Tanju Özcan, daha önce ilan ettiği “Değişim” temalı yürüyüşüne dün başladı. Faik Öztrak’ın yorumu ise aşağıdaki gibi:
“Kendisinin iddiaları akıl işi değildir. Ama bilinen bir söz vardır; yollar yürümekle aşınmaz, ateş olsa da cürmü kadar yer yakar. Bolu’nun dünya kadar sorunu var. Tanju Bey yürümekle vakit harcayacağına Bolu’nun sorunlarını çözsün.”
“Yollar yürümekle aşınmaz” sözü Demirel’e atfedilir. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının tarihe geçen “Tam Bağımsız Türkiye için Mustafa Kemal” yürüyüşünü Demirel’in bu sözlerle alaya aldığı bilinir.
Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ı çıktığı yürüyüşte Demirel’in en karşıdevrimci, en gençlik düşmanı tavrından ilhamla aşağılayan Öztrak, bir AKP’li değil. MHP’li de değil. İslamcı da değil. Ateş olsa cürmü kadar yer yakar diyerek küçümseyen Öztrak, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü.
Tanju Özcan, bir Deniz Gezmiş olmayabilir ama Öztrak’ın ve onun ağzından tavır sergileyen Kılıçdaroğlu’nun, sağcı Demirel’in safında bulunması ibretliktir.
Ortada CHP açısından son derece sorunlu bir durum var. Tanju Özcan’ı sevin sevmeyin, beğenin beğenmeyin… Hataları vardır, yaklaşımları sorunludur, ideolojik olarak size uzak da olabilir.
Bir kere ortada öyle akıl dışı iddialar falan yok. Kılıçdaroğlu’nun CHP’ye çizdiği (aslında dayattığı) yolun teoriden eyleme her alanda iflas ettiği bir gerçek ve bunu sorgulamanın tam zamanı.
Bunun dışında Tanju Özcan, başarılı bir siyasetçi, bu bir. Yıllarını CHP’ye vermiş, bu iki. (Öncesi de Ecevit’in DSP’si üstelik…) Yürüyüş gerekçesi, talepleri ve bizzat siyasi kişiliği ile tabanda karşılığı var, bu da üç.
Ama bakıyorsunuz…
CHP’de Tayyip’in buruşturup çöpe attığı Taraf artığı “yetmez ama evet”çilere yer var.
CHP’nin listelerinde eski AKP’lilere yer var.
(Ki bunlar ilk fırsatta AKP ile işbirliği arayışına girip nasıl “eski” AKP’li oluyor ben anlamadım. AKP’nin ilk 10 yılı bunlara göre asr-ı saadet olduğuna göre “öz hakiki AKP’li” demek daha isabetli olacak.)
Atatürk’e “Kefere Kemal” diyen İslamcılara yer var.
Kürtçülere, aşiretlere, tarikatlara yer var.
Memlekette iktisatçı kalmamış gibi Allah’ın Jeremy Rifkin’ine bile yer var.
Velhasıl CHP’de biri dişi, biri erkek olmak üzere her hayvandan ikişer tanesine kadar her şeye yer var.
Bir tek Tanju Özcan’a yer yok!
Ne oldu? “Herkes için” değil miydi CHP?
(Hoş, bir parti zaten herkes için olamaz ve olmamalı. Ayrı konu. Ama bu absürt slogan, CHP’de halen geçerli.)
Aslında Tanju Özcan CHP’de bir sembol. Partinin gerçek sahibi olan Atatürkçüler için, Türk milliyetçileri için, Cumhuriyetçiler için bir sembol. Ve işte Kılıçdaroğlu ve saz arkadaşlarının CHP’sinde tam da bunlara yer yok.
Partinin her yerinde herkese gösterilen müsamaha, Tanju Özcan’a asla gösterilmedi.
Mesela seçimlerden önce sosyal medyada muhaliflerin üzerine trol mangaları yollayan, üstü kapalı tehditler savuran, CHP seçmenlerinin başına ocak başkanı kesilen Gençlik Kolu kadrosu böyle bir disiplin denetiminden geçti mi? Tabi ki geçmedi. Çünkü emri Kılıçdaroğlu vermişti!
1 yıllık geçici ihracın ardından şimdi gelen –gerekçesi bile anlatılmayan– kesin ihraç talebi bu yüzden manidar.
Ama daha da ilginç bir durum var.
Zafer Partisi’nin politikaları –özellikle kaçakların ve sığınmacıların yarattığı problem karşısında– Tanju Özcan’a ne kadar uzak? Yaklaşımı eleştirilebilir. Bir tas çorbayı, iki dirhem ekmeği mesele etmesi belki mide bulandırabilir.
Ama Tanju Özcan’ın zaten CHP’li belediye başkanları arasında sivrilen farkı bu. Bu ülkede Türk milletinin başına örülen demografik tehlikeye parmak basan, hatta bu yönde icraat yapan tek yerel siyasetçi.
Ve Kılıçdaroğlu, şimdi İyi Parti’den boşalan ittifak koltuğuna Zafer Partisi’ni oturtmanın peşinde. Ama ittifak etmek istediği Zafer Partisi ile en uyumlu politikaları savunan belediye başkanını da partiden atmanın peşinde.
O halde bu bir ilkesizlik itirafı değildir de nedir? Tanju Özcan’ın yürüyüşünü haklı çıkaran onlarca sebep arasında biri de bu.
Son olarak bir CHP’li olarak değişim arzusunu ve eleştirilerini AKP medyası üzerinden iletmek, Tanju Özcan’ın hanesine yazılan önemli bir eksi. Yürüyüşün ilk gününde yanında Mehmet Sevigen gibi yine AKP medyasından CHP’ye sallamasıyla bilinen bir ismi bulundurması da öyle.
Bugüne kadar CHP’yi batıran anlayış, zaten AKP’ye hizmet ederek batırmıyor muydu? Tanju Özcan, Ekrem İmamoğlu veya bir başkası eğer CHP’de köklü bir değişim ve dönüşüm yaratmak istiyorsa, düşmanı net olarak tanımlamalı ve uzak durmalı.