Dünya basınında ve Türkiye’de bir haber gözden kaçırıldı. Sadece bir iki satırla geçiştirildi. Ukrayna’nın liman kenti Odesa’da Çarice II. Katerina’nın heykeline tepki gösteren halk, heykelin başına çuval geçirdiler. Eline ilmik verdiler. Üstüne kan kırmızısı boya döktüler.
Heykel Rusların Kırım ve İzmail soykırımlarını gerçekleştirdikten sonra kurdukları liman şehrinde, bir zafer anıtı olarak Çarlık döneminde dikilmişti. Komünist devrimden sonra 1920’de heykel kaldırıldı. 2007 yılında Rus milliyetçilerinin girişimiyle tekrar aynı yere dikildi. Ve bugün Çariçe yine orada duruyor. Ama hak ettiği şekilde duruyor. Muzaffer ve kahraman bir İmparatoriçe olarak değil, başında çuval, elinde ip, vücudunda kanla dikilen bir soykırım hortlağı!
Bu eylem tarihi bir önem taşıyor. Putin savaş ilanında “uyduruk bir Ukrayna kimliği” kurgulanmak istendiğini ileri sürüyor. Oysa hem Çarlık hem Sovyet döneminde Ukraynalıların ulusal kimliğini Türk-Tatar karşıtlığı üzerinden kurgulayan bir resmi tarih yazımı egemendi. Katerina’nın yürüttüğü soykırımcı ve sömürgeci Rus seferi, iki kardeş Slav kavminin Osmanlı’ya karşı bir kurtuluş savaşı olarak ele alınıyordu. Kurtuluş denen ise en az 2000 yıldır Desti Kıpçak’ta yaşayan Türk boylarının soykırım ve zorunlu göç ile yok edilmesiydi.
Altınorda ve Osmanlı döneminde hiçbir zaman yaşanmayan milli zulüm, “halkların hapishanesi” Rus Çarlığından yaşanmıştı. Çağdaş Ukrayna milliyetçileri de Katerina’yı Kossack Hanlığını yok eden, kilise, mezhep ve kavim zulmüyle Ukrayna’ya çöken bir despot olarak görüyor.
Desti Kıpçak’ta yaşanan büyük soykırımdan sonra nüfus o kadar azalmıştı ki; Rus sömürgeciliği yıllarca ülkede yok olan ticareti, tarımı ve zanaatı canlandıramadı. Osmanlı döneminde on binlerce insanın yaşadığı liman kentleri, soykırımdan sonra resmen çöle döndü.
Odesa bu yüzden Katerina tarafından kurulmuş ve Rus egemenliğinin en büyük simgesi olarak Çarice ve Rus Ortodoks Kilisesi tarafından kutsanmıştı. Bugün bu şehirde Katerina’nın hantal ve çirkin heykeli Çarlığın şanının değil, halkın Rus sömürgeciliğine olan nefretinin simgesi olarak kan içinde yükseliyor.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ve yeniden sömürgeleştirme saldırısı başlatmadan önce Putin bazı gerekçeler öne sürmüştü. 12 Temmuz 2021 tarihinde Putin’in imzasıyla Kremlin’in resmi sitesinde yayınlanan makalede Ukrayna’nın Rus anavatanının ayrılmaz bir parçası olduğunu öne sürülüyordu.
Yine Putin, Rus işgalini başlattığını duyurduğu televizyon konuşmasında tarihe gönderme yapıyor ve Büyük Rus ulusunun atalarının Türklerle savaşarak Ukrayna’yı kurtardıklarını, kanlarını ve canlarını feda ederek Ukrayna ve Kırım’ı Rus vatanı yaptıklarını duyurmuştu.
Putin’in “Ukrayna’nın Türklerden kurtuluşu” diye anlattığı soykırım Kırım’dan Romanya’ya kadar “Desti Kıpçak” denen Türk vatanında yaşayan Tatar, Nogay ve diğer bütün Türk boylarına, kısacası Osmanlı Türklerine karşı yapılmıştı.
Putin 21 Şubat 2022’de canlı yayında yaptığı deklarasyonunda da, Ukrayna’yı işgal etmesinin sebeplerinden biri olarak Rusların ulusal kahraman olarak gördüğü General Suvorov’un heykellerinin yıkılmasını göstermişti.
Bilindiği gibi Putin, Tayyip’i ayakta bekletirken de, bu utanç verici muameleyi bizzat kendi sarayındaki Katerina heykelinin önünde gerçekleştirmişti. Odesalılar Suvorov heykelinin yıkılmasına çıldıran Putin’e gereken mesajı verdi. Katerina’nınki yıkılmadı. Ancak durması gerektiği gibi duruyor.
Peki, kimdir bu “kahraman” Suvorov? Rus Çariçesi Katerina’nın emriyle Osmanlı Türklerine karşı soykırımları yürüten ünlü Rus “mareşalinin” ta kendisidir.
Alexander Suvorov Çarlık döneminin en önemli ve başarılı komutanı olarak Rus tarih yazımında en büyük ulusal kahramanlar arasında sayılır. Suvorov aynı zamanda tarihin gördüğü en büyük savaş suçlularından biriydi. Genç yaşında kazandığı Kozluca zaferinden sonra “Türklere karşı yetkisiz eylem” suçlamasıyla idam istemiyle savaş mahkemesine çıkarıldı. Bizzat Çariçe Katarina’nın “muzafferler yargılanamaz” talimatıyla yargılamadan muaf tutuldu. Kozluca bozgunu ve katliamının yarattığı etkiyle Osmanlı, Küçük Kaynarca Antlaşmasını imzalamak zorunda kaldı.
Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım’ın kaybedilmesi sonra Rus saldırılarının devam etmesi üzerine tekrar başlayan Rus- Türk Savaşı (1787-1792) sırasında Osmanlı ve Kırım Türklerinin kuzey Karadeniz’deki son önemli limanları olan Özi ve İzmail’in kuşatmasını da Suvorov komuta etti. Rus tarih yazımında Suvorov az sayıda askerle çok sayıdaki düşmanla savunulan kaleleri ele geçiren bir dahi olarak resmedilir. Bunun nedeni Özi kuşatmasından sonra ele geçirilen kaledeki 20 bin sivilin, İzmail kuşatmasından sonra ise 26 bin sivilin günlerce süren bir soykırım eylemiyle katledilmesidir. Bu sivil nüfus “Türk-Tatar kuvvetlerinin ezici sayı üstünlüğü”nün kanıtı olarak sunulur.
İzmail Soykırımı’ndan sonra yazılan “Zaferin Yıldırımı Gümbürdesin” isimli marş 1833’e kadar Rusya’nın Milli Marşı olarak kullanıldı. Özi ve İzmail soykırımlarından sonra Kuzey Karadeniz’deki Tatar-Türk nüfusun büyük çoğunluğu Romanya, Bulgaristan ve Anadolu’ya sürüldü. Suvorov bu etnik temizlik sürecini bizzat yöneten isimdir. Karadeniz’in kuzeyinde Nogay ve Tatar nüfusun eritilmesi için Rus ve Ermeni kolonilerinin kurulması projesi de kendisine aittir.
Belçika Kralı II. Leopold’u tüm dünya tanıyor bugün. Kongo’da milyonlarca insanı yok eden bu soykırımcıyı herkes nefretle anıyor. Çariçe II. Katerina hakkında ise romantik, erotik güzellemelerden ve Netflix dizilerine konu olan bin tane “esin verici” palavradan başka bir şey anlatılmaz.
Çarice II. Katerina sadece Kırım ve Karadeniz boylarında değil, Kazan’dan Sibirya’ya kadar tüm “Avrasya” coğrafyasında, en az bir milyon Türk ve Müslüman’ın katledilmesi ve bir o kadarının da zorla Hıristiyanlaştırılmasının sorumlusu, tarihin gördüğü en büyük soykırımcılardan biridir. İsmi Leopold’un, Stalin’in, Hitler’in, Bush’un isimlerinin yanındadır. Bu gerçeği artık tüm dünya görecek.
Ukraynalılar Ruslara soykırımcı diyor, Ruslar da Ukraynalılara Nazi. Ancak tüm dünya bölgedeki gerçek soykırımı, Türk Soykırımını gizlemek için elinden geleni yapıyor.
Yine de bugün bir Kurtuluş Savaşı ve milli kimlik mücadelesi veren Ukraynalılar’ın tarihi bir intikam olarak Odesa’daki Katerina putuna hak ettiği muameleyi yapmaları ayakta alkışlanmalıdır.
Ezilen uluslar er ya da geç sömürgecilerden intikamlarını alırlar. Atatürk’ün dediği gibi “Bütün mazlum milletler zalimleri bir gün mahv ve perişan edecektir.”