Siyasi gündem, “yumuşama” söyleminden geçilmiyor. Siyasi kulislerden medyaya, medyadan kamuoyuna pompalanan beklenti böyle.
Bu tuhaf beklenti, Özgür Özel’in Tayyip Erdoğan’la görüştü görüşmesiyle ilişkilendirilse de bunun işaret fişeğini seçimden sadece üç gün sonra Özgür Özel bizzat yakmıştı.
Anamuhalefetin başındaki isim, anamuhalefet olmanın gereğini yapmayacağını, erken seçim çağrısında bulunmayacağını peşinen ilan edip Tayyip Erdoğan’a moral veriyordu.
Ve şimdi en başta muhalefetin demokrasiye ihanet ettiği bu denklemden AKP gibi faşist bir iktidarın demokratikleşmesini bekleyeceğiz! Düzeltelim. Özgür Bey’in tabiriyle normalleşmesini.
Kılıçdaroğlu’nun aklımızla alay ettiği helalleşmeli, taçlandırmalı, 6’lı masalı illüzyonuna bir seçim dönemi harcamıştık. Anlaşılan şimdi bir dört-beş senemizi de Özgür Özel gömmeye niyetli.
Hatırlayın. 2017’deki Başkanlık sistemi referandumunda 2,5 milyon mühürsüz oy pusulasını da iki CHP Genel Başkanı el birliğiyle unutturmuştu. Kılıçdaroğlu, güya gayrımeşru sayıp iki günde unutmuş, Deniz Baykal ise CHP’nin şimdiden bir Cumhurbaşkanı adayı belirleyip Genel Başkan yapması gerektiğini vaaz etmişti.
Hadi diyelim, bu basit bir siyasi hataydı ve Başkanlık sisteminin mücadele zemininde yapacağı tahribatı öngörememişlerdi. Ama AKP’den yumuşama, normalleşme, hele ki demokratlaşma beklemek, bunun bahsine kredi açmak zaten denenmişti ve imkansızlığı apaçık görülmüştü.
Bu imkansızlığın adı, siyasi tarihimizde “Yenikapı ruhu” adıyla geçer. 15 Temmuz fırsatıyla bir hafta içinde Türkiye’yi OHAL ve KHK rejimine geçiren AKP diktası, üstüne bir de Yenikapı’da miting düzenlemişti. İşte Kılıçdaroğlu, Anamuhalefet lideri sıfatıyla bu mitinge katılım gösterip, konuşma yaparak Erdoğan rejimine en büyük meşruiyeti sağlamıştı.
Özgür Özel’in “erken seçim istememe” usulüyle adeta kuyruk sallayarak başlattığı, bugün “yumuşama” lafazanlığına dönüşen açılımın AKP için yeni bir meşrulaşma lütfu olduğunu görelim.
Erdoğan’a bir 4 yıl daha istediği gibi at koştursun diye yeşil ışık yakan CHP’de Sarıgül gibi bazı “ilginç” isimlere 4 yıl sonrası için Özgür Özel güzellemesi yaptırılması da işin bir başka boyutudur.
Ahmet Hakan gibi operasyonel tiplerin “Özgür Özel, bu kitleyle bırakın yumuşamayı sürdürmeyi, ‘hem müzakere / hem mücadele’ stratejisini bile sürdüremez.” sözleriyle gaz vermesi yine bu kapsamda değerlendirilmelidir. AK trolden bozma kara gözlü gazeteci müsveddelerini makamında ağırlamayı marifet biri genel başkanın böyle zokaları yutması işten bile değildir.
Kılıçdaroğlu’nun İslamcı partilerle yürüttüğü siyasi rüşvet tezgahına benzer bir tezgahı Özgür Özel’in bizzat Tayyip Erdoğan’la yürütmemesi için bir sebep yok.
Özel, Yerel Seçimde CHP zaferinin CHP’ye rağmen geldiğini ve CHP içinde İmamoğlu kadar otorite sahibi olmadığını gayet iyi biliyor. Erdoğan içinse, büyük oranda bertaraf ettiği İyi Parti tehdidinden sonra; İmamoğlu ve Yavaş ihtimalleri yerine Özel gibi zayıf bir figürle eşleşmek halen birinci öncelik.
Yani aslında medya-siyaset ağının sakladığı gerçek bambaşka. Türkiye’nin yumuşamaya değil Tayyip Erdoğan’dan kurtulmaya ihtiyacı var. Tabi, bu gerçeğe sırt çevirmeye devam edecekse Özgür Özel’den ve CHP’den de…