Yıllar önce 6 yaşındaki bir kız çocuğunun, İsmailağa şeyhlerinden biri olan babası tarafından, “halifesi” kabul ettiği bir adama –hem de evlilik adı altında– tecavüz etsin diye verilmiş olması, dehşetin tek bir boyutu.
Cemaat, her yere uzanan kollarıyla yıllar boyu bu lanet eziyetin ortaya çıkmasını engellemiş. Çocuğun cılız adalet arayışı, hangi iç hesaplaşmayla sızdırıldı, hangi engel nasıl ortadan kalktı da belgeler kamuoyuna ulaşabildi, işin bu kısmı sır.
Türkiye, cemaat evlerinde olan bitenin asla sorgulanmadığı, küçük yaşta her tür istismarın normalleştiği bir “siyasal İslam cehennemine” dönmüş durumda. Yani bu rezaletin ortaya dökülmesi maalesef bir istisnâdır.
Dolayısıyla baba ve koca olacak adamlar baş eğe eğe kodese tıkıldıysa bu hayrı esasen halkta oluşan infiale borçluyuz. Ama adalet duygusunun tatmin edilmesine vesile olan bu infialin yakın zamanda devreye sokulan Sosyal Medya yasası ile suç sayılmış olmasını da hatırlayalım. Sonuçta dinci siyaset, Türkiye’yi sapıklığın karanlığına batırırken tedbir alıyor.
İki gün önce İran’dan gelen haber, buradaki siyasal İslam’ın palazlanmış halinin bir fotoğrafı. İran’daki faşist düzene isyan eden gençler teker teker idam edilmeye başlanırken, listede 16 yaşındaki Sonia Şerifî’nin de olduğu duyuruldu. Sonia, eylemlerde molotof hazırlayarak ve duvara yazı yazarak isyana katılmış.
Rejim, kendini Allah’ın memuru kabul ettiği için sapık molla hukukuna göre rejime karşı gelen Allah’a savaş açmış sayılıyor. Bu yüzden 16 yaşındaki bu kız çocuğu, ninesinin evine yapılan baskınla çocuk şubeye götürüldü. Çocuk şube, herhalde polislerin çocuklara ihtimamla yaklaştığı emniyet birimidir diye düşünebilirsiniz. Değil. Yakınları, çocuk Sonia’nın çocuk şubede işkence gördüğünü doğruladı. Zaten İran’daki emniyet birimlerinin hepsi işkencehane.
Birileri çeşitli ülkelerde 16, 17, 18 gibi yaşlar için halen geçerli olan idam cezalarını örnek gösterebilir –tasvip ettiğimiz anlamına gelmesin– ama bunlar daha çok planlı cinayet gibi ağır suçlarla ilgili.
Oysa haksızlığa ve aşağılanmaya tepki gösteren gençlerin ve çocukların kutsal metinlerden ve ilmihallerden alıntılarla ölüme mahkûm edilmesi sadece teokratik rejimlerin özelliği. İçki içmek, sigara yakmak, şarkı söylemek, dans etmek… Ve elbette zorunlu başörtüsünü çıkarma iradesi göstermek.
Molla rejiminin “Allah’a savaş açanlara” öngördüğü ceza, Afganistan’daki, Bangladeş’teki, Pakistan, Sudan, Suudi Arabistan’daki örneklerdeki gibi idam veya linç, yani recm. Tabi, şanslıysa göstermelik bir yargılama sonucu. İranlı kız çocuğu Sonia’nın avukat talebinin molla başsavcılık tarafından reddedildiğini ayrıca belirtelim.
İşte siyasal İslam’ın bizlere belki 20, belki 10 yıl sonrası için hazırladığı akıbet böyle. İnancı da insanı da hukuku da aşağılayan bu şeytanlık rejiminin öncelikli kurbanı doğal olarak kadınlar ve çocuklar.
Bu yazı kaleme alınırken gelen haberlere göre, 15 yaşındaki Emir Hüseyin Rahimi ile birlikte Sonia da bugün kefaletle serbest bırakıldı. Rejimin “Allah’a açılmış savaşa” kefalet biçme absürtlüğüne sebep olan ise, böyle bir idamın protesto dalgasını daha da kontrolden çıkarma ihtimali. AKP rejiminin burada iki sapığı tutuklamak zorunda kalması yine aynı siyasal İslamcı karakteristiğin yansıması. Halktan korkmak, tıpkı AKP’li siyasal İslamcılar gibi Molla rejiminin de değişmez özelliği.
Türkiye’de 6 yaşındaki H.K.G. gibi dosyası gizlenen hatta büsbütün olayı gizlenen daha ne kadar vaka var, bilemiyoruz. Benzer şekilde, protestolar boyunca çoğu Sonia gibi çocuk yaşta öldürülen gençlerden başka, rejimin kaybettiği yüzlerce gencin de akıbeti bilinmiyor. Kesin olarak bilinen, siyasal İslam’ın kadına vaadi 6 yaşında tecavüzdür, 16 yaşında idamdır.