Erdoğan’ın Ankara’nın Mamak ilçesinde bulunan Hüseyin Gazi Cemevi’ni ziyaret etmesi, Alevilerin taleplerini yerine getirmekten ziyade, yaklaşan seçimler öncesinde AKP’nin siyasi yalnızlığını gidermeye çalışan yeni bir açılım görüntüsü veriyor.
Nitekim Erdoğan en son 2007’de yine bir seçim arifesinde İstanbul Kazlıçeşme’de Erikli Baba Cemevi’ni ziyaret etmiş, burada yaptığı konuşmada Alevi yurttaşların sorunlarının devlet tarafından sahiplenileceğini dile getirmişti.
Verilen sözler yerine getirilmediği gibi, verilen sözlerin hatırlanmasına sebep olabilecek haber kaynakları da internet sitelerinden sildirildi. Erdoğan’ın Erikli Baba Cemevi’ne ziyaretiyle ilgili tüm kayıtların silinmiş olması ve fotoğrafların da “uçması” elbette bir tesadüf değil.
Aradan 15 sene geçtikten sonra Erdoğan, Hüseyin Gazi Cemevi’nde bir araya geldiği “seçilmiş Alevilere” yeniden aynı vaatlerde bulundu. Toplantıya katılan Alevi temsilcilerinin açıklamalarına bakıldığında bu kişilerinin tamamının muhalif Alevi kuruluşlarına “muhalif” oldukları anlaşılıyor. Hatta bir temsilci toplantıyı eleştiren kuruluşları “anarşist” olmakla suçluyor. Bu terminolojinin kimler tarafından kullanıldığı düşünüldüğünde Cemevi sofrasının Erdoğan sofrasına dönüştüğünü anlamak zor değil.
Bu yüzden de Hüseyin Gazi Cemevi’nde Erdoğan’ın ziyareti için yapıldığı söylenen “mekan düzenlemesi” gayet akla yatkın duruyor. Erdoğan’ın oturduğu yerin arkasında bulunan büyük boy Hz. Ali ve Atatürk resimleri kaldırılmış ve odanın farklı yerlerine asılmış.
İletişim Başkanı Altun’un görevi zaten ileride “sıkıntı” yaratabilecek bu tarz kazaların önüne geçebilmek. Toplantıya katılanlar bizzat Erdoğan tarafından belirlenmiş, salon düzenlemesi de Fahrettin’e kalmış.
Cemevi fotoğrafları servis edilerek Erdoğan’ın ne kadar kutlu ve adil bir lider olduğu mesajları verilecek. Ama fotoğraflarda Hz. Ali’nin olmamasına mutlaka dikkat edilecek! İktidarın işi görüldükten sonra fotoğraflar çöp olacak, sözler unutulacak, vaatleri hatırlatacak internet haberleri de sildirilecek. Böylesi bir dönemde “fazla Selefi” bir imajın âlemi yok!
Erdoğan’ın cemevine gitmesi için bir “sebep” gerekiyordu ve bir meczubun cemevlerine yönelik saldırısı bu sebebi yarattı. Ancak “meczup” denilen akli melekelerinden yoksun kişilerin bile belli siyasi amaçlar için kullanılabileceğini gayet iyi biliyoruz. Saldırganın “deli” olması, eylemlerin kişisel olmasını gerektirmez.
Bakalım bundan sonraki adım ne olacak? Erdoğan’ın bundan sonraki ziyareti Yahudi cemaati olursa bir şeylerden fazlasıyla şüphe edebiliriz.
Geçtiğimiz günlerde de “meczuplar” Hasköy’de Musevi mezarlığına saldırmış ve mezar taşlarını kırmışlardı.
Bu tarz olayların yeni açılımlar yaratmak açısından “fırsat” olarak kullanıldığı geçmişte yaşadık ve gördük. İktidarın MHP’yle işbirliğiyle sınırlı kalmış bir ittifakı genişletebilmesi Erdoğan’ın siyasi geleceği açısından bir zorunluluk. Yeni bir Reha Çamuroğlu bulmak gerek. Abdülkadir Selvi olabilir mi? Çok “düşük” profilli ama bu kıtlıkta neden olmasın!
Tayyip Erdoğan’ın yine bir seçim öncesi söylediği “Eğer Alevilik Hz. Ali’yi sevmekse, ben dört dörtlük bir Aleviyim” sözlerini sıklıkla duyacağımız bir döneme giriyor olabiliriz.