Maltepe Belediyesi’nin düzenlediği 23 Nisan etkinliğinde bir vatandaşın bıçakla sahneye çıkması ve kendisine engel olmaya çalışanlara saldırması, bir meczubun yaptığı bireysel bir eylem ya da cinnet olarak geçiştirilemez.
Çocukların bile bu tarz saldırıların hedefi haline gelmesi Türkiye’nin sosyal yapısının nereye evrildiğini ve toplumdaki ruh halini ortaya koyan çarpıcı bir örnek.
Saldırganın siyasi bir amaç taşıyıp taşımamasının da hiçbir önemi yok. Çünkü çocukları hedef alan bir eylemin kökü derindedir ve bu toplumsal yapı AKP eliyle kuruldu.
Seçimlerden önce muhalif partilere yönelik silahlı saldırılar gibi bu saldırı da siyasidir.
Sokak röportajı verenlere dayak atarken, neredeyse her gün muhalif partilerin bürolarına silahlı saldırılar düzenlenirken ve bu saldırılar saldırganlar açısından bir “popülerleşme” ve “kabul görme” aracı haline gelirken; iktidarın toplumsal dayanağı olan “saldırmanın” sistematik bir eylem haline dönüştüğünü görmek gerekiyor.
Bu durum her ne kadar toplumun bir kesimi açısından dehşet verici olsa da toplumun başka bir kesimi tarafından da son derece normal karşılanan ve takdir edilen bir ifade biçimine dönüştü.
Arabesk kültürün ve lümpen kitlelerin “namusu için ele kana bulayan delikanlı adam” tipolojisi, “devletin bekası ve milletin huzuru için” eline silah alıp sağa sola ateş eden bir profil haline geldi.
Saldırganlığın en büyük gıdası ise iktidarın siyaset yapma biçimi. Diğer taraftan bu saldırganlığın cezai bir müeyyidesinin olmaması ayrıca cesaret verici bir durum yaratıyor.
AKP seçim bürolarına düzenlenen silahlı saldırılar ise bu lümpenliği örtmek, “iki tarafa da mal etmek” ve normalleştirmek için düzenlenmiş tertipler gibi duruyor.
21 yıllık bir AKP iktidarı “toplumun genelinin mutlu olduğu” propagandasını yapsa da sokaklardaki gerçek çok daha farklı.
Toplumdaki suç oranlarının ve silahlanmanın hızla artması, “güvenliğin” en önemli kaygı haline gelmesi ve Müge Anlı tarzı programların sayısının hızla artması, toplumsal zemindeki değişmenin göstergesi.
İktidarın siyaseti yok etmeye çalıştığı bir ülkede siyasetçinin hedef haline gelmesi gayet doğal. Bu seçimleri farklı kılan şey ise muhalif siyaseti temsil ettiği düşünülen her unsurun da bundan payını alması.
Bir toplumsal uzlaşma konusu olan “çocukların” bile bu şiddet alanlarının içinde yer alması, Türkiye’de artan şiddet ortamının bir sonucudur.