No Result
View All Result

Sosyalistler, parlamenter sisteme karşı mıdır?

Kaya ATABERK by Kaya ATABERK
7 Eylül 2022
in GÜNLÜK
0
Sosyalistler, parlamenter sisteme karşı mıdır?

Türkiye seçime doğru giderken kurulan iki sosyalist ittifak var. Bunlardan birinin (Emek ve Özgürlük İttifakı) lideri HDP. İttifakın Kürtçülüğü vs tartışma götürmez. Zaten ben de bundan bahsetmeyeceğim. Meselem, parlamenter sisteme sadece bu ittifaktakilerin değil genel olarak sosyalistlerin nasıl baktığı. Daha doğrusu neden ve nasıl karşı oldukları…

Geçtiğimiz gün, HDP liderliğindeki ittifakın bileşenlerinden EMEP’e yakın Evrensel gazetesinde, Birkan Bulut’un yaptığı bir haber dikkatimi çekti. Emek ve Özgürlük İttifakı’na dâhil olan Sosyalist Meclisler Federasyonu’nun (SMF) Sözcüsü Barış Kayaoğlu’nun açıklamaları “İki burjuva yönetim biçimini de reddediyoruz” başlığıyla verilmişti.

İbrahim Kaypakkaya çizgisinin fraksiyonlarından olduğu bilinen SMF’nin sözcüsü, özetle, aslında AKP’nin kurduğu başkanlık sistemi diktasıyla, muhalefetin savunduğu parlamenter sistem arasında bir fark olmadığını söylüyor:

“(…) CHP’nin başını çektiği burjuva muhalefet bloğunun mevcut iktidardan tek farklı yanı, burjuva egemenlik sisteminin yönetim biçimlerinden biri olan ‘burjuva parlamenter sisteme’ geçiş vaadidir. (…) Burjuva parlamenter sistem ezilen ve sömürülen geniş yığınların yönetim anlayışı değil, sermaye iktidarının bir modelidir.”

Bunların, sadece bu Çin esintili, köylü sosyalizmi, kültür devrimi, uzun yürüyüş nostaljili “Dersim” fraksiyonunun fikirleri olmadığını biliyoruz. O yüzden önemi sahibinden büyük.

Sosyalist Meclisler Federasyonu sözcüsü Kayaoğlu’nun açıklamaları Evrensel gazetesinde yer aldı.

Gerçekte sosyalistlerin, komünistlerin neredeyse tümü açısından parlamenter sistem, bir burjuva egemenlik ve yönetim biçimi. Bu nedenle de gerici. Yıkılması gereken bir yapı. AKP rejimi karşısında dahi savunulması gereksiz bir gericilik!

Peki, madem öyle bu sosyalist ve komünistler neden parlamentoya girmeye çalışır? Elbette son aşamada yıkmak için. Eh, bunu zaten AKP de yapmıyor mu? Zahmete gerek yoktu aslında. Her neyse, bu kendi bilecekleri iş.

Sosyalistimiz açısından çok partili sistem, parlamenter demokrasi, serbest ve adil seçimler, genel oy vs tümden burjuva-kapitalist-liberal yani gericidir! Peki, yerine koyacakları “ilerici” yönetim biçimi nedir? Tabii ki Sovyetler Birliği’nde bir zamanlar uygulanmış sistem ile bugün Çin’de ve kalan birkaç sosyalizm iddialı devletteki rejimlere bakmak gerekir “ilericilik” görmek için.

Mesela SSCB’de hiçbir zaman gerçek anlamıyla seçimler olmamıştı. Parlamento yoktu. Komünist Parti dışında parti, onun ideolojisi dışında fikir, parti yönetiminin seçtikleri dışında siyasetçi yoktu. O kadar ki sistem, yöneticilerin, kendilerini seçecek olanları seçtiği bir parti diktatörlüğü olarak tanımlanabilir ancak. (Tabii o da mesela bir Stalin çıkıp parti diktasını şahsının diktasına dönüştürmediyse.) Ama işte sosyalistimize sorsanız ilerici olan bu sistemdir. Bizim savunduğumuz parlamenter demokrasi ise ultra bir burjuva gericiliktir.

Belki bize iktidarın gerçekten Sovyetlerde olduğu dönemi bir doğrudan halk demokrasisi olarak örnek verebilirler. Ama bu gerçek Sovyetlerin yani şuraların Bolşevik Parti tarafından önce ele geçirilip sonra da bizzat Lenin’in emriyle ortadan kaldırılmasından önceydi. Sonrasında “Sovyetler” sadece devletin isminde kaldı. Kendileriyse fazla çok sesli bulunmuş ve devre dışı bırakılmıştı. Proleter olmayan sesler elbette kısılacaktı. Bunun adı da gerçek demokrasi, sosyalizm, solculuk olacaktı.

Ne güzel değil mi?

Bugün Çin’de kurulu düzen de bundan hiç farklı değil. Yine ortada bir tek parti diktası var. Ama bunun adı da halk demokrasisi. Halk kim? Komünist Parti’nin halk dediği kimse onlar! Demokrasi ne? Yine Komünist Parti neyi demokrasi olarak tanımlıyorsa o!

Tartışma bitmiştir. Devam edenlere elbette toplama kampı, işkence, idam vs yollar açıktır. İsteyen bunları seçerek proleter demokratik tercihlerde bulunabilir.

Yine söz konusu HDP liderliğindeki sosyalistlerin ittifakına dönersek, onların ilham aldığı Apo’nun “demokratik konfederalizm” tezlerinde de parlamento, parti, seçim vs olmadığını görürüz. Kantonlarda öbeklenmiş kliklerden hangisi diğerlerini susturursa o iktidar olur bu modelde de. Yani komünist parti kabileciliği, burada gerçek kabile düzeniyle garip bir alaşım içinde kurulacaktır. İşte “ilerici sistem” de budur.

İktidara gelen kabilenin kendisi dışındaki hiçbir fikre yaşam hakkı tanımayacağı bir ilericilik, solculuk, sosyalizm… Peki, biz özgürlük istemiyor muyduk?

Özünde, bu sosyalist, komünist tüm öneri ve tasavvurlar; seçimi, çok partinin varlığını, demokrasi kurumunu, halkın oy kullanmasını değil tarikat-kabile tipi öbeklerin iktidarını, hadi daha açık söyleyelim diktasını öngörür.

Eh, biz zaten AKP kabilesinin diktasından kurtulmaya çalışmıyor muyduk? Ondan kurtulup böyle bir yere varacaksak hiç almayalım. En azından şimdi ortada yalandan da olsa çok parti, seçim filan var değil mi?

Şimdi eğer, bu tip bir “sosyalist ilericilik” yerine; demokratik düzeni, parlamentarizmi, çok partiyi, başka fikirlere yaşam ve örgütlenme hakkını, iktidara gelenin yine aynı yolla gitmesini içeren bir solculuğu, sosyalizmi savunduğum için “gerici”, “burjuva”, “dönek” olacaksam varsın olsun derim.

Bu sözlere maruz kalmak, “sol” kabilecilikten, ehvendir.

Previous Post

Yiğit Bulut’un AKP’si, Türkiye’yi “Çılgın 1 Milyoncu” haline getirdi

Next Post

6-7 Eylül’ün faili Menderes’ti!

Next Post
6-7 Eylül’ün faili Menderes’ti!

6-7 Eylül'ün faili Menderes'ti!

Facebook Twitter Instagram

TÜM HAKLARI SAKLIDIR © 2022 TÜRKSOLU, ATATÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, SOLCU GAZETE.

No Result
View All Result
  • TÜRKSOLU
  • GÜNLÜK
  • HAFTALIK
  • ARŞİV
  • İLERİ YAYINLARI KİTAPLIĞI

TÜM HAKLARI SAKLIDIR © 2022 TÜRKSOLU, ATATÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, SOLCU GAZETE.