No Result
View All Result

Rusya ve İran’dan AKP’ye seçim yardımı:
Hüda-Par/Hizbullah

Kaya ATABERK by Kaya ATABERK
29 Mart 2023
in GÜNLÜK
0
Rusya ve İran’dan AKP’ye seçim yardımı: Hüda-Par/Hizbullah

Hüda-Par/Hizbullah’ın, AKP’nin liderliğindeki gerici Cumhur İttifakı’na katılması genellikle salt iç siyaset dinamikleriyle açıklandı. Bu açıklamaların doğruluğu tartışmasızdır. Fakat Hüda-Par/Hizbullah’ın kuruluşundan bugüne kadar süregelen İran bağlantısını dikkate aldığımız zaman, aslında taşlar daha da yerli yerine oturacaktır.

İran’ın ve genellikle onun üzerinden Rusya’nın, Türkiye’de faaliyet gösteren İslamcı örgüt ve gruplar üzerindeki genel etki altına alma politikasının sonuçları, bilhassa Hüda-Par/Hizbullah üzerinden gözlemlenebilir. Fakat birazdan değineceğimiz gibi bu çalışma sadece söz konusu grupla sınırlı da değildir.

Türkiye Hizbullahı ya da Kürt Hizbullahı olarak tanınan bugünkü Hüda-Par grubu, aslında İran’daki merkezî Hizbullah’ın buradaki bir uzantısı olarak kuruldu. Geçen yazımda anlatmıştım. 1980 öncesinde MTTB çevresinde, Akıncılar arasında ve MHP içinde yer almış Kürtlerden oluşan Hizbullah’ın kurucu çekirdeği ya da diğer bir deyişle lider kadrosu, İran’ın tam da o dönemde giriştiği “İslam devrimi ihracı” stratejisinin, İran istihbaratının ve İran Hizbullahı’nın ilgi alanına girmişti.

Aynı dönemde İran, Lübnan’da da bir “Hizbullah” örgütü kurmuştu fakat bu örgütün kitlesi ile İran Şeriatçıları arasında bir mezhep birlikteliği de vardı. Lübnan Hizbullahı taban olarak Lübnan’ın Şii Arapları üzerinde yükselmişti. Fakat Kürt Hizbullahı, Şii İran’ın desteğiyle Sünni, Şafi ve Nakşî Kürtleri örgütleyecekti.

Aslında 1979 itibariyle, İran Karşıdevrimi’nin etkisiyle Türkiye’de MSP içinde başka İrancı Sünniler de ortaya çıkmıştı ama Hizbullah bunun örgütlü haliydi. İşin ilginç yanı ise şuydu: Temel motivasyonlarının başında Şia düşmanlığı bulunan Şafi ve Nakşî çevrelerden gelme Kürtler, nasıl olmuştu da Şii İran’a biat etmişti? İşte burada olayı açıklamak için siyaset, inanç, ideoloji vs yetmez. Artık para, silah, askeri eğitim sağlama ve hepsinin arkasında da istihbarat faaliyeti soru işaretlerinin temel cevabı olarak ortaya çıkar.

İran istihbaratının emrinde iki örgüt: PKK ve Hizbullah

Hizbullah’ın ilk lider kadrosunun, buradaki “derin devlet” fraksiyonlarının göz yummasıyla İran’a gidip Hizbullah kamplarında askeri eğitim aldığı, orada ideolojik açıdan donatıldığı, silah ve paraya kavuştuğu sır değil. İşin ilginç yanı, İran istihbaratı 1980 ve 90’larda bir yandan Hizbullah’ı örgütlerken diğer yandan da PKK’yı örgütlemiştir. Zaman zaman birbirleriyle kanlı çatışmalar içine giren bu iki Kürt-İslamcı örgütün de arkasında İran vardır! Daha dün (28 Mart 2023) Sözcü gazetesindeki köşesinde Saygı Öztürk, teröristbaşı Apo’nun ifadesinden bu konuyla ilgili bir kısmı alıntıladı. Apo şunları söylemişti:

“İran gizli servisinden Said’le Rusya üzerinden örgüte sağlanacak silah, SAM-7 ve diğer lojistik desteklerin güvenli bir şekilde elimize geçmesi için anlaşmaya vardık. Ayrıca Urmiye’de örgüte ait bir hastanenin kurulması veya yaralıların burada tedavi edilmesi anlaşmasına vardık. Buna karşın Türkiye’de bulunan Hizbullah örgütünün faaliyet alanlarına müdahale etmeyecek ve silahlı çatışmaya son verilecekti.”

Yani İran gizli servisi ve onun da ardındaki Rus istihbaratı, kurdukları iki Kürtçü örgüte silah, lojistik, tıbbi destek sağlamanın yanında, aralarındaki çatışmayı durdurmak gibi daha önemli işlerden de geri kalmıyorlardı. Büyük patron olan faşist mollalar ile daha da büyük patron KGB ve sonrasındaki Rus istihbaratı, hem Hizbullah’ı hem de PKK’yı Türkiye’ye karşı koordineli bir şekilde örgütlemekten ve kullanmaktan hiç vazgeçmediler.

Türkiye’nin Rusçu ve Şii İrancı Sünni Şeriatçıları

Şimdi seçimlere doğru gittiğimiz bu süreçte, özellikle Rusya ile Çin’in bir araya gelmesiyle, İran’la, Suudilerle, Esad’la vs. safları sıklaştıran uluslararası gerici cephenin, buradaki seçimlere doğrudan AKP ve Erdoğan lehine müdahil olacağını daha önce de yazdım. Doğrudan İran üretimi bir örgüt olan Hüda-Par/Hizbullah’ın bugün de aynı yerden yönlendirildiğinden şüphe duymamak gerek.

Kaldı ki Hüda-Par/Hizbullah’a yakın yayınlara şöyle bir göz atmak bile görmesini bilenlere epey fikir verecektir. Türkiye’de gündemin tepesindeki bir tartışmanın merkezinde olmalarına rağmen, onların gündemi şu anda dahi İran’ın Orta Doğu politikaları, Amerika ve İsrail’le dalaşı, Lübnan Hizbullahı’nın açıklamalarıdır.

Bu anlamda Hüda-Par/Hizbullah’ın AKP ve MHP ile ittifak kurmasını, onlara Rusya ve İran’ın doğrudan desteği olarak değerlendirmek dışındaki yorumlar mutlaka eksik ve dolayısıyla da yanlış olacaktır. Yani seçimlerde muhalefetin karşısında Hüda-Par/Hizbullah kılığında İran ve dolayısıyla Rusya da var!

Fakat iş bununla da bitmiyor. Rusya ve İran’ın Türkiye’deki Sünni İslamcılar üzerindeki çalışmaları çok daha geniş ve derin. Rus faşist ideolog Aleksandr Dugin’in Nakşibendî şeyhi ve Necip Fazıl’ın da hocası olan Abdülhakim Arvasi’nin Ankara’daki mezarını, Doğu Perinçek hazretlerinin mahdumu Mehmet Efendi ile birlikte, hem de 15 Temmuz darbe girişiminin sabahındaki anlamlı ziyaretinden beri, Türkiye’de birçok Nakşî eğilimli, İslamcı çevrede yükselen bir Rusçuluk zaten var. Fakat işte burada bir paket program var. Rusya’yı savunmaya başlayan, bir süre sonra onun vasalı olan İran’ı ve bu şer cephesinin kendi küçük zararı büyük bileşeni Ermenistan’ı bile Azerbaycan karşısında savunacak noktaya gelmesinin kaçınılmazlığı ortaya çıkıyor.

Diğer taraftan iş sadece Nakşîlerle de sınırlı değil. Yine Sünni bir tarikat olan Kadiriliğin Türkiye’de örgütlü önemli kollarından biri şu anda vefat etmiş olan şeyhlerinin oğlu Hüseyin Baş’ın liderliğini yaptığı Bağımsız Türkiye Partisi ile tanınan İcmalciler. Haydar Baş ve tarikatının epey önceden beri Rusya’ya, Putin’e, hatta Jirinovski’ye besledikleri sempatiyi saklamadıkları malum. O kadar ki 2014’te Rusya’nın Kırım’ı işgalini bile savunmuşlardı. Ama Rusya ilişkisi dolayısıyla aynı zamanda İran’a da yaklaştılar.

Özetle, Rus ve İran istihbaratının, başta Nakşîler olmak üzere Türkiye’deki tüm tarikatları, İslamcı grupları, partileri, örgütleri (en irisi AKP’den en küçüğüne kadar) etki altına aldığı nettir. Hüda-Par/Hizbullah’ın gerici Cumhur İttfakı’na katılımı da sadece oy kaygısıyla vs açıklanamaz. Ortada çok daha geniş ve derin bir Moskof oyunu, Fars molla faşizmi hesabı var…

Previous Post

AKP’lilerin Netanyahu aşkı

Next Post

Erdoğan, CHP adına mı helallik istedi?

Next Post
Erdoğan, CHP adına mı helallik istedi?

Erdoğan, CHP adına mı helallik istedi?

Facebook Twitter Instagram

TÜM HAKLARI SAKLIDIR © 2022 TÜRKSOLU, ATATÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, SOLCU GAZETE.

No Result
View All Result
  • TÜRKSOLU
  • GÜNLÜK
  • HAFTALIK
  • ARŞİV
  • İLERİ YAYINLARI KİTAPLIĞI

TÜM HAKLARI SAKLIDIR © 2022 TÜRKSOLU, ATATÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, SOLCU GAZETE.