Dün akşam saatlerinde Türkiye yine bir maden kazası haberi ile sarsıldı.
Yine diyoruz, çünkü AKP’li yıllar tarih olarak 2000’li yıllara denk geliyor olsa da, adeta 1900’lü yılların maden kazalarını yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz.
Nedeni çok basit: AKP için kömür önemli ama o kömürü çıkaracak madencinin hiç önemi yok.
Tıpkı inşaat işçilerinin önemi olmadığı gibi. Her yıl yüzlerce inşaat işçisi ölüyor ve topluca ölmedikleri için haber bile olmuyorlar. Elbette doktorların, öğretmenlerin ölümünün de önemi yok. Kadınların hele hiç yok.
Burası AKP Türkiyesi: Burada insanın önemi yok.
Eh zaten bu insanlar da hep Türk değil mi!
Türk milliyetçiliğini ayaklar altına almakla övünen bir iktidarın, yerin yüzlerce metre derinliğindeki Türk maden işçilerini mi düşünmesini bekliyorduk sanki.
Soma maden katliamının avukatının hapiste olduğu bir ülke burası.
İşçinin güvenliğini almak için kılı kıpırdamayan, yıllardır önlem almayan iktidarın bakanları şimdi Bartın’a açıklama yapmaya, boy göstermeye gidiyorlar.
Her cinayet sonrası böyle olmaz mı?
Sadece polisler, savcılar gitmez cinayet mahalline. Hepimiz biliyoruz değil mi başka kimler gider…
Ama artık bazı şeyleri söylemekte, yazmakta bin kez düşünmek zorundayız, eskiden de yüz kez düşünürdük zaten.
Neyse ki dezenformasyon yasamız çıktı da artık madende kaç madencimiz öldü onu bile bilemiyoruz. Çünkü gerçek bilgi sadece Hükümet’in verdiği bilgidir. Onlarınki bilgidir, gerçektir; bizimki ise dezenformasyon.
İşte meşhur sansür yasası tam da bu işe yarayacak. Madenciler ölecek, basın ise susacak! Sadece bakanlar konuşacak.
Farkında mıyız, AKP Türkiye’yi sadece maden kazalarında değil basın hürriyetinde de 1900’lü yıllara geri götürdü.
Şimdi bir de Türkiye’yi doğal gaz üssü yapmaktan bahsediyorlar. Bu ülkede bir de doğal gaz patlaması olsa ne olur bir düşünsenize. Akkuyu’daki nükleer santrali düşünmek bile istemiyorum.
Elbette tüm bu ölümlerin sebebi kömür değil, maden değil, inşaat değil, işin kendisi değil. Dünyanın her yerinde iş de var, işçi de var ama bununla birlikte iş güvencesi ve basın özgürlüğü de var. Oralarda olmayan tek şey ise AKP!
Bizde ise onlarda olmayan var: AKP.
Ve bu nedenle işçi var ama iş güvenliği yok.
Basın var ama basın özgürlüğü yok.
Böyle olunca da madenler patlıyor, işçiler ölüyor.
Yani madenlerin değil AKP’nin kapatılması tek çare.
Madencileri madene gömen bu iktidarı halk olarak biz de sandığa gömersek, ölen madencilerimizin son dileğini yerine getirmiş oluruz.