AKP Ağrı İl Başkanlığı’nın düzenlediği müzikli sahur programının görüntüleri sosyal medyada paylaşıldıktan sonra gelen tepkiler üzerine apar topar silindi.
Görüntülerde çoğunlukla gençlerden oluşan kalabalık bir topluluğun müzik eşliğinde sahur yaptığı görülüyor. Ama dinsel bir toplantıdan ziyade sazlı sözlü bir nişan toplantısını andırıyor video. Etrafta pankartlar olmasa bunun bir Ramazan buluşması olduğunu anlamak mümkün değil. Belli ki Ağrı’nın sınırlarının ötesine geçip Türkiye gündemine gelmeyi çok seven Belediye Başkanı Savcı Sayan ve ekibi böylesi bir toplantıyla gündem olmayı planlamış.
Muhalefetin olası eleştirilerine “Bakın işte bunlar sahura karşı çıkıyorlar!” diyerek kurgulanmış bir senaryo var ortada. Bu kadar kalabalık bir ortamın saklı kalması ve sosyal medyada paylaşılmaması mümkün değil. Paylaşan da zaten AKP’nin kendi resmi hesabı. Ama verilen mesaj dini bir görevin yerine getirilmesinden çok daha farklı.
AKP kadroları bu tarz görüntülerin tepki çekeceğini bilseler de, bu tepkileri göze alarak özellikle paylaşıyorlar. Bu tarz görüntüler eski zamanlarda kralların halka verdiği şölenlerle aynı mesajı içeriyor. Ziyafetler ne kadar büyük ve ne kadar ihtişamlı olursa halkın gözünde yaratılan etkisi o kadar büyük oluyor. Kralın halkı gücüne inandırmak için seçtiği bir yöntem bu. Sofrada ne kadar çok tabak, yemeklerde ne kadar çeşit olursa, o kadar çok bahsedilir; herkes kraldan övgüyle bahseder, böylece amaç hasıl olur.
Tabii AKP’nin bu tarz yemekleri üzerinden “dışarıda olanlara” da verilen bir mesaj var: “Bu sofralarda olmak bir ayrıcalıktır”. Bu “imtiyaza” sahip olmak aynı zamanda açılacak kapıları arttıran önemli bir referans oluşturur. TÜGVA listeleri işte tam olarak bu işe yarıyor. Gelecekte Türkiye’yi yönetecek ayrıcalıklı insanlar bu sofralarda bir araya geliyor, böylece büyük bir havuz oluşuyor. Bu havuza dahil olmanın yolu da o zengin sofralarına oturmaktan ve elbette bundan rahatsız olmamaktan geçiyor.
AKP’li zengin sofralarının en zengininin Saray’da kurulduğu düşünüldüğünde, bunun en tepede kararlaştırılmış gayet organize bir tercih olduğu ortaya çıkıyor. En üstte saraya davet edilen “sanatçılar” daha aşağılarda il başkanlığının sahuruna kabul edilen “gençler”. Zengin sofraları ve ihtişam, AKP’nin kurduğu sistemin bir “zaafı” değil, sistem “kast”lardan oluştuğu için ayrıcalıkların teşhir edilmesi bir zorunluluk.
Bunun için de AKP’nin kurduğu zengin sofraları bizi hiç şaşırtmıyor. Tuhaf olan şey ise, Türkiye gündemine gelmeyi seven Belediye Başkanı Savcı Sayan’ın yemek sonrası yaptığı açıklama. Sayan yaptığı açıklamada “gençlerin coşarak eğlendiğini” ve görüntüden rahatsız olanların “Kürt gençlerine sadece cezaevleri ve dağları layık gördüğünü” söylüyor.
Birilerini sürekli “ırkçı” olmakla suçlayan AKP zihniyetinin özünde yatan gerçek ırkçılığı tam olarak ortaya koyan bir açıklama bu. Açıklamadan anladığımız kadarıyla Sayan ve ekibi yemeğe davet ettiği gençleri sadece Kürtlerden seçmiş. Türk gençleri yemeğe davet edilmemiş. Bu tespiti nasıl yapmışlar onu tabii ki bilmiyoruz. Yemeğe gelenlerin çoğunun il dışından gelen üniversite öğrencisi olduğu düşünüldüğünde, örneğin Karadeniz’den hiçbir öğrencinin çağrılmadığını anlayabiliyoruz. Demek ki TÜGVA listelerinde böylesine “etnik” ayrıntılar da yer alıyor.
Böyle bir şeyi AKP’li olmayan bir belediye başkanı söylese yer yerinden oynar, iktidar medyası infaz timlerini kurup anında linç ederdi. Ama işte AKP’nin zengin soflarına oturmanın getirisi de tam böyle bir “ayrıcalık”. Ne söylersen söyle, ne yaparsan yap, başına bir şey gelmiyor!