ABD eski Başkanı Donald Trump, 2024 Başkanlık Seçimleri için aday adayı. Kampanyası çerçevesinde, 2 Kasım’da Teksas’ta bir konuşma yaptı. Konuşmasında İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin ardından yaşananlar hakkında söyledikleri, dünya çapında gündem oldu. Trump, ABD ile İran arasındaki danışıklı dövüşü bugüne kadar hiç olmadığı kadar açık bir şekilde ifşa etti.
Kasım Süleymani, İran’ın Orta Doğu çapındaki pis işler sorumlusuydu. İran’ın Şii Şeriatçılığı ve Fars yayılmacılığı saikleriyle müdahale ettiği her çatışmada etkindi. Lübnan’dan, Suriye ve Irak’a kadar her yerde o vardı. Lübnan Hizbullah’ı, Haşdi Şabi, Ketaib Hizbullah gibi bütün İran yanlısı silahlı grupları örgütleyen ekibin başındaydı.
Süleymani, 3 Ocak 2020’de uçakla gittiği Bağdat’ta havaalanında ABD’nin düzenlediği suikast sonucunda öldürüldü. Bunun üzerine faşist molla rejimi çok üst perdeden bir şehitlik ve intikam edebiyatı başlattı. Bir taraftan Kasım Süleymani adeta evliya ilan edilirken, diğer yandan da “Büyük Şeytan” Amerika’dan alınacak intikam için yeminler ediliyordu.
Suikastten beş gün sonra, 8 Ocak 2020’de Irak’ın Anbar eyaletindeki ABD askerî hava üssü ile Erbil’deki bazı noktalara İran füze saldırısı oldu. Mollalar, “şehit Süleymani’nin intikamını aldık, 80 kişi öldürdük” açıklamaları yapıyordu. Fakat gerçekte “saldırılarda” tek bir ABD askerinin dahi burnu bile kanamamıştı! Süleymani’nin ardından ölenler, sadece memleketi Kirman’daki cenaze töreninde yaşanan izdihamda dünyasını değiştiren 50 kadar rejim taraftarından ibaretti…
Aradan geçen üç yıla yakın zamanın ardından Trump’ın yaptığı açıklama, bu saldırılarda neden tek bir ABD’liye bile bir şey olmadığını ve tabii ki ardından ABD’nin neden tepki vermediğini net bir şekilde gösterdi. Daha önce hiç anlatmadığı bir hikâyeyi anlatacağını belirten Trump, şunları söyledi:
“İranlılar bizi aradılar ve ‘Dinleyin, başka seçeneğimiz yok’ dediler. Sizi vurmalıyız. Çünkü bizim de özsaygımız var. Ve onları anladım. Biz onları vurduk, bir şeyler yapacaklar. Belli bir askeri üsse 18 füze fırlatacağız dediler. O geceyi hatırlıyorsunuz. İlginç bir gece. Gergin olmayan tek kişi bendim çünkü ne olacağını biliyordum. Bize, ‘Merak etmeyin, hiçbiri üssü vuramayacak’ dediler. Söyledikleri gibi 18 füze attılar, beşi havada imha oldu, diğerleri de üssün dışına düştü.”
Trump’ın bu açıklamalarından kuşku duymak için herhangi bir sebep yok. Çünkü bu tam da İran’ın faşist molla rejiminin karakterine uygun bir olayı tasvir ediyor. Belki de eyleme geçmeden önce arayıp haber veren sadece İran da değildir. Aşırı güçlenmiş, mollaların denetimini aşmış Kasım Süleymani’den kurtulmak isteyen mollaların, ABD’nin önceden haber verdiği bu suikasti CIA ile anlaşarak istekle kabullenmiş olması da gayet kuvvetli bir ihtimal…
Diğer yandan, 1979’dan beri Amerikan karşıtlığı ve antiemperyalizm oynayan mollaların bu 44 yıl içinde ABD’ye verdiği tek bir zarar dahi olmadı. Bu sahte Amerikan karşıtlığına rağmen İran mollaları, ellerine geçen her fırsatta ABD ile uzlaştılar, anlaştılar ve hatta Irak işgali döneminde olduğu gibi işbirliği yaptılar. Gerisi gösteriden ibarettir.
Peki, bu Şeriatçı-ABD danışıklı dövüşü sadece İran’ın ayak oyunlarından mı ibaret? Orta Doğu çapında yaşananlara ve ülkemizi yöneten AKP’nin ABD ile ilişkilerine bu pencereden bakınca hiç de öyle olmadığını görüyoruz zaten. Görünürdeki “Hamas”et, ABD projeleri için talimat almadaki munislikle her zaman bolca dengelenir. Bu tüm tarafların memnun olduğu bir oyundur. Kasım Süleymani olayı ve sonrasında olanlar ise bunun sadece bir perdesidir…