Marina Ovsyannikova, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin sembol kadın gazetecisi oldu. Rusya Devlet Duması’nın, ordunun eylemlerini itibarsızlaştıran haberlere karşı azami 15 yıl hapis cezası kararını çıkarmasından sonra, bu cezanın uygulanacağını bile bile canlı yayında “Savaşa hayır, propagandaya inanmayın, burada size yalan söylüyorlar” pankartını açtı.
Bu görüntülerin yayınlanmaması, hemen kesilmesi ihtimaline karşı eylemden hemen sonra hazırladığı sosyal medya videosunu yayınladı: “Uzun yıllar Kanal 1’de çalışıp, Kremlin propagandası yaptığım için pişmanım, utanıyorum. Bu olay 2014 yılında başladığında sessiz kaldık. İnsanlık dışı rejimi sessizce izledik. Şimdi bütün dünya bize karşı. Ukrayna’da yaşananlar suç ve saldırganlığın sorumluluğu tek kişinin omuzları üzerinde; Vladimir Putin. Bu deliliği sadece biz durdurabiliriz, protesto eylemlerine katılın, hiçbir şeyden korkmayın, hepimizi tutuklayamazlar.”
Bu cesur açıklamaları da yayınladıktan sonra gözaltına alınan Ovsyannikova, 30 saatin sonunda serbest bırakıldı. Tüm dünya basınının takip ettiği, Rusya’ya baskı uyguladığı bu olay karşısında, Rus mahkemesi canlı yayında yaptığı eylemden değil, yayınladığı videodan işlem yaptı. Rusya’da ve dünyada oluşan kamuoyu baskısı sayesinde 30 bin ruble para cezası verilerek serbest bırakıldı.
Rusya’da gazetecilere uygulanan baskıları göz önüne getirdiğimizde oldukça ucuz atlattığını söyleyebiliriz. Muhalif gazeteciler, yalnızca tutuklanmıyor. Çoğu “birileri” tarafından kaçırılıp, işkenceye maruz kalıyor, öldürülüyor. Akıbetinin ne olduğu bilinmeyen hala birçok gazeteci var. Rusya’nın Nobel ödüllü gazetecisi Muratov’un açıklaması her şeyi özetliyor: “Rus gazeteciler olarak yalnızca yaşlı ölmek istiyoruz.”
Tüm dünyanın sahip çıktığı bu kadın gazeteci en son verdiği röportajda, Macron’un kendisine Fransa’ya iltica teklif ettiğini ama kendisinin bunu reddettiğini şu cümlelerle belirtti: “Ben vatanseverim, iki tane vatansever oğlum var. Hiçbir koşulda ülkeden ayrılmak, başka yere gitmek istemiyoruz. Gitmesi gerekenler biz değiliz.”
İşgal başladığından beri Türkiye’de basında sürekli dillendirilen suçlama “Rusya’ya karşı olursan, NATO’cu olursun” şeklindeydi. Marina Ovsyannikova’nun eylemi ve açıklamaları bu suçlamanın yersiz ve tutarsız olduğunu kanıtladı. Dünyayı etkileyen pankart haberini görmezden gelen, Putin’i destekleyen bizdeki “solcu” gazeteler, Marina Ovsyannikavo’nun son röportajına da yer vermediler.
Bu gözden kaçan bir haber değil, bilinçli bir tercihti. Onların temel tezini tamamen çürüten bu haberi yok sayarak, tezlerinin geçerli olacağını sanıyorlar.
Bu haberi bizdeki basının görmemesi doğal, ilk defa yapmıyorlar. Sedef Kabaş’ın tahliyesinden sonra yaptıkları haberlerle de bize bunu göstermişlerdi. Korkusuzca savunma yapan Kabaş’ın açıklamalarını ya görmezden geldiler ya da kısa haberlerle geçiştirdiler. Bu korkusuz tavırları kendileri sergileyemedikleri için görmezden gelmeyi tercih ediyorlar.
Gücün yanında yer almayarak, doğruları ödenecek bedelleri göze alarak dillendiren gazeteciler, bütün baskı dönemlerinde ortaya çıkar. Bizim ülkemizdeki gazetecilere bu tavırlar örnek olsun. Marina Ovsyannikavo gibi örneklerin Rusya’da ve dünyada artacağını umuyorum. Cesaret bulaşıcıdır.