6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli meydana gelen deprem felaketinin ardından Türkiye’de her şey durmuştu. Okullar ara vermiş, Meclis çalışmaları ertelenmişti. Spor müsabakaları da ertelenen etkinliklerden biriydi. Geçtiğimiz hafta sonu itibariyle maçlar yeniden oynanmaya başlandı.
Futbol sezonu henüz yeni döneme başlamadı. Hafta sonu oynanan maçlar, deprem dolayısıyla ertelenen maçlardı. Maçların başlamasıyla birlikte tribünleri dolduran taraftarlar yine AKP karşıtı sloganlarla gündeme geldiler.
Deprem felaketinin üzerinden 21 gün geçti, hâlâ en çok merak edilen şey, devletin nerede olduğu. Felaketin üzerinden şu kadar zaman geçmiş, depremzedelere başlarını sokacakları doğru düzgün bir çadır bile dağıtamamışlar. Hoş bu iktidar pandemi döneminde de vatandaşına maske dağıtamayan bir hükümetti.
Depremzedelerin “devlet nerede?” çığlığı, tribünlere “hükümet istifa!” sloganlarıyla yansıdı. Önce Fenerbahçe-Konyaspor maçında Fenerbahçe tribünlerinden yükseldi: “hükümet istifa!” Sonra da Beşiktaş-Antalyaspor maçında Beşiktaş taraftarları “hükümet istifa” sloganıyla inlettiler stadı.
Futbol taraftarları, Türk milletinin içindedir. Türk milletinin acısını da sevincini de paylaşan insanlardır ve elbette tepkisini de yansıtırlar. Üstelik bunu sıradan insandan çok daha yaratıcı ve örgütlü bir şekilde yaparlar. O nedenle futbol taraftarlarının tepkileri kolay kolay unutulmaz. Deprem felaketinin ardından da böyle oldu. Depremin ardından ilk harekete geçenlerin başında taraftar dernekleri bulunuyordu. Burada özellikle Beşiktaş’ın taraftar grubu Çarşı’nın ön plana çıktığını belirtmemiz gerekiyor.
Türkiye’nin iki büyük kulübünün maçlarında taraftarların attığı “hükümet istifa” sloganının AKP’yi ne kadar rahatsız ettiği herkesin malumu. Zaten sloganlardan sonra polisler tribünlere çıkıp taraftarları gözaltına aldı. Sonrasında ise AKP iktidarının küçük ortağı Bahçeli çıktı sahneye.
Sosyal medya hesabından ardı ardına paylaşımlar yapan Bahçeli, ya “hükümet istifa” sloganlarının son bulmasını ya da maçların seyircisiz oynanmasını buyurdu.
Ne güzel iş ya, beğenmediğini kapat gitsin!
Üniversiteleri sırf gençlerin tepkisinden korktukları için kapattılar. Belki ilk anda ligleri de erteleyeceklerdi ama milleti oyalayacak bir şey lazımdı. Maçlardan daha iyisi bulunamazdı. Ancak Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarları Türk milletinin talebini yansıtan “hükümet istifa” sloganını atınca, AKP açısından işler değişti. Bahçeli de çıktı, hükümet sözcüsü gibi “ya taraftarlar sussun ya da maçlar seyircisiz oynansın” dedi. Sonrasında Süleyman Soylu da futbol taraftarlarını tehdit etti: “Türkiye’nin güvenliğiyle ilgili hiç kimse bilek güreşine girmesin. Tavsiyem odur.”
Burada Soylu’nun kastettiği elbette AKP iktidarının güvenliği. Ancak Soylu’ya şunu hatırlatmakta fayda var: AKP demek Türkiye demek değildir. Futbol taraftarları AKP için tehdit olabilir ancak Türkiye için tehdit değil Türk milletin ta kendisidir. Elbette ki AKP en büyük millet düşmanı organizasyon olarak taraftarı tehdit olarak algılamaktadır.
Burada benim de Süleyman Soylu’ya bir tavsiyem olacak. Gezi günlerinde taraftar gruplarının AKP’yi ne hale getirdiğini de sen unutma!
Bahçeli’nin ardından AKP’nin futbol kulüpleri birbiri ardına sloganları kınayan açıklamalar yayınladılar. Konyaspor, Kayserispor, Alanyaspor başta olmak üzere, bugün itibariyle de Rizespor, Başakşehir, Afyonspor, Erzurumspor, Yeni Malatyaspor, Ankara Keçiörengücü AKP’nin yayında olduklarını belirten açıklamalar yayınladılar.
Kulüplerin ortak açıklamalarında vurgulanan şey ise spora siyaset karıştırılmamasıydı. Madem bu kadar spora siyaset karışmasın diyorsunuz, o zaman ilk önce kendi yöneticilerinizden kurtulacaksınız!
Kayserispor ve Konyaspor başkanları, bir önceki dönemden AKP milletvekili aday adayları. Alanyaspor ise bizzat Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun kardeşinin takımı. Rizespor başkanı ise Erdoğan’la yakın ilişkileri olan, ballı ihaleler kapan bir müteahhit. Kamuoyu duyurusunda ağza alınmayacak şeyler yazması da Erdoğan’a yakınlığından kaynaklanıyor sanırım.
Başkanlar, yöneticiler AKP’li olunca sorun yok. AKP’den olmayınca devlet millet düşmanı. Tam bir AKP yüzsüzlüğü, burada da kendini belli ediyor.
Bahçeli’ye geri dönecek olursak, Beşiktaş’a karşı tepkisini bir adım daha ilerleten Bahçeli, Beşiktaş üyeliğinden istifa ettiğini duyurdu. Bahçeli meseleyi çok yanlış anlamış. Beşiktaş üyeliğinden değil AKP’den istifa etmesi gerekiyordu.
Bahçeli’nin Beşiktaş üyeliğinden istifası, Beşiktaş’ın hayrına olmuştur. Neticede Bahçeli’nin üyeliği Beşiktaş gibi bir takıma yakışmıyordu. Beşiktaş taraftarı, kendilerini bu ayıptan kurtaran Bahçeli’ye teşekkür etmeliler. Bahçeli’nin ardından MHP yöneticileri ve milletvekilleri de tek tek istifa etmeye başladılar. Böylelikle Beşiktaş’ta zincirleme bir MHP temizliği yaşandı.
Bahçeli tribünleri susturup Beşiktaş üyeliğinden istifa ettiğini açıkladığı saatlerde tüm dünya, Beşiktaş maçında taraftarların depremzede çocuklar için sahaya attıkları binlerce oyuncağı konuşuyordu. İşte futbol taraftarıyla hükümet borazanı arasındaki en büyük fark budur.
Futbol taraftarlarının bu kadar organize bir şekilde toplumsal olaylara müdahale ettikleri bir dönem daha vardı: Gezi dönemi. Gezi eylemleri sırasında da futbol taraftar grupları adeta lokomotif görevi üstlenmişlerdi.
AKP iktidarının sarsıldığı her dönemde futbol taraftarlarının öne çıkması elbette tesadüf değil. Çünkü futbol taraftarları sanılanın aksine eğitimsiz, lümpen insanlar değil, bilakis gündemi yakından takip eden, Türk milletinin duygularına tercüman olan sloganlar üreten, Türk milletinin vicdanını temsil eden kitlelerdir. Gezi’de olsun, Türk milletinin uğradığı büyük felaketlerde gösterdikleri dayanışmayla olsun, bunu defalarca kanıtlamışlardır.
Futbol taraftarları, Türk milletinin sesidir. Türk milletini susturamazsınız!
