’ya gitti, tahıla zengin ülkeler el koydu, derken bu gerçeğin üzerini örtüyor.
Benzer şekilde, Mısır limanlarına yollanan tahıl ise yaklaşık 250 bin ton. Zelenski’nin bahsettiği Sudan’a giden 65 bin ton tahıl muhtemelen buradan yola çıktı. Her ülkenin denize kıyısı yok, denize kıyısı olan her ülke de deniz yoluyla tahıl almak zorunda değil.
Zengin ülkelerden Fransa’nın Ukrayna’dan aldığı tahıl 22 bin ton, İngiltere’nin 13 bin, Almanya’nın ise, 58 binde kalmış.
Burada Putin’in Türkiye’ye yönelik bir ahlaksızlığı da söz konusu. Putin, gemilerin üçte birinin Türkiye limanlarına gittiğine işaret edip “süreci yöneten Türkiye’nin bunu hak ettiğini düşünüyorum” diyor. Türkiye’ye gelen 420 bin ton tahılın tamamı Türkiye içinde kaldıysa 6 liraya çıkacağı belirtilen ekmek fiyatının mantıklı bir açıklaması yok.
Ama bundan daha tehlikeli olanı şu ki, Putin, fakir ülkelere gitmeyen tahıldan sinsi bir şekilde Türkiye’yi sorumlu tutmuş oluyor. Erdoğan, Sırbistan’daki Çetnik dostu Vucic’e destek olsun diye Putin’e hak verirken bunları düşündü mü bilinmez.