No Result
View All Result

Türk milliyetçilerine çağrı:
Kılıçdaroğlu’na destek olalım

Erkan KARAARSLAN by Erkan KARAARSLAN
1 Mayıs 2023
in HAFTALIK
0
Türk milliyetçilerine çağrı: Kılıçdaroğlu’na destek olalım

Kendisini “ulusalcı” ya da “Türkçü” olarak tanımlayan ve seçimlerde Kılıçdaroğlu’na oy vermeyeceğini söyleyen önemli bir kesim var. AKP iktidarının devletin bütün olanaklarını seferber ettiği seçimde tek bir oyun bile önemi gittikçe artıyor.

Yapılan bütün anketlerde Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun oy oranları birbirine son derece yakın. İktidarın bütün imkanlarını seferber etmesi ve kabile ekonomisini bile bozacak biçimde büyük vaatlerde bulunmasının sebebi bu aritmetikle ilgili.

Ancak tüm bu vaatlere rağmen Erdoğan’ın istediği oya ulaşamama ihtimali yüksek. Bu durumda Kılıçdaroğlu’na mesafeli duran Türkçü ve ulusalcı kesimlerin tavrı belirleyici olacak. Adayların henüz belli olmadığı dönemde “Kılıçdaroğlu’nun aday olmasına neden karşıyım?” başlığıyla yazı yazmış, İmamoğlu ya da Yavaş’ın adaylığını destekleyen ve kendisini “Türk milliyetçisi” olarak tanımlayan bir gazeteci olarak bu kesimlere çağrıda bulunmak isterim.

Kılıçdaroğlu’nu eleştiren bu kesimlerin birçok haklı endişesi olduğunu görüyorum ve CHP’nin milletvekili adayları üzerinden dönen tartışmalarda olduğu gibi bu kaygıları paylaşıyorum. Ancak Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ın karşısında en güçlü aday olarak ortaya çıkan Kılıçdaroğlu’na destek olmak, Türk milliyetçiliği açısından bir tercihin ötesine geçmiş ve aritmetik bir zorunluluğa dönüşmüş durumda.

“Mecburiyete” dayalı, Türkiye’yi “iki kutba mahkum eden” bu sistem AKP eliyle bilinçli olarak kuruldu ve önümüzdeki süreç bizim de bu gerçeğe uygun biçimde hareket etmemizi zorunlu kılıyor. Yapılacak seçimde en önemli görev Cumhuriyet’i kurtaracak bir strateji benimsemek ve bunun üzerine bir siyaset inşa etmektir.

Kimileri “Bu düzen yıkılırsa fikirlerimiz daha çok güçlenir” tarzı bir yaklaşımla tarafsızlık politikasını tercih edebilir ancak AKP’nin yeniden kazandığı gerici bir siyasi düzende Türk milliyetçiliği esas düşman olarak görülecek ve büyük bir hesaplaşmanın ana hedefi haline gelecek.

Kılıçdaroğlu’nun kazandığı bir siyasi düzende de elbette Türkçü-ulusalcı kesim “baş tacı” olmayacak ancak şu bir gerçek; Kılıçdaroğlu’nun temsil ettiği siyasi çizgi Türk milliyetçiliğine yönelik yok edici bir politika istese de izleyemez.

Kılıçdaroğlu’nun kazanacağı bir Türkiye’de güçlü bir siyasi mücadele mümkün olabilecekken, AKP’nin yeniden kazanacağı bir Türkiye’de herhangi bir siyasi mücadele ya da örgütlenme mümkün olmayacaktır.

“Kılıçdaroğlu ve Erdoğan arasında bir fark olmadığı” fikri “sorumluluğa ortak olmamak” gibi “cazip” bir politikaya yol verse de, tarafsız kalmak da Türk milliyetçilerini sorumluluktan azade kılmayacaktır.

Kılıçdaroğlu’na oy vermeyeceğini söyleyen Türk milliyetçisi onlarca haklı gerekçe üretebilir. Ama tüm bu haklı argümanların, “Sonuç olarak ne yapmak gerekiyor?” sorusuna yanıt verecek tatmin edici bir cevapla birleştirilmesi, tutarlılık açısından kaçınılmaz.

Türk milliyetçileri kendilerini yeni dönemin siyasi önderi olarak görüyorlarsa bu sorunun cevabından kaçamazlar. “İlk turda istediğimiz adaya oy verelim, ikinci turda gerekirse Kılıçdaroğlu’na veririz” diyen bir yaklaşım maalesef derin bir rüya aleminin içerisinde. Türkiye gibi bir ülkede 15 gün iktidar açısından bütün dengelerin değişebileceği ve tekrar başa dönmeye sebep olacak kadar uzun bir süre.

Görünen o ki, Oğan ve İnce, Türkiye’nin siyasi geleceğinde en dinamik unsur olabilecek Türk milliyetçisi tabandan oy alacak. Ancak “Türk milliyetçiliğinin gücünü göstermek ve rüştünü ispat etmek” amacıyla çıkılan bu yol, gelişen şartlar neticesinde tam tersi bir etki yaratarak, güçlenecek bir fikrin ve yetişecek genç kadroların önünü kesebilir.

Erdoğan’ın yeniden kazanması can alıcı bir sorun olarak mültecilerin kalıcı hale gelmesiyle sonuçlanabilir. Kılıçdaroğlu’nun “mültecileri geri gönderme” söylemi bile temsil ettiği siyasi çizginin Türk milliyetçiliğini dikkate almak zorunda olduğunun bir göstergesi.

Türk milliyetçiliğine verilen zararları bir teraziye koymak mümkün olsa, Kılıçdaroğlu’nun günahları Erdoğan’ın günahlarının yanında çok hafif kalacaktır.

Kılıçdaroğlu’nun “Türk milliyetçiliğinin ayaklar altına alınmasının” hesabını sormak gibi bir niyetinin olmaması, kendisine destek olacak geniş seçmen kitlelerinin de bu “fetret dönemini” sineye çekmesini ve kabullenmesini gerektirmez.

Oğan ve İnce’ye oy verecek kesimlerin “kazanmaktan” ziyade “bir tepkinin ortaya konulması” amacını taşıdıkları düşünüldüğünde, böylesi bir tepkinin milletvekilliği seçimlerinde verilmesi diğer taraftan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kılıçdaroğlu lehinde fedakarlık yapılması bir seçenek olabilir.

Günün şartlarına uygun davranmak oportünizm değil, daha hareketli ve yorucu bir dönem için mevcut gücü muhafaza etmektir. Daha keskin görünen tavır ise özünde daha kolaycıdır. Türk milliyetçiliği geçici bir heves değil, Türkiye’yi yeniden inşa etme projesidir. 14 Mayıs’ta sandıktan çıkacak sonuç bu sürecin dönüm noktası olabilir. Ülkemizi Cumhuriyet’le kavgalı olanlara teslim etmeyelim.

Previous Post

Kemal Kılıçdaroğlu’na neden oy vermeliyiz?

Next Post

Vakit tamam, oylar Kılıçdaroğlu’na!

Next Post
Vakit tamam, oylar Kılıçdaroğlu’na!

Vakit tamam, oylar Kılıçdaroğlu’na!

Facebook Twitter Instagram

TÜM HAKLARI SAKLIDIR © 2022 TÜRKSOLU, ATATÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, SOLCU GAZETE.

No Result
View All Result
  • TÜRKSOLU
  • GÜNLÜK
  • HAFTALIK
  • ARŞİV
  • İLERİ YAYINLARI KİTAPLIĞI

TÜM HAKLARI SAKLIDIR © 2022 TÜRKSOLU, ATATÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, SOLCU GAZETE.