Suriye’de, Esad rejiminin HTŞ tarafından devrilmesiyle Ortadoğu haritası yeniden şekilleniyor. ABD’nin Afganistan’dan çekilmesine benzer bir şekilde, Rusya da Suriye’den çekildi.
Büyük Ortadoğu Projesi ilerlemeye devam ediyor. Bu projenin eşbaşkanı olmakla övünen Tayyip Erdoğan, Şam’da hemen büyükelçilik açarak projeye desteğini devam ettireceğini gösterdi. Türkiye güneyinde cihatçı, etnikçi devletçiklerle komşu olacak. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ideolojisinin iki temel değeri olan laiklik ve ulus devlete düşman bu devletçikler zamanla başımıza bela olmaya devam edecek.
Türkiye, Suriye cephesinde kazandı mı?
Trump’ın Suriye’deki gelişmeleri değerlendirirken yaptığı konuşma Türkiye’de büyük yankı topladı. Bölgede kazananın Türkiye olacağına inandığını söyledi: “Nihayetinde ne olacağını kimse bilmiyor. Ama bence (kazanan) Türkiye olacak. Erdoğan çok akıllı ve çok sert bir adam.”
Yandaş basın bu açıklamaya manşetlerinde yer verdiler. ABD Başkanı’nın açıklamasına ve sırt sıvazlamasına ne kadar muhtaç olduğunu gösterdiler. 2019 yılında yine Suriye gündemiyle ilgili Trump’ın gönderdiği mektubu hemen unuttular. “Türk ekonomisini mahvetmekle” tehdit eden Trump, “Sert adamı oynama. Aptallık etme! Seni sonra arayacağım.”diyerek mektubu bitirmişti. O zaman ABD’ye kafa tutmakla övdükleri Tayyip Erdoğan’ı, şimdi arkasında Amerikan desteği var diye övüyorlar!
Peki Trump’ın dediği gibi Türkiye gerçekten kazandı mı? Yeni Osmanlıcılık politikasının başarıyla ilerlediğini ve bunun mimarının kendisi olduğunu söyleyen Davutoğlu, bunu büyük kazanç olarak tanımladı ve iktidarı destekleyeceğini belirtti. Yandaş basın Suriye’yi, Türkiye’nin bir eyaleti gibi göstermeye başladı.
Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarına bakarsak Suriye’yi Colani ve Hakan Fidan birlikte yönetecek. MİT Başkanı İbrahim Kalın’ınEmevi Camisi’nde namaz kılması ve Colani’yle yaptıkları araba gezisi görüntülerini sürekli gündemde tutmaları, bu tezlerini desteklemek içindir.
Hakan Fidan açıklamalarında YPG/PYD’nin arkasında ABD olmadığını, Rusya ve İran’ın olduğunu belirtiyor. Amerika’yla yaşanılan sürtüşmelerin üzerine sünger çekmeye kararlılar. Amerika yıllardır desteklediği Kürtleri bir anda kenara atabilir. IŞİD’e karşı yıllardır kullandığı YPG/PYD güçlerini geri çekebilir. Trump, Suriye’den çıkmak gerekir dedi ama Pentagon hemen karşı açıklama yaptı. Hatta asker sayısını dokuz yüzden iki bine çıkardıklarını açıkladı. Yani bizimkilerin kafasındaki gibi bir Suriye yok şu anda.
Trump’ın açıklamalarında basınımızın pek gündeme getirmediği şu kısım da var: “Türkiye akıllı bir hamleyle fazla can kaybına yol açmadan Suriye’ye çöktü.”Trump da Tayyip Erdoğan da kendi kitlesini ayakta tutmaya çalışıyor. Suriye meselesinde de bunun için bir pazarlık halindeler anlaşılan. Kimin ne kazanıp ne kaybedeceği önümüzdeki aylarda daha net ortaya çıkacak. Türkiye-ABD ilişkileri hem Suriye hem Rusya-Ukrayna Savaşı üzerinden yeniden şekillenecek.
Suriyeliler ülkelerine dönecek mi?
Esad’ın devrilmesinden sonra sığınmacı Suriyeliler geri dönecek mi sorusu hem Türkiye’de hem Avrupa’da tartışma yarattı. Sığınmacıların kendi kararlarını kendi vermeleri gerektiği fikri ağır basıyor şu anda.
İlk günlerde Suriye’ye dönen sığınmacıları canlı yayınlarda gösteren basın bir anda bu haberleri kesti. Tayyip Erdoğan’ın “Sığınmacılar başımızın tacıdır.” açıklamasının etkisi hemen basında görüldü.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya bakanlığa atandığından beri sürekli dönen Suriyeliler hakkında rakamlar açıklıyor. Suriye’deki rejim değişikliğiyle birlikte bu rakamların açıklanma sıklığı arttı doğal olarak. Ama rakamları arka arkaya incelediğimizde kalan Suriyelilerle gidenler arasında tutarsızlık var.
Ali Yerlikaya, Türkiye’deki Suriyeli sayısını 4 Aralık itibariyle 2 milyon 937 bin(?) olarak veriyor. Aralık ayında da 25 bin Suriyelinin gittiğini belirtiyor. Ama kalan Suriyeli sayısını açıklarken böyle bir eksilme göremiyoruz. Yani ya rakamları doğru bilmiyor ya da bilinçli olarak halkı yanıltıyor. Önümüzde bu çarpık rakamlar var.
Suriyeliler ile ilgili iktidardan farklı sesler duyuyor. Erdoğan, bugün “baş tacımız” dediği sığınmacıları göndermek için yaz aylarında Esad’la görüşmeyi düşünüyordu.
Aynı dönemde Hakan Fidan Suriyelilerin geri dönmesini istiyordu. Hatta Devlet Bahçeli de benzer açıklamalar yaptı. Şu anda ise “Suriyelilerin kendi kararlarına saygı göstermek gerekir” deniliyor. İktidarın bu konuda net bir tavrı yok. Suriyeliler ise durumun ne olacağına bir süre daha bakıp, ona göre kararlarını verecekler anlaşılan.
Esad rejimin devrilmesinin üzerinden yaklaşık bir ay geçti. Suriye meselesi ise hâlâ belirsizliğini koruyor. Başta da belirttiğimiz gibi Suriye’de oluşturulacak devletçikler, Türkiye için tehdit olmaya devam edecek. Bu tehditi ortadan kaldırmaya niyetli bir yönetim yok şu anda. Tam tersi ulus devleti terk etme politikası izleniyor iktidar tarafından. Laiklik zaten gündemlerinde yok. Tayyip Erdoğan ne kazanacak göreceğiz ama kaybeden Türkiye olacak.