Pazar günü Sözcü’nün manşeti Ruhat Mengi’nin İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın ile yaptığı röportaja ayrılmıştı. Röportajda en çok ses getiren kısım, Koray Aydın’ın “konuşmaya bile değmez” dediği Tansu Çiller iddiasıydı. Mengi’nin sorduğu soru, aslında bir süre önce Can Ataklı’nın gündeme getirdiği bir iddia. İddiaya göre Saray, eski Başbakan Çiller’e talimatla parti kurduruyor.
Koray Aydın’ın iddiayı doğrularken “konuşmaya değmez” bulması kendi bakış açısından doğru olabilir. Çiller’in siyasetteki potansiyeli Deniz Baykal’dan fazla değil. İYİ Parti’ye zarar vermesi mümkün görünmüyor. Fakat Can Ataklı’nın iddiasına göre Saray’ın Çiller’e rol vermesi –belki muhtemel yeni bir açılımda veya parlamenter sisteme geri dönüşte– daha çok MHP’yi ikame etmekle ilgili. Her neyse…
Sözcü’deki röportajın üzerine aynı gün Çiller’in avukatı iddiaları yalanladı. Ama akşam saatlerinde Talat Atilla’nın Gültekin Uysal haberi ortaya çıktı. Aracılar DP Genel Başkanı Gültekin Uysal’a “Liderliği Tansu Hanım’a bırak” teklifi götürmüş. Uysal’ın Talat Atilla’ya cevabı, “Bu bilgiyi yalanlayamam ama konuyla ilgili detaylı özel bir bilgi vermeyi şu aşamada uygun bulmuyorum.” şeklinde.
Ertesi gün devreye Abdülkadir Selvi girerek Çiller’den bazı cevapları köşesine taşıdı. Selvi’nin aktardığına göre Çiller’in “şu anda” parti kurmak gibi bir kararı yokmuş ama Türkiye’nin tek bir çakıl taşını tehlikede görürse harekete geçermiş. (En azından burada Selvi’ye inanabiliriz. Çünkü “çakıl taşı” Çiller’in imzası olmuş bir ifade)
Selvi Saray’dan habersiz, onaysız, pusulasız kravat bağlayamaz. “Şu anda” vurgusu gayet anlamlı. Ama Selvi, Çiller’e Gültekin Uysal konusunu sormamış. Sormuşsa da yazmamış. Öyle ya, DP’nin başına geçmek parti kurmak olmuyor.
Türk siyasetinde bir anlam ifade ettiği dönemlerde, mesela Kardak Krizinde “O bayrak inecek, o asker gidecek!” dediği anda bile Çiller’in popülerliği belli bir seviyeyi geçememiştir. Çiller artık 75 yaşında. Aktif siyasete bulaşmayalı tam 20 yıl olmuş. Başbakanlığında gölge gibi arka planda işler yürüten gerçek akıl hocası Özer Çiller ise, tam 84 yaşında.
Tüm iddialar doğruysa bile Çiller’i tekrar sahaya sürecek mantıklı ve olumlu bir motivasyon yok. Yolu Saray rejimi tarafından çizilmiş olsa bile… Kısacası 2022 yılı şartlarında Tansu Çiller isminin 15 Temmuz anma etkinliğinden öte bir protokol değeri bile yok!
2020’de medyaya düşen bir haber ise, Çiller’in yarım ağızla yalanladığı siyaset hazırlığının sebepleri hakkında farklı ihtimalleri akla getiriyor. Büyük oğul Mert Çiller, eşine ve çocuklarına çok ağır şiddet uygulamış, uyuşturucu, fuhuş gibi çeşitli suçlarla gündeme gelmişti. Eylül ayında Mert Çiller’in iddianamesi tamamlandı ve 10 yıla kadar hapis istemiyle yargılama süreci başladı.
Tansu Çiller’in, başbakanlığı döneminde meşhur jet-ski hadisesi ve bol istirahatli yurtdışı izinli askerliği ile bilinen oğluna düşkün olduğu biliniyor. (Dönemin basınında “havuz komandosu” diye geçiyor.) Kaburga kemikleri kırılırcasına darp edilen gelinini ve iki torununu evden çıkartma kararı aldırıp sokak ortasına bırakacak derecede bir oğula düşkünlük söz konusu. Mert Çiller o kadar şanslı ki, 2006 yılında “şakalaşırken” çenesini kırdığı annesi tarafından hiç suçlanmamış.
Tansu Çiller’in değil Erdoğan’la, kimseyle artık tek kelime siyaset konuşmadığına inanabilirim. Ama muhakkak ailesiyle ilgili konuşuyordur. Karmaşık bir vefa ve samimiyet anlayışı olan Erdoğan da hiç şüphesiz Çiller’in aile sorunlarına eğiliyor, onlarla ilgileniyordur. Erdoğan, böyle bir yakınlığı ve alakayı gösterecek kadar “kadirşinas” bir lider.