Türkiye’deki büyük demografik istila meselesi (sığınmacı, kaçak, düzensiz göçmen vs. ne ad verirsek verelim) günden güne katlanarak büyüyor. İşin kötüsü henüz bunun toplumsal etkileriyle tam olarak yüzleşmiş de değiliz. Suriyelilerle başlayan göç dalgası son dönemde Afganlarla ve Pakistanlılarla devam ediyor. Bolca tartışılan konunun ayrıntılarına girmek niyetinde değilim. Bugün dikkatinizi konuyla ilgili bir başka gelişmeye çekmek istiyorum. Konu; Türkiye’ye gelen Afgan kaçaklarla ilgili olarak Taliban’ın akıllara durgunluk veren yüzsüzlüğü…
Haberin kaynağı, Afganistan’ın devlet haber ajansı Bakhtar. Taliban’ın İran’daki diplomatik temsilcisi olarak görev yapan Müftü Muhammed Âlim Nurani adlı zat-ı muhterem, Türkiye’nin Tahran Büyükelçiliği’ni ziyaret etmiş ve Maslahatgüzar Emirhan Yorulmazlar ile görüşmüş. Taliban mümessilinin, Türk muhatabına yaptığı çağrı ise şöyle:
“Türkiye, İran sınırındaki Afgan göçmenlere kolaylık sağlamalı. Türkiye’de yaşayan Afgan göçmenler de kötü şartlar altında yaşıyor.”
Muhtemelen bu sözler, sizin de hayatınızda duyduğunuz en üst düzey yüzsüzlüklerdendir. Sen koskoca ülkeyi cehenneme çevir, zaten medeniyet seviyesi olarak en fazla 1700’leri yaşayan, devlet yerine bir kabileler federasyonundan oluşmuş bir yapıyla yönetil(emey)en bir toplumu daha da geriye Orta Çağ’ın dahi gerisine taşı, ondan sonra da senden kaçanlar için kapıların açılmasını, kolaylık sağlanmasını Türkiye’den iste! Tamam, “Talipler” olarak hep birilerinden (ABD, Çin, Rusya, Pakistan vs…) bir şeyler talep etmeye alışmışsınız belki ama o kadar uzun boylu değil…
Türkiye ve Türk milleti, Taliban’ın yaptıklarının faturasını ödemek zorunda mı? Elbette değil… Bir de utanmadan Türkiye’deki Afganların koşullarının kötülüğünden bahsediyor yüzsüz molla. Evet, belki koşulları iyi değildir ama herhalde Taliban’ın orada oluşturduğu koşullardan daha kötü olduğu için buraya gelmeyi seçmemişlerdir.
Aslında bu yüzsüz adama değil onu muhatap alıp diplomatik görüşme yapan bizim “monşerlerden” arındırılmış hariciyemize kızmak gerek. Eminim ki o “monşer” diye beğenmedikleri insanlar orada olsaydı böyle bir rezalete asla izin vermezlerdi.
Meselenin Taliban boyutuna tekrar dönelim. Taliban’a sorsanız, kendileri şimdi Afganistan’a en has İslamî düzeni getirmiş, Asr-ı Saadet’i ahir zamanda ihya etmiş, orada bir yeryüzü cenneti kurmuşlardır. Madem böyle mükemmel bir düzen kurdunuz, neden halkınızın sizden kaçmasını normal karşılıyor, hatta destekleyip bir de Türkiye’ye kapıları açmasını, buraya ulaşmış bulunanların şartlarının düzeltilmesini talep ediyorsunuz?
Yoksa burada, kravatlı Taliban’ın 20 küsur yıllık iktidarına rağmen halen laik bir cumhuriyet olma özelliklerini nispeten koruyan Türkiye, sizin İslam Emirliğinizden, hilafetinizden daha mı iyi? Türkiye’yi geçtim, İslam ülkelerinden hangisine giderseniz gidin “Ben Afganistan’da Taliban rejimi altında yaşamak istiyorum, oraya göç edeceğim” diyen bir kişiyi dahi, Taliban’ın davulun sesi uzaktan hoş gelir misali binlerce kilometrelik mesafelerden seven, destekleyen anlı şanlı İslamcılar arasında bile bulamazsınız.
İnsafsıza elini verme kolunu da kaptırırsın diye bir sözümüz vardır hani. Taliban ise hem insafsız, hem de yüzsüz. Bu yüzsüzlüğü de tarihe not düşelim.