Bulgaristan ve Türkiye İçişleri Bakanları dün Sofya’da heyetler eşliğinde bir araya geldi. İki ülke arasında asayiş, kaçakçılık, dolandırıcılık gibi çeşitli konularda işbirliği ve eşgüdüm amaçlı bir toplantı gerçekleşti. Yani olağan bir işbirliği toplantısı.
Fakat olağanlığı –en azından basına açık bölümde– bozan iki önemli husus var.
İlki, Soylu’nun yaptığı açıklamalar. Süleyman Soylu, NATO ve AB üyesi muhatabına hitaben, “küresel kulüpler” temalı bir nutuk çekti. Vekâlet savaşlarından, Afganistan’dan girdi, zengin ülkelerin Covid-19’daki tutumundan çıktı.
Soylu, Bahçeli-Perinçek “yoldaşlığı” ile uyumlu, genel Rusçu dünya görüşünü Bulgar mevkidaşı İçişleri Bakanı Boyko Raşkov ve yanındakilere dikte etti.
Genlerine işlemiş konuşkanlığının etkisi altında mıydı, yoksa Mevlüt Çavuşoğlu’nun makamında mı gözü var, bilinmez. Eminim, toplantıya iştirak eden Sofya Büyükelçisi Aylin Sekizkök de pek anlam verememiştir.
Soylu’nun çizdiği “uluslararası vizyonda” kafa kurcalayıcı bir ayrıntı da var. Soylu’ya göre 21. yüzyıl, diplomatik ilişkilerin ötesinde ilişkilere mecbur bırakıyormuş. Oysa arka kapı diplomatik ilişki ağları 21. Yüzyıla has değil. 20. yüzyıla da damgasını vuran bir olgu.
Belki de Soylu’nun kastettiği şey Venezüella’dan “peynir” ithalatı tarzında “başka türlü” öte ilişkilerdir. Bu durumda Çavuşoğlu’nun koltuk kaygısı yersiz gibi. Belli mi olur? Bir bakmışsınız Bulgaristan’dan “kireç” falan ithal ediyoruz.
Bulgaristan İçişleri Bakanı Boyko Raşkov’un, Soylu’ya mukabelesi, olağanlığı bozan ikinci husus. Raşkov, diplomasiye diplomasi ile yanıt vermiş:
“Türkiye’nin düzensiz göçle mücadelesini hayranlıkla takip ediyoruz, bu konuda Türkiye’ye müteşekkiriz.”
Raşkov’un bu hayranlığı ve teşekkürü tam da bir AB ülkesi İçişleri Bakanına göre. Sofya, Varna, Filibe, caddelerinde huzurla yürünebilecek şehirler.
Çünkü Türkiye, elini kolunu sallayarak ülkeye doluşan, kentlerinin hafızasını, kültürünü, asayişini, demografisini tehdit eden milyonlarca medeniyetsiz kaçağı Avrupa’ya sızmasınlar diye olağanüstü bir performans ile içeride tutuyor.
Tutmakla kalmıyor, “cazibe merkezi” olarak övünüyor, ipini koparan herkesi davet ediyor ve Soylu’nun verdiği rakamlara göre en az 200 bin tanesine vatandaşlık vererek bu sürece “sürdürülebilirlik” boyutunu da ekliyor.
Bulgaristan İçişleri Bakanı, Soylu’ya hayran ve müteşekkir olmasın da ne yapsın? Tabi ki övecek, teşekkür edecek. Soylu böyle Avrupa’nın kahramanı oldu.
Ama AB teşekkür etmesini biliyor. Esas, bizim solumsular utansın! Düzensiz kaçaklar konusunda AKP’nin ve Soylu’nun her dediğini ve her yaptığını canhıraş savunup bir kuru takdiri çok gördüler. Sorsanız, hepsi Soylu’ya düşman…