TÜİK, geçtiğimiz gün 2020 ve 2021 Uluslararası Göç İstatistiklerini açıkladı. Bu istatistikler “istatistiklerin elde edildiği kurumların idari kayıtlarındaki çalışmaların devam etmesi” nedeniyle erteleniyordu.
Bu rakamların açıklanmasıyla birlikte, Türkiye’nin geleceğine etki edecek en önemli sonuçlardan biri olan genç nüfusun ülkeyi terk etmesi ile ilgili verilere de ulaşılmış oluyor. Her ne kadar TÜİK’in verilerine güvenilmeyecek olsa da, açıklanan veriler fikir edinmek bakımından oldukça önemli.
Yurtdışından Türkiye’ye göç edenlerin sayısı, 2019 yılında 677 bin 42 kişi iken, 2020 yılında yüzde 47 azalarak 340 bin 845 kişiye düşmüş. Bu rakam 2021 yılında yüzde 116 artarak 739 bin 364 kişi olmuş. Yani 2019, 2020 ve 2021’de Türkiye’ye toplam 1 milyon 757 bin 251 kişi giriş yapmış.
Türkiye’den yurtdışına göç eden kişi sayıları ise şöyle: 2019’da 330 bin 289, 2020 yılında 420 bin 463 ve 2021 yılında da 287 bin 651 olarak açıklanmış. Yani açıklanan yıllarda toplam 1 milyon 38 bin 403 kişi ülkeyi terk etmiş. Aradaki fark, 718. 848.
Buradan çıkacak ilk sonuç, Türkiye’nin nüfusunun arttığı, ancak bu artışın sebebinin Türk nüfusun artmasıyla değil, Türkiye’nin dışarıdan göç almasıyla gerçekleştiğidir. Nitekim TÜİK’in açıkladığı 2021 yılına ait istatistiklerde Türkiye’nin doğurganlık hızının 1.70’e düştüğünü görüyoruz. Bu rakam, nüfusun yenilenme hızı olan 2.10’un altında.
AKP’nin iktidar olduğu 20 yılda Türkiye’nin doğurganlık oranı yarı yarıya düştü. Türkiye, nüfus itibariyle artık Avrupa ülkeleri gibi giderek yaşlanmaya başlayan bir nüfusa sahip ve önümüzdeki dönem, bu durum Türkiye’nin aleyhine olacak.
Yine TÜİK’in verilerine göre Türkiye’den göç edenlerin yaş aralığına baktığımızda, göç edenlerin önemli bir kısmının genç nüfus olduğu görülüyor. 2019 yılında göç edenler arasında en yüksek oran 25-29 yaş aralığı olarak tespit edilmiş. İkinci olarak 20-24 yaş grubu, üçüncü olarak da 30-34 yaş grubu izlemiş. 2020 yılında da sıralama değişmezken, 2021 yılında 20-24 yaş grubu birinciliğe yükselmiş, 25-29 yaş grubu ikinci, 30-34 yaş grubu ise üçüncü olmuş.
İşte tam da burada Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri karşımıza çıkıyor. Türkiye’nin geleceği genç nüfus, ülkeyi terk ediyor. Bu genç nüfusun önemli bir kesiminin ülkenin en nitelikli kesimi olduğunu söylemeden geçmemek gerek. Bu kesim, gelecekte Türkiye ekonomisini ayakta tutacak kesimdi ve ne yazık ki, Türkiye’yi akın akın terk ediyorlar.
En fazla göç veren iller aynı zamanda Türkiye’nin en büyük şehirleri. Hal böyleyken buralarda boşalan iş gücü ve nitelikli çalışanların yerini de yine önemli bir kısmının genç nüfusun oluşturduğu göçmenler dolduruyor. Sadece nüfusumuz değil, ekonomimiz de giderek yabancılaşıyor.
20 yıldır “üç çocuk” lafını ağzından düşürmeyen Erdoğan iktidarı, Türkiye’nin doğurganlık oranını nüfusu yenileyemeyecek oranda düşürdü. Doğurganlık oranının azalmasında en büyük etken ekonomik durum olarak gösterilebilir. Tabi ekonomik tablonun da sorumlusu “ekonomist” Erdoğan’dır.
Bu durum Türkiye açısından en önemli sorunların başında gelirken, AKP iktidarı açısından bir sorun teşkil etmiyor. Hatta AKP için sevinilecek bir gelişme olarak bile görülebilir. En nihayetinde Türkiye’den göç eden genç nüfusun çok önemli bir kesimi AKP muhalifi. Hal böyleyken Erdoğan iktidarı gençlerin gidişine üzülmez, tam tersine sevinir. Zaten kendisinin tavrının da “giderlerse gitsinler” olduğu hepimizin malumu.
Gençlerin bu kadar yüksek oranlarda ülkeyi terk etmesinin tek sebebi, AKP iktidarının ekonomiyi tamamen bitirmesi değil elbet. Ekonomik gerekçeler ilk sıralarda yer alsa da, sosyal ve siyasal anlamda da gençler Türkiye’de gelecek göremiyor.
AKP’nin canına minnet. Kendisine oy vermeyecek, muhalif, nitelikli, AKP açısından sorun çıkarmaya oldukça meyilli kesim Türkiye’yi terk ediyor; yerini de AKP’nin sözünden çıkmayacak, vatandaş yapıldığında potansiyel oy anlamına gelecek, düşük nitelikli göçmenler dolduruyor. Bu, aynı zamanda AKP’li iş adamları için sömürülecek potansiyel iş gücü demek.
AKP muhtemel muhalif bir kitleden kurtuluyor; buna karşılık hem potansiyel bir kitle kazanıyor hem de tabanını “din kardeşliği” vs adı altında konsolide ediyor.
Türkiye geleceğini kaybederken, AKP “win win” diye seviniyor.