İstanbul’da yaşayan Ukraynalılar hem “24 Ağustos Bağımsızlık Günü”nü kutlamak hem de Ukrayna direnişi için yardım toplamak amacıyla Taksim’de bir araya geldi. Türk Solu olarak etkinliği düzenleyenlerle Rusya’nın Ukrayna işgali, Ukrayna direnişi ve İstanbul’da Ukrayna ile dayanışma için gerçekleştirilen etkinlikler üzerine görüştük.
Türk Solu adına röportajları genel yayın yönetmenimiz Ali Özsoy gerçekleştirdi.
Aliya Usenova (Ukrayna Kültür Derneği Başkan Yardımcısı):
Rusya boykot edilmeli! Rus rejimi tüm dünyada tecrit edilmeli!
Burada düzenlediğimiz kermeste topladığımız paraların hepsi ecza çantaları ve askerlerimiz için giysi takviyesi için kullanılacak.
Türk halkı, çok merhametli bir halk ve mümkün olduğunca yardımcı olmaya çalışıyor. Bir örnek vereyim. Medikal turnike dedikleri aygıtlar var. Kanı durdurmak için. Bizim bir arkadaşımız bunu yapan fabrikaya gitti ve kendisine ücretsiz olarak 10 tane bağışlandı. Tanesi 200 TL olsa bile, 2000 TL’lik bir hediyedir bu. Diğer yandan moral destek veren ve sözlü olarak dayanışma gösteren de pek çok vatandaşımız var.
***
Aslında Kırım Türkleri için savaş 2014’te başladı. Ben zaten bir Kırım Türkü’yüm ve Ukrayna vatandaşı olarak hep çok aktiftim. 2014’ten beri hep mitinglere katılırdım. Ruslar tarafından zaten terörist olarak görülüyorum. Eğer ben bugün Kırım’a gidersem kesinlikle tutuklanırım.
Örneğin, bir sınıf arkadaşım Kırım’da 17 sene hapis cezasına çarptırıldı. Hapiste. Kendisine siyasi terörist diyorlar. Çünkü o Kırım Türkü’dür. Çünkü evinde Kuran bulunmuştur.
Hiçbir suç işlemesen de hemen terörist derler size. Örneğin burada, Odakule’de altı aydır, her gün izinli miting düzenliyoruz. Yine de Rus Konsolosluğu sürekli bizi ihbar ediyor. Şikayet ediyor.
Benim gidip İstiklâl Caddesi’nde bulunmamdan, kahve içmemden bile rahatsız oluyorlar. Konsolosluğun karşısındaki kahvede oturduğum an bile polislere şikâyet ediyorlar hemen. Sanki burası İstanbul değil Moskova…
2014’te Rus işgalinin başladığı anda Kırım Tatarları yine baskı görmeye başladılar. Düşünebiliyor musunuz? Üç kişiden fazla Kırım Tatarı toplanamaz. Aynı Katerina zamanında olduğu gibi muazzam bir milli baskı başladı. Biz camiye gittiğimizde hemen takibat başlıyor. Tarihi mekânlarımıza tekrar zincirler vurulmaya başlandı. Kırım Tatar okullarının önemli bir kısmını yeniden kapattılar. Kırım Tatarcasını diğer okulların müfredatından tamamen kaldırdılar.
Bizim memleketimizde her gün vatandaşlarımız öldürülüyor. O kadar iğrenç şeyler oluyor ki. Küçük çocuklara tecavüz ediyorlar, dişlerini söküyorlar, küçük bedenlerinin üstünde bıçaklarla “Z” harfi çiziyorlar ve bununla kalmayıp cinsel organlarını iple dikiyorlar. Ben böyle iğrenç insanlara, zulümlere kayıtsız kalabilir miyim?
***
Türkiye’de Rusya’nın propaganda çalışmaları çok fazla var. Lütfen Rus kökenli medyayı okumayınız. Bunların hepsi savaş propagandasıdır. Eğer siz Ukrayna dilinde okuyamıyorsanız, ki olabilir, en azından yabancı medyayı okuyun.
Bence problem ortadadır. Bana kalırsa artık Putin kendinde değildir. Artık bu yaştan dolayı mı yoksa zihni bir rahatsızlık mı bilemiyorum. Ancak şunu söyleyebilirim. Yaşlı ve bunak birisidir. Ve onun yaptığı hareketler akıl çizgisi dışındadır. Rus halkı bunu göremiyor, duyamıyor olabilir ama Türk halkı gerçekleri araştırabilir.
***
Teröristlerle pazarlık yapılmaz. Teklifleri görmezden gelinmeli. Rusya boykot edilmeli. Tüm dünya tecrit etmeli. Türk insanı da… Biz kesinlikle şovenist değiliz. Nazi veya faşist değiliz. Bizim için önemli olan şudur; bir insan hangi dili konuşursa konuşsun, hangi pasaportu taşırsa taşısın, bu haksız ve canice işgale karşı çıkmasıdır.
Stanislav Poklonskyi (Rus Matematik Öğretmeni):
Ukrayna halkı sadece Ukrayna’nın değil, Rusya’nın özgürlüğü için de savaşıyor
Türkiye’deki herkesin savaş hakkında doğruları öğrenip etrafına yaymasını istiyoruz. Çünkü son zamanlarda Ukrayna’daki işgal medyada çok az yer almaya başladı. Ama savaş devam ediyor ve insanlar hâlâ katlediliyor. Büyük acılar devam ediyor. Savaş yokmuş gibi davranamayız.
İkinci olarak, Türk devletinin ve Türk vatandaşlarının Rusya’yı boykot etmesini istiyoruz. Temel olarak Rusya gaz ve doğal kaynaklarını satarak para kazanıyor. Savaş bütçelerini böyle oluşturuyorlar ve savaşa bu sayede devam edebiliyorlar.
Ayrıca Türk hükümetinden talebimiz Ukrayna’dan daha fazla mülteci talep etmeleridir. Ukrayna’dan Türkiye’ye gelmek zorunda kalan pek çok insan, hükümetten yeteri kadar destek alamıyor.
Ben aslında bir Rus vatandaşıyım. Moskova’da büyüdüm. Ancak ailem Ukraynalı, Harkov’dan gelmişler. Ancak ben bile şu anda Rusya ile ilgili güvenilir bilgiye ulaşamıyorum. Rejim buna izin vermiyor. Benim şahsen tanıdığım pek çok insan, Rusya’daki arkadaşlarım, akrabalarımın büyük kısmı savaşa karşı. Ayrıca bugün burada ve her gün Odakule’deki protestomuza bakarsanız, göstericilerin önemli bir kısmının savaş ve Putin karşıtı Ruslar olduğunu görebilirsiniz.
Şu anda Ukrayna halkı, Ukraynalı siviller ve askerler bu kavganın en önemli cephesinde bulunuyorlar ve Rusya’nın geleceği ve kaderi de, Ukrayna’nın Rusya’ya karşı kazanacağı askeri zafere bağlıdır. Çünkü Ukrayna zafer kazanırsa, ki bence kazanacaktır, ancak o zaman Rus halkı bu faşist hükümetten bağımsız olarak yeni bir ülke kurabilir.
Alina Pashkova:
Ukrayna’dan sonra Rusya’nın hedefi Türkiye olacak
Çoğu Türk Ukrayna’yı iyi anıyor. Ukrayna’ya gidenler ve Ukrayna halkını tanıyanlar bize destek oluyor. Savaş başladığında Türkiye’de de yardım toplandı. Özellikle gıda ve sağlık malzemesi gönderildi. Türk insanına, daha ilk baştan Ukrayna’nın yanında aldığı tavır için teşekkür ederim.
Ne yazık ki insanlar var olan duruma çabuk alışıyor. İlk başta tepki gösteren ancak şu anda “savaş hâlâ devam ediyor mu” diye soru soranlar bile var. Herkese haykırıyoruz: “Lütfen bizi unutmayınız. Bize yardımcı olun. Biz varız. Var olmaya devam edeceğiz.”
Ben Harkovluyum. Aslında savaş başlamadan önce Türkiye’ye gelmiştim. 2017’de Türkiye’ye geldim ve benim ikinci yuvam gibi oldu burası. Türkiye’yi çok seviyorum.
Ukrayna asla topraklarından vazgeçmeyecek. Askerlerimiz her gün bedeller ödüyor. Bizi ve topraklarımızı savunmak için karış karış savaşıyor. Çünkü biz Rusya’nın Çeçenistan’a, Gürcistan’a ne yaptığını gördük. Rusya zafer kazanırsa, durmaz. Daha çok toprak ister. Biz şimdi taviz ve toprak verirsek, inanın Rusya’nın bir dahaki hedefi Türkiye olacaktır.
Ruslar “Kanınızı temizliyoruz” söylemiyle sistematik tecavüz politikası uyguluyor
Darina Rebyo (Ukraynalı gazeteci): Ukrayna’yı iki ay önce terk ettim. Ailem hâlâ orada, Kiev’de. Şu anda yaşananlara basit bir yanıt veya çözüm yok. Tek bir anlaşma olacak ve birden insanların hafızası silinecek, barış gelecek diye düşünemeyiz. Bu 8 yıldır süren bir işgal. Her iki ulusu da bu savaş kuşaklar boyu ve pek çok yıl etkileyecek. İkincisi, Ukrayna’nın direnebilmesi için çok fazla silaha ve mühimmata ihtiyacı var. Bunlar olmadan direniş olmuyor. Direniş ise özgürlük ve daha çok hayatın kurtulması demektir.
Ukrayna ve Rusya arasındaki ilişkiler savaş bitse bile yıllar boyunca hemen tamir edilemez. Ancak Ukrayna ile Rus muhalefeti arasında ise tam bir uyum var. Çünkü aynı ruh hali ve zihin yapısına sahibiz. Ortak değerlere sahibiz ve bu değerler bizi şu anda İstanbul’da bir araya getirebiliyor. Ancak Rusya’da hükümetin propaganda etkisinde olan insanlar ise bambaşka bir dünyada yaşıyorlar. Muhalif olan Ruslardan da çok farklı değerlerin etkisi altındalar. Bu anlayışla barış ve sorunları onarmak çok zor.
Buça Katliamı’nda Rus Ordusu sivilleri rehin alıp işkence etme yöntemiyle bölgelerindeki hükümet yetkilileri, polis amirleri, kaymakam, vali ve belediye başkanlarının isimlerini ve adreslerini öğrenmeye çalışmış. İşkenceden sonra pek çok sivil infaz edilmiş. Buça kurtarıldıktan sonra, bulunan katledilmiş insanların çoğunun tırnakları yoktu. Dizlerinden vurulmuş pek çok ceset vardı. Rus Ordusu başından beri savaş hukukuna uymadı ve kendi içindeki savaş suçlularını cezalandırmadı. Bu yüzden sınırsız bir şekilde güçlerini ve yetkilerini kullandılar. Pek çok kadına tecavüz edildi. Gerekçe şu: “Kanlarını temizliyoruz.” Sistematik tecavüz politikası böyle savunuluyor.
Mariia Bondarenko (Rus İngilizce öğretmeni): Ben savaştan önce de Putin karştıydım. Her zaman bu rejime karşı çıktım. Savaş başlar başlamaz Rusya’da gösteriler irili ufaklı başladı. Benim şehrim Tomsk. Sibirya’da bir şehir. Ben de bu protestolara katıldım. Ancak şu anda bu yapılamıyor. Çünkü çok tehlikeli ve hapse düşme riski çok yüksek. Savaştan sonra Rusya’dan ayrıldım. Ve elimden geldiğince Ukrayna’ya destek vermeye çalışıyorum. Nisan ayında Türkiye’ye geldim. İstanbul’a geldiğimde savaşı protesto etmek istiyordum. Ukraynalı protestocuların hesabını internette buldum ve onlara katıldım.
Şu anda Rus halkı büyük bir beyin yıkama aygıtına tabi tutuluyor. Sürekli ve kesintisiz bir devlet propagandası var. Çocuklarının öldüğünü öğrenenler bile Rus propagandasını şu an için sorgulayamıyor. Her yerde olduğu gibi Rusya’da da mantıklı insanlar var. Okumaya meraklı, başka kaynaklara bir şekilde ulaşan. Ancak şu an için ne yazık ki azınlıktalar. Şu anda savaş devam ediyor. Bu savaş bitmeden ve Ukrayna işgalcileri def etmeden, Rus halkının da özgürleşmesi ve Ukrayna halkı ile yeniden bağlar kurması imkânsız. Önce bu savaşın bitmesi gerekiyor. Ukrayna’nın kazanacağı zafer, Rus halkının özgürleşmesini de sağlayacaktır.