2013 Gezi direnişinden itibaren AKP girdiği her seçimi aslında kaybetti. Her seçim fahiş oy hırsızlıkları ve sayım usulsüzlükleri yapıldı. Bir tek 2019 yerel seçiminde AKP ne minaresine uygun kılıf bulabildi ne de minareyi çalabildi.
Türk Solu’nda özellikle hayalet seçmen meselesini detaylı olarak pek çok kez ele aldık. Artık bu hayaletlerin bir adı da var: “Yeni vatandaş!”. Ya da “ultra vatandaş” mı desek? Söz konusu olan TC değil de daha çok AKP vatandaşlığı ne de olsa!
Öncelikle YSK’nın yalanlamalarına rağmen gizleyemediği gerçeği ortaya koyalım. YSK’ya göre 2018 Genel Seçimlerinden beri seçmen sayısındaki artışı 4.823.816 oldu. Aynı dönemdeki nüfus artışı ise TÜİK’e göre sadece 3.275.671.
Bu konuyu daha önce yazmıştık. AK-troller ve CHP Genel Merkezi’ndeki istatistik cahili aşırı optimist görevliler, seçmen artışı ile nüfus artışı arasındaki %50’lik -1.5 milyon fazla seçmen!- farkı, Türkiye’de genç nüfus oranının yüksekliğine yoruyor.
Oysa ölüm ve doğum oranları dikkate alındığında ve Türkiye’de artık hiç de eskisi kadar düşük olmayan yaş ortalamasının (33 yaş) her sene arttığı da ortadayken, bu düzeyde bir fark hiçbir şekilde istatistiksel olarak açıklanamaz.
Hepimizin yanıtını bildiği bir soru bu aslında. AKP Türkiye’ye istediği gerici diktatörlüğü bir türlü getiremiyor. Çünkü Türk halkı ve özellikle Türk gençliği AKP’ye direniyor ve Cumhuriyetçi sosyoloji hâlâ dev gibi ayakta duruyor. Her seçim AKP’nin oy oranı çok daha fazla düşüyor. Bu yüzden AKP resmen ülke dışından nüfus ithal (!) ediyor!
Türkiye’de oy kullanabilecek kaç Suriyeli vatandaş var sorusuna Süleyman Soylu başka bir yanıt veriyor, YSK başka bir yanıt veriyor, CHP’nin seçim sorumlusu Onursal Adıgüzel bambaşka bir yanıt veriyor. Kılıçdaroğlu ise “isimlerden anlıyoruz, takip ediyoruz, o kadar da çok değil” diye bir yanıt vermişti bu konu ile ilgili.
Kılıçdaroğlu’na böylesine bilgisizlik kokan bir demeci kim verdirdi? Vatandaşlık alan insanların büyük kısmı ismini değiştiriyor. Çoğu zaman doğma büyüme Türkiyeliymiş tarzı isimler alıyorlar.
Başka bir araştırma için incelediğim hukuk dosyalarında, kadına şiddet vakalarının ezici bir çoğunluğunun “eğlence mekânı” işleten kişiler tarafından yapıldığını tespit etmiştim. Ancak daha da önemlisi bu isimlerin ciddi bir oranda Iraklı ve özellikle Erbilli olduğu da dikkatimi çekmişti. TC kimlikleri vardı çünkü vatandaştılar. Doğum yerleri belli değildi kimlikte çünkü artık TC kimliğinde bu bilgi yok. Ve neredeyse hepsinin bildiğin Türkiye Türkçesi ile yeni isimleri vardı.
Soruşturma dosyasına giren diğer evraklardan doğum yerlerini, anne babalarının isimlerini ve orijinal isimlerini öğrenebiliyorsunuz şimdilik en azından. Erbilli Hakanların, Süleymaniyeli Alpayların hikâyesini CHP Genel Merkezi bilmiyor mu?
Onursal Adıgüzel ve Kemal Kılıçdaroğlu başka bir Türkiye gerçeği yaşıyor, biz başka bir Türkiye gerçeği yaşıyoruz belli ki.
Birgün gazetesi yazarı Timur Soykan’ın bu konuyla ilgili yaptığı son haber ilginçti. Her fırsatta “mülteci düşmanlığına” ve “Türk ırkçılığına” karşı mücadele veren Avrupa tipi ve AB fonlusu bir tür “sosyalistin” de, -büyük harflerle yazalım- emekçi halkın yaşadığı gerçek sorunlarla sonunda bir şekilde temas kurduğunu gösterdi bu haber.
Timur Soykan, Ataköy’de lüks bir rezidansın seçmen kütüğünü paylaştı. Yüzlerce seçmenin yer aldığı kütükte tek bir Türk yok. İsimlerinden anlaşılacağı gibi hepsi yeni vatandaş olmuş. Ya da daha doğru ifadeyle “AKP vatandaşlığı” kapmışlar.
Evrensel, Birgün ve sosyalist olma iddiasında diğer yayın organları her fırsatta “Suriyeli emekçiler ile enternasyonalist dayanışma” çağrıları yapıyor. “Irkçı Türklere” karşı tıpkı Batı’daki gibi “antifa” kurma masalları anlatılıyor. Utanmadan Avrupa’da gerçek sosyalistlerin mülteci dostu olduğunu, Türkiye’de ise solcuların ve muhalefetin mülteci düşmanlığı yaparak aslında faşist tavır aldığını bile ileri sürüyorlar.
Daha önce defalarca bu tür “sosyalistlerin” ve “feministlerin” AB’den büyük miktarda fon aldığı ortaya çıktı. Bir örnek. Bianet isimli kuruluşun sitesine girdiğinizde kadına cinayet haberleri hiç değişmeyen bir kalıpla aynen şöyle veriliyor “erkekler bugün falanca kadını öldürdü!” Yani hep beraber öldürmüşüz! Kolektif cinayet! Fondaşın görgüsüzü de böyle oluyor demek.
İzmit’te Afgan bir kaçak tarafından kafası taşla ezilerek katledilen 17 yaşındaki Ayşegül Aydın’ın feminist sitelerdeki yansımalarını tek tek ele alıp incelemiştik Türk Solu’nda. Önemli bir kısmı hiç haberini yapmamıştı. 43 milyon Türk “erkeği” olarak işlediğimiz bir cinayet görmezden gelinmişti! Çünkü fail Afgan bir kaçaktı ve AB’nin mülteci fonu, kadın ve LGBT fonundan üç dört kat daha fazlaydı.
“Sosyalistler” kısmına gelirsek. Bunlar “Avrupa’da aşırı sağcılar mülteci düşmanı, solcular mülteci dostu, burada da aynısı olmalı” demagojisini yapıyor. Ancak Türkiye’de aşırı sağcılar, gericiler, AKP’liler, MHP’liler, Beşli Çete’nin emek hırsızları, sarayın kodamanları nedense “din kardeşliği” adı altında mülteci hayranı…
Şablon tutmadı ama fark etmez. Bizim ultra-“solcu”, ultra-enternasyonalist ve hevesli fondaş sosyalistimiz, Avrupa’daki aşırı sağcıları kafaya takmışken, Türkiye’de AKP’li bir faşist ile aynı koroda bağırıp çağırmaya gocunmuyor.
Bay sahte solcu! Acaba sen neden AKP’nin faşizminin sahte seçmen, sahte vatandaş ve gerçek faşizm kurma projesinin en büyük ayağı olan sözde “din kardeşliği” ve “mülteci âşıklığı” tiyatrosunda rol almaya bu kadar meraklısın?
Bay çakma enternasyonalist! Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da ABD’nin napalm bombaları ile katledilirken “onlar zaten IŞİD’ci, cihatçı, Rojava’nın düşmanları” diye göbek attığın insanlar, Türkiye’ye gelince nasıl “enternasyonal emekçi kardeşin” oluyor?
Bu insanların yurtlarından sürülmesini desteklemek mi enternasyonalizm? Söz konusu “Kukla Kürdistan” olunca sanki epey “ulusalcı” ve etnik temizlikçi bir tavır takınıyorsunuz.
Bu insanların kölelik şartlarında çalışmaları için Türkiye’ye sokulması, Türk emekçilerinin de tüm kazanımlarının yok edilmesini savunmak mı “emekçileri savunmak”?
“Suriyeli olmasa sanayi çöker” diyen gözünü para hırsı bürümüş, emek düşmanı Ak-kodamanlardan ekonomi-politik açıdan ne farkınız var?
Ha bir de kel alaka konularda ultra bir anti-Amerikancılık taslarsınız ya! ABD’nin kurduğu bütün Afganistan ordusu, “genel af” ilan eden Taliban’a sığındı. Onu bile yapamayacak kadar, serseri, tecavüzcü, besleme 300 bin Afgan unsur ise Biden ile Tayyip’in gizli anlaşması sonucu sınırlardan Türkiye’ye sokuldu. Siz onları bile “enternasyonalist emekçi dostlarımız” diye kucakladınız. Hayırdır?!
Ve şimdi AKP “sahte seçmen”, “sahte vatandaş” imal etmiş diye veryansın ediyorsunuz. İyi de onlar sizin “enternasyonal dayanışma sergileyeceğiniz Suriyeli emekçiler” değil miydi? Allah Allah! Ataköy’de ultra-lüks rezidansta mı çıkmışlar ortaya “emekçi kardeşleriniz”?
Siz sosyalist falan değil, AKP’liler kadar tutarsız ve hatta çürük tiplersiniz.