Türkiye’nin NATO’dan çıkmasını kimler istiyor?
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali üçüncü ayını doldururken, işgal ile başlayan tartışmalar da hız kesmeden devam ediyor.
Bu tartışmaların en önemlisi, hiç kuşku yok ki, NATO ile ilgili olanlarıdır. Çünkü Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin en önemli nedenlerinden biri, Ukrayna’nın NATO’ya girmek istemesiydi?
Bir ülkenin NATO’ya girmek istemesi eleştirilebilir ama o ülkenin işgaline gerekçe olamaz. Ancak Ukrayna işgalinden sonra ortaya çıkan gelişmeler, NATO’yu hep gündemin en üst sırasında tuttu. Özellikle İsveç ve Finlandiya’nın da NATO’ya başvurması ve Rusya’nın bu başvurulara tehdit ile cevap vermesinin ardından Türkiye’nin de veto etmesiyle NATO meselesi ülkemizde de en önemli gündem maddelerinden birini oluşturuyor.
Bu tartışmalar sırasında bugünlerde en çok dillendirilen konuların başında da Türkiye’nin NATO’dan çıkması geliyor. Bu talep sadece ezelden beri NATO karşıtı olan sol kesimden değil, bizzat iktidar kanadından da geliyor.
Türkiye’de bazı konularda bir araya gelen garip bir ittifak var. AKP-MHP-Perinçek ittifakı, Kürtçüler, sol kesim, liberaller.
Aynı ekip, bugün Türkiye’nin NATO’dan çıkması gerektiğini de en sert söylemlerle dile getiriyor.
Erdoğan’ın ne kadar Amerikancı ve NATO’cu olduğunu da, zaman içerisinde çıkarı gereği nasıl sözde Amerikan ve NATO karşıtı olduğunu hepimiz biliyoruz.
Burada özellikle dikkat çekici olan Bahçeli’nin tavrıdır. Bizzat Amerika tarafından kurulan, bugüne kadar NATO’culuğu kimseye bırakmayan MHP ve Bahçeli, bir anda Maoculuğa evriliyor, NATO karşıtı kesiliyor ve ne tesadüf ki, Maocu Aydınlıkçılar, Bahçeli’yi manşetlerinden indirmiyorlar. Özellikle Bahçeli gibi birinin bugün Perinçek çizgisine gelmesi, bu ikisinin AKP iktidarına ortaklık etmesi, Türkiye üzerine oynanan oyunun büyüklüğünü gösteriyor. Çünkü Bahçeli, Erdoğan’ın açıktan söyleyemediklerini söylemekle görevli.
Zamanında, 12 Eylül sonrası, sıkı Amerikancı, Avrupacı, hatta NATO’cu olan Perinçekçiler, bugün Rus maşası olarak Türkiye’nin NATO’dan çıkması çağrısında bulunuyorlar. Bunların 12 Eylül’den sonra yayınladıkları Ufuklar isimli bir dergi vardı ve bu dergi, o dönem Yunanistan’ın NATO’ya girmesini, Türkiye ile Avrupa Konseyi’nin ilişkilerinin geliştirilmesini savunuyordu.
Türkiye, NATO’ya neden girmişti?
Türkiye, NATO’dan çıksın mı sorusunu cevaplamadan önce, Türkiye’nin neden NATO’ya girdiğini hatırlamak gerekiyor.
Tamam, Demokrat Parti Amerikan işbirlikçisiydi, Türkiye’nin Batı kampında yer almasını istiyorlardı da, adamlar bir sabah kalkıp “Biz NATO’ya girelim” demediler. Hatta Demokrat Parti’den önce CHP hükümeti de NATO’ya başvurmuştu ancak başvuru kabul edilmemişti.
Türkiye’nin NATO’ya girme çabası II. Dünya Savaşı günlerine kadar uzanır. Yani Sovyetler’in Türkiye’den Boğazlar’ı, Kars ve Ardahan’ı istediği günlere kadar.
Bakmayın siz şimdi Aydınlıkçıların “Bu talepler Selim Sarper’in uydurmalarıdır, resmi belge yoktur” dediklerine. Zamanında Ufuklar dergisinde Türk-Sovyet dostluğunun zedelenmesinden Sovyetler’in yayılmacı tavrı sorumlu tutuluyordu.
İşin özü şu ki, özellikle Montrö’nün imzalanmasından sonra SSCB, Boğazlar üzerindeki Türk hâkimiyetini kendi lehine değiştirmek için girişimlerde bulunmuş, Türkiye’nin egemenliğini paylaşmaması üzerine de tehditkâr tavırlar almıştı.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında da Stalin’in Boğazlar ve toprak talepleri devam edince Türkiye NATO’ya başvurmuş, Kore’ye asker göndermiş ve 1952 yılında NATO’ya kabul edilmişti.
NATO elbette ki makbul değil. Türkiye bir emperyalistin tehdidini diğer bir emperyaliste sığınarak bertaraf edemez.
Türkiye bu noktada dış politikasını, ittifak ilişkilerieni yeniden gözden geçirmek zorunda.
Bugün “tarihsel topraklarımız” vs. diyerek Ukrayna’ya saldıran Putin’in yarın Kars, Ardahan ve Boğazlar için Türkiye’ye saldırmayacağının garantisi var mı?
Putin, Ukrayna’dan sonra sıranın bize gelmeyeceğinin garantisini verebilir mi?
Gerçi Putin gibi bir adamın verdiği hiçbir garantiye güvenmemek gerekir.
Tarafsızlıkları ile ünlü iki ülke, İsveç ve Finlandiya bile Rus tehdidi karşısında NATO’nun şemsiyesi altına sığınmaya çalışıyor. Bu ülkeler ekonomik olarak güçlü, bağımsız ülkeler ama onlar bile bir noktada güvenliklerini sağlamak için istemeyerek NATO’ya sığınıyor.
Türkiye NATO’dan çıksın demek kolay ancak Türkiye’nin güvenliğini tek başına sağlayacak güçte olması gerekiyor.
Türkiye’ye şer ekseni tuzağı
AKP’nin iktidara girişiyle birlikte Türkiye hızla kuruluş amaçlarından uzaklaştı. Bununla birlikte AKP’nin kurmak istediği rejim, millet yerine ümmet yapısı, dış politikadaki yeni açılımları, İslamcı terör örgütleriyle ilişkileri, Türkiye’yi hedef haline getiren adımlar oldu.
Türkiye, özellikle 2010’lu yıllardan sonra hızla şer eksenine doğru kayarken, hedef olmamasının tek ama tek bir nedeni var, o da Türkiye’nin NATO ülkesi olması.
Tabii burada hedef olmamaktan kastım, askeri hedef tabii ki, yoksa Türkiye AKP yüzünden çeşitli şekillerde cezalandırılıyor. Türkiye, Irak gibi, Suriye gibi, Afganistan gibi saldırıya uğramıyorsa, bunu tek sebebi, Türkiye’nin NATO üyesi olmasıdır.
Türkiye bugün gerekli güvenlik tedbirlerini almadan NATO’dan çıkarsa, sadece ABD’nin değil, iktidar blokunun çok güvendiği Rusya ve Çin’in de hedefi olur.
Başında Erdoğan’ın olduğu, Bahçeli ile Perinçek’in desteklediği AKP, Türkiye’yi NATO’dan çıkarır mı?
Elbette böyle bir ihtimal kuvvetle var. Sonuçta İstanbul Sözleşmesi’nden bir kararnameyle çıkan Erdoğan, NATO’dan da bir kararnameyle çıkabilir. Ancak bu ihtimal, şu an için hiç de Türkiye’nin yararına bir ihtimal değil.
Türkiye’nin şu anda NATO’dan çıkması demek, artık iyiden iyiye Türkiye’nin şer eksenine oturması demek.
Türkiye’nin şu an NATO’dan çıkması demek, bütün dış saldırılara karşı savunmasız kalmak demek.
AKP orduya düzenlediği operasyonlarla deniz ve hava kuvvetlerini bitirdi. ABD’den uçak alamıyor, Rusya’dan aldığı S-400’leri kullanamıyor, Türkiye’yi damadın ürettiği SİHA’lar mı koruyacak?
Türkiye, bağımsızlığını yeniden kazanmadan NATO’dan çıkamaz!
Türkiye NATO’dan çıkmalı mı, çıkmamalı mı?
Türkiye’nin NATO’ya üye olmasından sonra NATO ve ABD, Türkiye’nin her yoldan çıktığını düşündüklerinde Türkiye’ye müdahale ettiler. 12 Mart, 12 Eylül darbeleri, birçok toplumsal olaylar, bunları tek tek saymaya gerek yok.
Neticede NATO dediğimiz şey de bu değil mi? Amerikan emperyalizminin çıkarları doğrultusunda ülkeleri, toplumları, orduları dizayn ekmek.
Türkiye elbette ki, NATO’dan çıkmalı ve günü geldiğinde de çıkacaktır, ancak o gün bugün değil.
Türkiye, NATO’ya yukarıda da özetlediğim gibi Sovyet tehdidine karşı girmişti. Çünkü Türkiye’nin Sovyetler’e karşı kendini savunacak gücü yoktu. Etrafında da Türkiye’ye destek olacak, ittifak yapacak bir ülke yoktu.
Çünkü Atatürk’ün ölümünden sonra Türkiye savunmada gitgide gerilemiş, dış politikada da yalnızlaşmıştı.
Düşünsenize, Türkiye NATO’dan çıkmış, ABD ile anlaşmazlığa düşmüş, savaş çıktı çıkacak; Türkiye kimle ittifak yapabilir?
İktidar kanadına göre Rusya ve Çin ile yapabiliriz. Acaba?
Rusya ve ABD’nin, Suriye’de olduğu gibi anlaşmayıp bizi bölmeyeceği ne malum? Suriye’ye, bugüne kadar olan onlarca şeye ses çıkarmayan Çin’in bu sefer ses çıkaracağının garantisi ne? Perinçek mi?
Türkiye NATO’dan çıkabilir mi diye sorduk da ABD Türkiye’yi öyle o kadar rahat bırakır mı? ABD’dekinden fazla NATO üssü/tesisinin olduğu bir ülkeden bahsediyoruz. Türkiye’yi o kadar kolay bırakmayacaklardır, bıraksalar da rahat bırakmayacaklardır.
Türkiye’nin NATO’dan çıkmasının tek bir yolu var: Atatürk dönemindeki gibi bağımsız ve kendi kendini savunabilen bir ülke olması.
Atatürk, Türkiye’nin güvenliği için iki şey yapmıştı: İlki, savunma sanayisini geliştirmekti. Türkiye, Atatürk’ün tam bağımsız ülkesiyken savunma konusunda kimseye bağımlı değildi.
İkinci olarak ise yine Atatürk’ün tam bağımsızlık ve “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkeleri doğrultusunda Türkiye’nin etrafında komşu ülkelerle kurduğu bir güvenlik çemberi vardı.
İşte bugün Türkiye en çok da bu iki şeyden mahrum olduğu için, şimdilik, NATO’ya mahkûm.