No Result
View All Result

Resimdeki hataları düzelt düzeltebilirsen

Mutlu YILMAZ by Mutlu YILMAZ
4 Temmuz 2025
in GÜNLÜK
0
Resimdeki hataları düzelt düzeltebilirsen

Leman’daki karikatürü bahane ederek başlayan ve zaman ayarlı bir provokasyon olduğu her halinden belli olan hadiselerle aynı günlerde yaşanan Şeyh Sait tartışmaları hususunda bir genel durum tespiti yapmak faydalı olacak.

Öncelikle, Şeyh Sait isyanını konuşurken dönemin koşullarını dikkate almadan ortaya konacak tüm argümanlar çöptür. Genç cumhuriyetin henüz yeni ilan edildiği yıllarda, onun tüm esaslarına aykırılıklar içeren bu başkaldırı, hilafetçi ve etnik bir kimliği öne çıkarması yönüyle evvela ulusal egemenlik anlayışının tam olarak karşısında konumlanmıştı. Bunun doğal sonucu ise isyanın “Halkçı” değil feodal düzenden yana ve Din-Tarım toplumlarına özgü “maraba” topluluğuna dayalı ilkel bir modeli amaçlıyor olmasıdır. Bu kadar ilkel bir toplumla ne devletçiliği ne de özel teşebbüse dayalı bir serbest pazar ekonomisini hayata geçirebilmek mümkün olabilirdi. Tabii böylesine bir bağnazlığın savunusu Hizbullah/Hüda-Par için değil elbette ama DEM Parti gibi kendisini solda tanımlayan siyasi partiler için mutlak bir hezeyandır.

Yüz yıl önce yaşanmış ve bitmiş bir olay tarihi ders niteliğindedir kuşkusuz ancak sırf belli çevreler bunu bayrak yapıyor diye olayları kişiselleştirerek o gününün isyancılarıyla soy bağı olan insanları incitecek biçimde aşırılıklar sergilemek de bir başka hezeyandır. Sonuçta cumhuriyet rejimi erdemli insanların rejimidir, geçmişin intikam aracı değildir.

Cumhuriyetin yanlış temeller üzerinde kurulduğu iddiasındaki iki gerici unsur — etnik bölücüler ve siyasal islamcılar — şimdilerde ittifak halinde yeni düzen için uygun bir fırsat yakaladıklarının bilincindedirler. Ancak burada zaman aleyhlerine işliyor ve bir tıkanıklık var. Tıkanıklığı aşmak için bir hamle yapmak zorundadırlar. O yüzden her zaman söylüyorum; “Bunlar ne söylüyorsa tersini yapın, doğru yolu bulacaksınız.”

Leman maskesiyle provokasyon devam ederken rejimin meclisteki temsilcileri, kaşla göz arasında bu sefer kendi tabanlarından gelen itirazları bile görmezden gelerek İklim Kanunu’nu geçirdiler ve apayrı bir garabete daha imza atmış oldular. İçerik açısından kanun ne kadar iyi ya da kötüdür ayrıca tartışılır fakat şu kadarını söyleyeyim; “Komuta merkezim emretsin gerekirse papaz elbisesi giyerim” diyen adamlardan zoru gördüklerinde her türlü melaneti bekleyiniz… O melanet araştırmalarda bile ortaya çıkmaya başladı. Öyle ki, halktaki karşılıkları iyice azaldı ama daha vahimi artık TSK ve MİT gibi kurumlara da güven yerlerde. Hatta benzer araştırmalarda insanların manevi değerlere bağlılığının da azaldığı görülüyor. Bir bütün olarak şunu ifade etmeliyim ki, gidişat topyekûn bir yıkıma doğrudur…

Rejimin şımarıklıklarına her şekilde direnmek şart zira halk ciddi derecede bunalmış durumda. Öfke öylesine birikmiş ki, kitlesel bir bunalım halini almış. Dürüstlüğüne diyecek bir şeyim yok ama Kemal Kılıçdaroğlu ve yakın çevresinin görmek istemediği bu gerçeği rejim iyi görüyor. Ancak onlar yine de beyhude bir çabayla da olsa, o hıyanet yolunda hiç durmadan ilerlemek zorundalar. Çünkü giderlerse bir daha gelemeyeceklerini biliyorlar ve ayakta durabilmek için sürekli bir hamle yapmak, dahası küresel değişimlere de uygun yeni pozisyonlar almak zorundalar.

Bu toplumsal öfke bağlamında siyasi yelpazenin bir diğer tarafındaki Ümit Özdağ‘ın yaklaşımını da ele alalım. Bir niyet okuması yapmak şu gün itibarıyla hoş olmaz ama Leman dergisi protestolarını hem provokasyon kategorisinde değerlendirip hem de bunu Saraçhane’ye destek vermemenin bir nedeni olarak belirtmesi büyük bir yanılgı olmuştur. Şayet kendisine istihbarattan bilgi akışı sürüyorsa, bu seferki akış kuvvetle muhtemel hata yaptırmaya yöneliktir. Bir çoğu gibi Özdağ da rejimin yarattığı yeni “din hassasiyetli” açmaza takılıp kalmıştır. Kabak tadı vermiş bu eski tip numara karşında en cesur yaklaşım Özgür Özel‘in yaklaşımıdır. Özel, toplumdaki öfkeyi iyi tespit etmiş, %40’lara varan oy desteğini de arkasına alarak daha özgüvenli çıkışlarda bulunmaya başlamıştır.

Ayrıca Ümit Özdağ gibi Abdullah Öcalan da yarı sezgisel yarı “doğrudan bilgi aktarımı” yoluyla yeni imalarda, 2013-2014’lerde olduğu gibi “Darbe mekaniği devreye girer” minvalinde yer yer Ümit Özdağ‘ın kuşkularıyla paralel uyarılarda bulunmaya başladı. Bu hazırlığı ordu içindeki bir cuntanın darbesi değil, zor kullanarak yeni anayasayı geçirtmeye çalışan zorba rejimin bir darbesi (self coup) olarak anlamak lazım. Bu girişime karşı uyanık olmak elbette önemli ama doğru hamle susmak değil, olayın üstüne gitmektir.

CHP’nin böyle bir ortamda panik yapmasını gerektirecek bir hal yok, hamle sırası yine rejimdedir. Birinci parti olarak durumunu koruyabildiği ölçüde CHP‘nin önümüzdeki dönem meclise odaklanması daha mantıklı. D’Hondt sistemi her ne kadar Türkiye’deki gibi heterojen seçim çevrelerine sahip ülkelerde çok adil sonuçlar vermeyecek olsa da mecliste CHP’nin ciddi bir çoğunluk yakalayacağı ve yüksek bir olasılık cumhurbaşkanını da seçtireceği anlaşılıyor. Yeni Anayasa üzerinden yapılacak yüzyılın hesaplaşmasında TBMM‘deki dağılım daha büyük bir önem arz edecek.

•••

İran-İsrail Savaşı 1967’deki “Altı Gün Savaşı“nı andırırcasına bir ironiyle On İki Gün Savaşı olarak kayda geçti fakat henüz her şey bitmedi. Nitekim İran’a alttan alta destek vermeyi sürdüren Çin’in tavrı önemli. Savaşın kaldığı yerden devam etme olasılığı ise son iki gün içinde daha da yükseldi. Deyim yerindeyse düdüklü tencerenin kapağı yeniden patlamak üzere…

Rusya’nın durumu ise uzun vadede Çin’in durumundan çok farklı çünkü demografik tehdit altında. Fakat onlar da henüz son sözlerini söylemiş değiller. Bu arada Rusya ile Azerbaycan arasında son birkaç günde tırmanan ciddi bir gerilim var. Azerbaycan şimdiye dek görülmemiş sertlikte karşılıklar verdiğine göre hesabını iyi yapmış olmalı. Yalnızca Türkiye’ye dayalı bir hesap değil, işin vahimi İsrail’i de arkasına alan bir büyük hesap gibi duruyor. Bu gerginliği Ermenistan başbakanı Paşinyan’ın açılımlarıyla birlikte değerlendirdiğimizde Rusya açısından durumun ciddiyeti daha net anlaşılır.

Bir şey daha anlaşıldı; İddia edildiğinin aksine Ukrayna Savaşı Rusya’yı çok yormuş, çok şey götürmüştür. Öte yandan, Trump gelince Ukrayna Savaşı’nın biteceği yönünde beklentiler vardı bazı çevrelerde ama hiç de öyle olmadı. Evet, galiba Batı bu işi iyi biliyor…

Peki, Trump’dan bir Mesih olur mu?

Büyük Kiros‘tan bu yana mesih gelecek diye bekledi Yahudiler. Netanyahu, savaşın ilk gününde Kiros’un adını zikrederek İran halkına kendince jestlerde bulundu ama nafile. Fakat ne olursa olsun Kiros, Pers tarihindeki kadar yahudi tarihi açısından da oldukça üst düzey bir öneme sahiptir. Kenan diyarına gitmelerine izin verdiği ve ikinci tapınağı inşaa ettirdiği için yahudilerin Kiros’a müteşekkir olmaları çok doğal. Yahudiler, Babil Sürgünü’nde çok şeyler öğrendiler ve dine yenilikler girdi. Şimdilerde ise üçüncü tapınak hayali o kadar akıllarını başlarından almış ki, Trump‘dan medet umar hale geldiler ve neredeyse onu “Mesih” ilan ettiler. Ama bu ilginç bir Mesih oldu üstelik yeri geldiğinde en galiz küfürlerle İsrail‘e de ayar vermesini biliyor…

Trump’ın ne olduğunu zaten daha önce yazmıştık, bizler nazarında çok şaşılacak bir durum yok.

•••

Leman karikatürüyle başladık onunla bitirelim. Çizerin kendi eseridir ona bir şey söylemek bana düşmez ama yaşadıkları topluma uzak gibiler sanki. Beyan esastır kuşkusuz ve kendileri zaten gerekli düzeltmeyi yapmışlar, hadi buna da söyleyecek bir sözümüz yok. Ve fakat daha özenli olabilirlerdi.

Söz gelimi, günümüz Yahudi toplumunun Musa ile temsil edilmesi ne alaka! Tarihçilerin bir çoğuna göre Asur Kralı II. Sargon zamanındaki işgal ve ardından İsrailoğulları’nın imparatorluğun çeşitli yerlerine dağıtılması sürecinde “on kabile” kayboldu. Musa’nın soyunun dayandığı “Levi“ler her bölgede özel yer sahibi oldular; kaybolmadılar ama (Lewi, Levy, Lewinsky, Halewa vb.) isim kökleriyle izlerini belli ediyorlar. Bunun haricinde günümüze ulaşanlar ağırlıklı olarak Yehuda’nın ve Bünyamin‘in soyundan gelenler. Aslında o karikatürü Abraham ve İbrahim olarak konuştursa belki daha isabetli olacaktı, sonuçta ortak ataları Hz. İbrahim. Hoş gerçi bu ortamda Leman’ın da suçu yok, baştan aşağı ezberciliğe dayalı eğitim sisteminde aramak lazım suçu.

Previous Post

Ruslar, Azerbaycan Türklerini katlediyor!

Next Post

Orman yangınlarını PKK üstlendi, AKP kabul etmedi

Next Post
Orman yangınlarını PKK üstlendi, AKP kabul etmedi

Orman yangınlarını PKK üstlendi, AKP kabul etmedi

Facebook Twitter Instagram

TÜM HAKLARI SAKLIDIR © 2022 TÜRKSOLU, ATATÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, SOLCU GAZETE.

No Result
View All Result
  • TÜRKSOLU
  • GÜNLÜK
  • HAFTALIK
  • ARŞİV
  • İLERİ YAYINLARI KİTAPLIĞI

TÜM HAKLARI SAKLIDIR © 2022 TÜRKSOLU, ATATÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, SOLCU GAZETE.