Özgür Özel’in Saraçhane buluşmalarını bitirip, Maltepe’yi işaret etmesi üzerine pek çok arkadaşım “neden böyle bir hamle yaptılar, hukuksuzluk bitmedi ki” sorusunu bana yöneltti. Özgür Özel bile bu sorunun önünü almak için “merak etmeyin hiçbir şey sönümlenmeyecek” açıklaması yaptı.
Özgür Özel bir güven sorunu yaşıyor. Genel olarak CHP yaşıyor. Çünkü 23 yıllık AKP iktidarının en büyük dayanağı da pasif ve teslimiyetçi muhalefetti.
Ben de Maltepe kararını iki şekilde yorumladım.
İlk olarak, Maltepe’ye gidiş kararı gençlik ve öğrenci hareketi ile açıklanabilir. CHP’yi veya herhangi bir politik gücü çok çok aşan bir gençlik isyanı söz konusu. Gezi’den de farklı bir durum var. Gezi’de her yaştan insan vardı. Bu eylemlerde ise kitlesel dayanak üniversite öğrencileri, barikatçı ve radikal kanat ise liseliler. Bazı açılardan politik üniversite öğrencisi bile geride kalıyor yeni tip genç eylemci karşısında.
Bu gençlik hareketi örgütsüz, öncüsüz ama bilinçsiz değil. Kendiliğinden bilincin imkan dahilinde ulaşabileceği en devrimci yerde. Sistemin kendisine karşı çıkan ve CHP’yi de eleştiren temel sloganlardan biri: “Miting değil eylem istiyoruz.”
Eylem ne? Bu çok belirli değil. Ama eylem isteyen devrime kadar gider. İzmir ve Adana’da gördüğümüz eylem AKP binalarına yürüyüştü. Politik bir hedef olarak Taksim’den bile anlamlı. Polisin Saraçhane’den sonra en sert müdahaleleri buralarda oldu. Eskişehir’de temsili “Bahçeli cenazesi” de sert bir müdahale ile karşılaştı.
Yani belli hedef isimler ve partiler var. 23 yıllık alçak düzenin temsili isimleri. Bu açıdan “örgütsüz” ve “düzensiz” denen, yaş ortalaması 16-20 arasındaki gençlik yığını, hem CHP’den hem de bütün siyasi partilerin toplamından daha siyasi bir yönelime sahip. En büyük tepkiyi de “polis emir kulu” sözüne gösteriyorlar. Rejim ile devlet arasındaki ayrımı görüyor ve asla AKP-Saray rejimi ile uzlaşma içine girmek istemiyor. Nihayetinde Türk Bayrağı gençliğin elindedir. Polis ise Damat Ferit’in kolluk gücü konumuna düşmüştür. Bayrak taşıyanlara saldırmaktadır.
İşte sürekli kürsüden eleştirileri yanıtlayan, bir şekilde halk ile iletişim içinde olmaya çalışan Özgür Özel ne hikmetse, gençliğin en büyük eleştirisinin ve talebinin tam tersini yapıyor. Gençlik “miting değil eylem” derken, CHP “eylem değil miting” kararı alıyor. Bu düzen siyasetinin gençlik ve halk korkusunun tam olarak bir yansımasıdır. Kontrol edilemez bir güç sadece AKP’yi değil, tüm siyasi özneleri korkutuyor.
Şimdi CHP’nin Maltepe kararının bana göre ikinci nedenini açıklamaya çalışacağım. Bu sokak siyaseti değil Ankara koridorlarına has bir “siyasetin” ürünü. Hiçbir istihbaratım yok. Sadece tahminim var. CHP’yi ve Özgür Özel’i tanıdığım kadarıyla bir tahmin.
Bence temiz oynamıyor Özgür Özel. “Ekrem İmamoğlu tutuklanırsa Taksim’e yürürüz” diyordu. Sonra İmamoğlu adliyedeyken tutuklanacağı belli oldu. Taksim işi rafa kalktı.
Yeni bir koz açtılar. “Saraçhane İBB binasına tarikatların kayyumunu sokmayacağız” diye bir karar verdiler. Ancak bu sefer blöf yapmıyorlardı. Hakikaten Saraçhane’de İBB binasında büyük direniş ve çatışma olacaktı. CHP de bu sefer tüymeyecekti. Çünkü İBB’nin kaynakları çok önemli.
Bunun üzerine AKP halkın ve gençliğin direnişinden korktu. İmamoğlu “Kent Uzlaşısı” ve KCK dosyasından tutuklanmadı. Sadece yolsuzluk dosyasından tutuklandı. Kayyım işi ertelendi. Böylelikle adeta bir uzlaşı oldu. “Siz Ekrem’i tutuklayın ama İBB’yi bize bırakın” diye.
Oysa bu bir kazanım değil. Çünkü istediği an yine kayyum atabilir AKP. Sadece iki taraf da zaman kazanmış oldu. Ancak gençler tutuklanmaya devam ediyor ve AKP güç topluyor. Zamanı kazanan asıl AKP.
Bence Mansur Yavaş da tutuklanacak. O zaman da Özgür Özel kitleyi yine öne sürecek. Zaten sürmese bile gençler kendiliğinden çıkıyor artık. Sonra bir bakmışız iki en güçlü aday hapiste. Bunun üzerine Özgür Özel “hodri meydan eyyy Tayyip, kolaysa beni de al, erkeksen erken seçime gel” diyecek. Tayyip de zaten Özgür’ü rakip olarak istiyor CB seçimlerinde.
Tayyip çok başarısız bir siyasetçi. Seçimlerden çok korkuyor. Bu yüzden mutlaka kendi seçtiği adayın karşısına çıkmasını istiyor. Geçen sefer bu Kılıçdaroğlu idi. Şimdi ise Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş hariç herkes.
Burada asıl soru şu. Özgür Özel bu senaryoya razı mı? RTE’nin istediği oyunu ona verecek mi?
İyicil yaklaşıp hayır demek istiyorum. Umarım Özgür Özel beni haksız çıkarır. Biz de özeleştiri vermek zorunda kalırız. Ancak Gökçe Fırat’ın sorduğu diğer soru aklıma geliyor: AKP-PKK-DEM zaten bir buçuk yıldır açılım görüşmesi yaparken, Kent Uzlaşısı tuzağını CHP’ye kim kurdu?
Bu sorunun yanıtı verilmeden ve CHP’nin tüm olası liderlerini tutuklatmaya yönelik kumpasın CHP içindeki ayağı ortaya çıkarılmadan; CHP halka güven veremez.