Selahattin Demirtaş’ın artık baygınlık veren günlük mektuplarına bir tane daha eklendi. Bu sefer AKP-HDP buluşmasına ve yeni türban ittifakına alkış tutuyor.
Her zaman dediğimiz gibi, AKP döneminde hapse giren pek çok siyasi oldu. Çıktıktan sonra Saray’a teslim olan ya da gizli kapaklı anlaşmalar, ricalar ve özürlerle çıkan da oldu. Ama geri kalan herkes onuruyla yattı, çıktı. Hatta hapiste yattıktan sonra karakteri düzelen pek çok eski yandaş ve yetmez ama evetçi var. Ama bu adam kadar vücudunun her tarafı ayrı oynayan çıkmadı. Selo içeride ama her fırsat bulduğunda AKP güzellemesi yapıyor. Yandaşlık için resmen an kovalıyor. İnsan bir gram siyasi tutuklu tavrı gösterir.
Demirtaş, son mektubunda yine eski ortakları AKP’ye iş atıyor. Mahkemelerinde de tavrı farklı değildi. Savunmalarında asla siyasi tavır almadı. Hep istihbaratçı yoldaşı Sırrı’yla aynı savunmaları verdi.
Kandil’e gittiysek sizin izninizle gittik… İmralı’ya gittiysek sizin izninizle gittik… Dolmabahçe’ye gittiysek sizinkilerle gittik…
Bir zekâ pırıltısı falan da görmüyoruz bu zavallı savunmalarda. Hatta insanın midesi bulanıyor. Evet, beyler hatırlattığınız için sağ olun. 2002-2015 arası AKP-PKK arasında su sızmıyordu. Selahattin ve Sırrı da MİT aparatı gibi oradan oraya sürükleniyordu. Ne yapalım yani şimdi? Alkış mı tutalım?
Arada “zamanın ruhuna” uygun bir şekilde, “Çözüm Süreci’ni FETÖ engelledi, yoksa biz çok iyiydik” tavrı savunmalar da yapıyorlar. Hakan Fidan soruşturması hatırlatılıyor, “Açılım” sürecinde teşriki mesai yapılan amirlere göz kırpılıyor. Mahkemede MİT’ten yardım isteyen eski muhbirler gibi.
Ve tabii her daim Türk Solu düşmanlığı. 2013 Nevruz’unda teröristbaşı Apo’nun mektubunu okudukları için Türk Solu onları tutuklatmış! Oysa o Nevruz AKP icazetiyle yapılmış. Bizzat Tayyip Erdoğan memnuniyet bildirmiş. Zaten Türk Solu faşistmiş ve AKP karşıtıymış. O zaman neden kendisi hâlâ içerideymiş?!
Selahattin geçtiğimiz aylarda da AKP yeniden “Çözüm Süreci” başlatırsa HDP tabanında da oy alabilir diye mesaj yollamıştı. Adama bak, utanmadan içeriden oy pazarlıyor AKP’ye diye şaşırmıştık.
Geçen hafta AKP türban açılımı için HDP’yi ziyaret edince ve Bahçeli de bu yeni yakınlaşmayı destekleyince bir yazı yazmıştım. Şimdi Selo’ya görev düşüyor. Yeni bir roman yazsın. Bu sefer türbanlı bir kızla ilgili olsun diye. Bahçeli de bir dahaki “kader mahkumu” affına Selo’yu da dâhil etsin.
Biraz ironi amaçlıydı ama açıkçası Selo’dan da Bahçeli gibi bir açılım bekliyordum. Gecikmedi harbiden düşük karakterli ve düşük sabırlı “siyasi tutuklu”nun yeni yandaş açılımı.
Demirtaş görüşmeyi alkışladığı gibi muhalefeti ve genel olarak AKP karşıtlarını tehdit etti. Duvar gazetesinden alıntılıyorum:
“HDP-AKP fotoğrafı üzerine spekülatif tartışmalar yapıyor. Ne olacaktı ya!
‘HDP’nin olduğu masada biz asla olmayız’ diyerek HDP ile görüşmeyi kendine zul sayıp anti demokratik tutumunda ısrar eden muhalefetin gönlü hoş olsun diye HDP’liler siyasetin kapılarına kilit mi vursaydılar?”
AKP ve PKK Selo’yu “AKP-PKK Açılım” sırasında kullandı. Sonra da içeri atıldı. Adam bir gram ders çıkarmamış. Sırrı’nın meslektaşı Doğu gibi hâlâ AKP-PKK görüşmeleri için çağrı yapıyor.
Böyle rezil fırsatçılıkları ve kepaze tavırları PKK’lılar şöyle savunurlar yıllardır: “Başkan Apo diplomasi yapıyor. Başkan Apo siyaset yapıyor.”
HDP’nin koşa koşa, AKP’nin açtığı türban koalisyonu masasına oturmasını da Selo aynı bahaneyle savunmuş: “HDP siyaset yapmasın mı?”
Hemen muhalefete de saldırmış yine Selo:
“Muhalefet, bu görüşmeden kendine pay çıkarıp meşru siyasetin temsilcisi HDP ile hızlı bir görüşme trafiği başlatacağına, bunu AKP’yi yıpratma ve üstü kapalı şekilde yine HDP’yi kriminalize etme furyasına dönüştürmeyi tercih etti. Gerçekten akıl alır gibi değil.”
Bir düşün bakalım Selo. Sence “AKP’yi yıpratmak” gibi bir strateji benimsemesi muhalefetin neden olabilir? Sakın muhalefetin adı üstünde, büyük harflerle yazalım, MUHALEFET olmasından kaynaklanabilir mi bu tercih?
Asıl kendine şunu sor. HDP ile görüşmenin AKP’yi yıpratan bir şey olduğunu sen bile itiraf ediyorsun. Bak AKP’yi dahi yıpratıyor. Dibin dibi yani! Sence HDP için nasıl bir sonuç çıkar buradan? Bir de “meşruyuz” diyorsun.
Şimdi düşün bakalım Selo. AKP kadar gayrimeşru bir parti sizinle görüştüğü için daha da yıpranabiliyorsa, muhalefet senin paşan gönlün için neden AKP-MHP-HDP’nin kurduğu yeni türban masasına otursun?
Yok! Selo asla düşünmüyor. Gaza gelmiş AKP-HDP masasını görünce. Anıları depreşmiş. Dolmabahçe günlerini anımsamış. Coşuyor. Bir de tehdit ediyor 6’lı Masa’yı:
“HDP, çözüm için diyaloğa açık olduğunu gösterdi. Bunu görmek istemeyenler, ortaya çıkacak sonucun sorumlusu olurlar.”
Neyin sorumlusu olacaklar Selo? Sen İçişleri Bakanı mısın muhalefeti tehdit ediyorsun? Açık konuş bir de. Ne olacak öğrenelim muhalefet HDP’yi 6’lı Masa’ya almazsa?
Selo’nun istediği ne peki? AKP ve HDP görüştü diye muhalefet alkışlasın. Hatta muhalefet de aynı çukurun içine girsin, türban işiyle birlikte açılım işi de hallolsun. Saray düzeni de hep daim olsun. Yeter ki “Barış Açılımı” olsun yani AKP-PKK ittifakının tatlı (!) günlerine dönsün Selo ve Sırrı gibi kuryeler.
Yani sırf kendi zavallı partisi HDP, AKP ile görüşebildi diye muhalefete muhalefeti bırak diyor.
Mesajını da şöyle bitirmiş Selo:
“HDP’nin tercihi belli, geri kalanlar kararlarını versinler artık.”
Tercihiniz malum zaten. AKP ile birlikte Cumhuriyet’i yıkma yoluna girdiniz. TSK’yı tasfiye etmek ortak amaçtı. Sonra öküz öldü, görev tamamlandı, ortaklık geçici olarak bitti. AKP de yeni müttefiklerle devam etti.
Şimdi yine bizi de saraya alın diyorsunuz. Hem de masada MHP’nin de olmasına rağmen.
MHP’nun kurucu lideri Alparslan Türkeş’in 12 Eylül’de söylediği iddia edilen söz geldi aklıma: “Biz içerideyiz ama fikirlerimiz iktidarda.”
Tam olarak Selo’nun ruh hali! AKP ile yalnız kalmak isterdi tabii HDP eskisi gibi. Ama talan masasına artık herkes oturmuş. MHP, BBP, Perinçek vesaire… Biraz alışacaklar, empati yapacaklar artık.
Geçen hafta Cumhuriyet Bayramı sırasında çeşitli sıfatlara sahip AKP’li gericiler nefretlerini kusmuştu. HDP’li gerici Pervin Buldan da dayanamamış Cumhuriyet’e saldırmış, Cumhuriyet için 100 yıllık bir zulüm rejimi demiş, ademimerkeziyetçiliği yok etti diye Cumhuriyet’i ırkçılıkla suçlamıştı.
Düşünün bir kere. Türkiye’nin değil, Ortadoğu’nun değil, dünyanın en büyük uyuşturucu baronlarından birinin eşi bir partinin genel başkanı olabiliyor. Ve utanmadan Cumhuriyet karşıtlığı yapabiliyor. “Ademimerkeziyetçiliği” yıkmış Cumhuriyet.
Çok mu Netflix izlemiş dul bayan? Escobar’a mı özenmiş?
Biri aşireti eroin derebeyliği kuramadı diye Cumhuriyet’e ırkçı diye saldırıyor. Öbürü insanları eğittiği, kadınlara haklarını verdiği, yurttaşları eşit kılmaya çalıştığı için Cumhuriyet’e dinsiz diyor.
Gerçekten de aynı masaya oturmaları hiç de şaşırtıcı değil. Türban örter diye umuyorlar tüm gerici ve bölücü hasetlerini?
Hâlâ neden hapiste olduğunu anlayamayan ve isyan eden Selo’ya da Türkeş özentiliği kalıyor. Hakikaten de tek haklı olduğu nokta bu. Kendisi içeride ama fikirleri –ve her türden Cumhuriyet düşmanlığı- iktidarda…