Yazıda ABD’nin Türk Devleti’nin yanında Türk işadamlarını da özel olarak uyardığı ve TÜSİAD’a bir uyarı mektubu gönderdiği iddiası yer alıyordu. Türk iş adamları için çok önemli olan bu iddia dün bizzat TÜSİAD tarafından doğrulandı.
TÜSİAD yaptığı yazılı açıklamada “ABD Hazine Bakanı Yardımcısı Adewale Adeyemo’nun, Rusya’ya yönelik yaptırımlar kapsamında, yaptırım uygulanan kişi ve kuruluşlar ile kurulabilecek ilişkilerin Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlere de yaptırım riski olarak yansıyabileceğine yönelik mektubunun TÜSİAD’a da iletildiğini ve mektubun TÜSİAD tarafından, Dışişleri Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı ile paylaşıldığı” bilgisini verdi.
Diğer taraftan konunun doğrudan muhatabı olan Türk Devleti’nden şu ana kadar bir açıklama yapılmaması, mektubun görmezden gelindiğini gösteriyor.
Ancak “görmezden gelmek”, sorunu ortadan kaldırmıyor. TÜSİAD’ın konuyu kamuoyuyla açıkça paylaşması ve iktidarı da durumdan haberdar etmesinin sebebi gelecekte oluşabilecek riskli durumlara karşı bir güvence yaratabilmek.
Sonuçta Rusya’ya yönelik yaptırımların kabul edilmemesi Türk şirketlerinin değil iktidarın bilinçli bir tercihi. AKP, Rus sermayesini Türkiye’ye çekmek için bu durumu “fırsat” olarak kullanmayı kendisi tercih etti. İş adamları da devletin bu tavrına bakarak bir pozisyon belirliyor.
Ancak ABD’nin doğrudan TÜSİAD’ı uyarması, iş adamlarının gelecekte yaptırımların hükümetin isteği doğrultusunda aşmamalarına yönelik erken bir uyarı. “Hükümet bizi kandırdı” tarzı bir gerekçenin ileride kabul edilmeyeceğini doğrudan dile getiriyorlar.
İktidar gazetesi Takvim’in “TÜSİAD, ABD’nin tehdit mektubuna ses çıkaramadı!” başlığı aslında hükümetin de olaya bakışını ortaya koyuyor. İktidar da troller gibi TÜSİAD’ın böyle bir mektuba sert cevap vermesini istiyor. AKP kendi üzerindeki yükü TÜSİAD’ın üzerine bırakmak istiyor. İktidarın, alamadığı bir tavrı TÜSİAD’dan almasını beklemesi ise komik bir durum.
TÜSİAD da böyle bir kavgada “arada kalmanın” yol açabileceği risklerin farkında. ABD’nin özellikle finans şirketlerine ve bankalara ABD yaptırımlarının by-pass edilmesini gerekçe göstererek verdiği büyük cezaları patronlar iyi biliyor olsa gerek. Rus oligarkların mal varlıklarına yönelik operasyonlardan sonra hiçbir Türk iş adamı böyle bir yaptırımla karşılaşmak istemez. Kaldı ki bu isimlerin yurt dışında çok büyük mal varlıkları var ve bunların ABD’den kaçırılması da imkansız.
Böyle bir faturanın ödenmesi gerektiğinde hükümetin masadan sıvışacağını düşündükleri için temkinli davranmaları doğal. Ancak diğer taraftan da iktidar “Batacaksak beraber batacağız” diyerek bastırıyor. ABD korkusu mu hükümet korkusu mu daha ağır basacak ilerleyen süreçte göreceğiz.