Biden’ın Ulusal Güvenlik danışmanı Jake Sullivan ile ÇKP Politbüro Dışişleri Komiseri Yang Jieçi 14 Mart’ta Roma’da bir araya geldiler. Görüşmenin süresi 7 saati aştı.
Resmi açıklamalarda iki taraf da ser verip sır vermiyor ve bunun iki ülke arasındaki ilişkilerin en geniş haliyle masaya yatırıldığı bir toplantı olduğunu vurguluyor. Zaten 6 ay önce Zürih’te yapılan toplantı da aynı minvaldeymiş.
Ancak toplantı arifesinde Amerikan medyasına yansıyan (servis edilen diyelim) haberler Çinlileri –görünürde– küplere bindirdi. Ukrayna’da askeri, ekonomik ve siyasi olarak batağa saplanan Rusya, Çin’den askeri yüksek teknoloji desteği istiyordu.
Bu arada Amerikan tarafı her kademeden Çin’i açıkça uyarıyor, hatta uyarıyı tehdit tonuna kadar çıkarıyor. Çin devlet medyası ise sert cevaplar yetiştirmekle yetiniyor.
Rus saldırısının başından beri Çin sürekli olarak iki mesajı birlikte veriyor. Öncelikle Doğu Türkistan ve Tibet meselesinden hareketle “toprak bütünlüğüne saygı” vurgusu yapıyor. İkinci olarak Çin, Tayvan’ın “Çin’in iç meselesi” olduğunu belirtip Ukrayna’nın farklı olduğunu belirtme ihtiyacı duyuyor.
Her iki söylem de Rusya’nın karşı çıkamayacağı diplomatik kabuller ama her ikisi de Rusya’yı yalnız bırakır nitelikte. Çin’in resmi söyleminde Kremlin’in –biyosilah zırvaları dahil– tüm bahane ve söylemlerini aperatif niyetine masaya dizmesi moda tabirle işin köpüğü.
Görüşme öncesi servis edilen haberler üzerine Çin’in askeri sözcüsü Zhao ve Çin medyası Amerikan medyasını “dezenformasyon” yapmakla suçladı. Ama Yang da Zhao da Rusya’nın yardım talebini değerlendiriyor oldukları iddiasını yalanlamıyorlar.
Yani Çin açık açık Rusya’yı çaresiz bırakıyor ama bunu yaparken Rus-Çin ittifakı imajına da leke sürmemeye çalışıyor. Önde gelen devlet medyası kuruluşlarından Global Times’ın “ABD Çin’i tuzağa düşüremedi” diye manşet atması işte bu çabanın bir yansıması.
Ekonomisi durgunluğa sürüklenen Çin’in, Rusya’ya uygulanan ekonomik yaptırımın onda birine bile tahammül edecek lüksü yok. Çin’i kapsayacak bir uluslararası tecritin dünya ekonomisine muhakkak yükü ağır olur ama Rusya’nın 10 katını aşan nüfusu ile Çin’in uğrayacağı yıkım çok daha dayanılmaz olacaktır.
Putin Rusya’yı paylaştığı 20-30 tane oligark ile bir şekilde idare edebilir ama Xi Jinping bu kadar şanslı değil. Jack Ma gibi dolar milyarderlerini teker teker hizaya getirebilen bir ÇKP yüzlerce milyarder üyesinin bir anda çok şey kaybetmesi ile hiç sınanmadı.
Pekin’in ödünü kopartan bir başka mesele, Rusya’nın en çok övündüğü askeri gücünün bir Afrika ülkesi seviyesinde olduğunun ortaya çıkması ve Avrasya’da oluşan devasa güvenlik vakumu.
Roma’daki görüşmenin ardından bir açıklama da ABD Hint-Pasifik Komutanı Kenneth Wilsbach’tan geldi. Wilsbach Ukrayna örneğinden hareketle, Çin’in Tayvan’a yönelik olası bir müdahalesine “daha güçlü bir şeyler gelir” diyor. Yine de Rusya yaptırımlarını delmenin bedeli, Çin’in Tayvan’a karşı girişeceği bir işgal hareketinden önce hesaplaması gereken bir fatura.
Üstelik Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin Çin’e hiçbir faydası yok. Kaldı ki, Çin’in Rusya’ya yapabileceği askeri teknolojik yardımın kapsamı zaten sınırlı. Yüksek kapasiteli mikroçipler ironik bir şekilde Tayvan’da. Sullivan ve Yang’ın 7 saatlik toplantısına bu somut gerçekler eşlik etti.