Dün Atatürkçü basın şehidimiz Uğur Mumcu’yu katledilişinin 31. yıl dönümünde andık.
Uğur Mumcu, bugün bile yazdıkları doğru çıkan, sezgileri ve öngörüleriyle geleceği aydınlatan bir gazeteciydi. Dün de Uğur Mumcu’nun geçmişte yazdığı ve bugünleri işaret eden yazıları, sözleri çokça paylaşıldı, basında yer aldı.
Bu yazı ve paylaşımlar, genellikle Uğur Mumcu’nun laiklik üzerine uyarılarını içeriyordu. Bunlar, Türkiye’nin gündemi açısından doğru şeylerdi de.
Uğur Mumcu, Türkiye’deki siyasal İslamcılığın yükselişini ve bugünleri çok öncesinden görmüş ve uyarılarını yapmıştı. Uğur Mumcu’nun siyasal İslamcılık üzerinden laiklik uyarılarının hepsi maalesef ki doğru çıktı ve Türkiye Uğur Mumcu’nun öngörülerini dinlemediği için bugünleri yaşıyor.
Ancak Uğur Mumcu’nun uyarıları sadece Şeriatçılığa karşı laiklik mücadelesi üzerine değildi. Uğur Mumcu, özellikle ABD’nin Irak’a saldırma hazırlığında bulunduğu 1990 yılından itibaren Kürt meselesi üzerine yazıp çizmeye, ABD emperyalizminin Ortadoğu planları ve işbirlikçi Kürt hareketi üzerine uyarılarda bulunmaya da başlamıştı.
Kürt devleti tehlikesine ilk işaret eden Uğur Mumcu’ydu.
Hemen ilk anda akla gelen birkaç yazısından alıntılarla hatırlatalım.
Tarih 19 Ağustos 1990. ABD henüz Irak’a saldırmamış. Uğur Mumcu, Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Kürt desteği” başlıklı yaısında, ABD Saddam’ı devirirse neler olabileceğini tartışıyor.
“Saddam rejiminin devrilmesi ile birlikte bölgede ne gibi değişiklikler olur? Irak’ta Baas rejiminin ve bu rejimle bütünleşen Saddam’ın siyaset sahnesinden indirilmesinden sonra Bağdat’ta Kürtlerin desteğiyle oluşacak Amerikan yanlısı bir hükümet kurulabilir.
Celal Talabani hükümeti!”
Saddam o gün devrilmedi, Irak’ta ABD’nin kuklası Kürt devleti o gün kurulmadı ama 2003’teki ikinci ABD saldırısında bunların hepsi yaşandı. Tek bir farkla, Irak’taki Kürt devletinin başına Barzani geçti, Talabani ise Irak Cumhurbaşkanı oldu.
12 Mart 1991’de yazdığı “Kürt Oyunu” başlıklı yazısında, “Hiç kuşkunuz olmasın; Kuzey Irak’taki Kürt devleti planı, düpedüz bir Amerikan oyunudur. Ve bu bir CIA planıdır! ABD yanlısı bir Kürt devleti, yeni Ortadoğu düzeninin de bir parçasıdır.” diye uyarıyordu.
Uğur Mumcu, ABD emperyalizmi tarafından kurulan bu Kürt devletinin, Sevr’i yeniden hortlatmak olduğunun da farkındaydı:
“Emperyalizmin 1925 yılındaki Kürt siyaseti de işte bu kanlı oyunlarla sahnelenmişti. Bugün bu siyaset yine uygulanıyor. Bu oyunda baş aktör değişmiş, Britanya İmparatorluğu’nun yerini ABD almıştır.
Evet Sevr hortluyor!”
…
“Türkiye, Sevr Anlaşmasında Kürt devletini kurmak isteyen kapitalist Batı devletlerinin ordularınca işgal edildi.
Kurtuluş Savaşı, Sevr Antlaşması’nı yırttı, yerine Lozan Antlaşması’nı yerleştirdi.
ABD ve İngiltere’nin bölgede bir Kürt devleti kurma planları hiç değişmemiştir. Kapitalist Batının amacı, Ortadoğu petrolleri üzerindeki denetimleridir. Petrol, dün olduğu gibi bugün de Ortadoğu siyasetinin nedenidir. Petrol siyasete, siyaset de petrole yön vermektedir.
Türkiye’de Suudi destekli İslamcılık niçin bu kadar yaygınlaştırıldı? Bölgedeki Kürtler Batı devletlerince dünden bugüne niçin desteklendi? Son yıllarda ‘İslamcı-Kürtçü’ akım niçin desteklendi?”
***
Uğur Mumcu, sadece ABD destekli kukla Kürt devleti ile ilgili uyarmamıştı. O, aynı zamanda Kürt şovenizmi ve Türkiye’de kurulması planlanan Kürt-İslamcı rejimi de öngörmüştü.
Biz Türk Solu olarak Kürt İslam rejimi ile ilgili uyarılarımızı yapmaya 2006 yılında başlamıştık. Uğur Mumcu ise 1991 yılından bugünleri görmüş ve uyarılarını yapmış:
“1925 yılında Şeyh Sait liderliğindeki ayaklanma ‘hilafet, şeriat, Abdülhamid oğullarından birinin saltanatını temin’ gibi dinsel görüntülü siyasal amaçlarla sahnelenmemiş miydi?
Kürtçülüğün sarıldığı bu din silahı hiç de yeni değildir. Kürtçüler İslamcılara, İslamcılar da Kürtçülere yeniden yaklaşıyorlar!
Kuzey Irak’ta gelişecek ‘Kürtçü-İslamcılık’ hiç beklenmedik ‘ittifaklar’ da sağlayabilir.”
PKK’nın topladığı İslam kongrelerini ve AKP-PKK ittifakını hatırlayın. O dönemde AKP yoktu elbet ama olsaydı, Uğur Mumcu Kürt-İslam sentezinin vücut bulmuş halini hemen tanıyacaktı.
Uğur Mumcu, 18 Mart 1991 günü Cumhuriyet’teki köşesinde “Kürt Şovenizmi” başlıklı bir yazı yazar. Bugün olsa böyle bir yazı Cumhuriyet’te yayınlanamazdı sanırım. O yazıda Uğur Mumcu, emperyalizm tarafından yaratılan Kürt şovenizmini deşifre eder:
“Şovenizm, emperyalist devletlerce bir araç olarak kullanılır. Kurtuluş savaşı öncesi ve sonrasında Arap-Kürt liderleri, İngiliz gizli istihbarat servislerince kullanıldılar.
…
Bugün, açıkça görülüyor ki ülkede bir ‘Kürt şovenizmi’ yaratılmak isteniyor. Bu Kürt şovenizmi, din ve mezhep ayrımlarını da kullanıyor. PKK gibi Marksist-Leninist olduğunu ileri süren bir örgüt, ‘Kürt-İslam Sentezi’ silahına sarılıyor.”
Gelelim bugün PKK’yı ve Türkiye’deki bölücü Kürtçüleri “ulusal kurtuluş savaşçısı” sayanlara. Uğur Mumcu’nun onlar için de bir kaç sözü vardı:
“Ulusal kurtuluş savaşları, emperyalist devletlere, bu devletlerin gizli istihbarat örgütlerine ve bu devletlerin siyasetlerine güvenilerek yürümez.
İngilizlerin 1920-1930 yılları arasındaki Kürt siyasetleri, 1974 yılındaki Barzani-Carter-CIA ilişkileri ve Bush’un en son ‘Kürt oyunu’ bu gerçeğin en güçlü kanıtlarıdır.”
Dün Cumhuriyet gazetesinde Sinan Meydan’ın neredeyse tam sayfa bir yazısı vardı. Sinan Meydan, Uğur Mumcu’nun Şeriatçılığa ve dinciliğe karşı laiklik haykırışını yazılarından alıntılar yaparak ortaya koymuş.
Keşke bir Cumhuriyet yazarı da Uğur Mumcu’nun Kürtçülük, PKK ve Kürtlerin ABD emperyalizminin çıkarlarına hizmet ettiğini anlatan yazılarından bir şeçki yapıp Uğur Mumcu’nun Kürt-İslam rejimine, Kürt devletine, Kürtçülüğe nasıl karşı çıktığını yazabilseydi.
Hoş böyle bir şey yapılsa, basılır mıydı ondan bile şüpheliyim. Çünkü bugünkü Cumhuriyet gazetesi de 90’lı yılların Cumhuriyet’i değil. Tabiri caizse, Kürt şovenizmine hizmet ediyor.
Uğur Mumcu bugün yaşasaydı, Kürt-İslamcı AKP iktidarına karşı çıktığı kadar PKK’ya ve PKK uzantısı Kürt sovenisti DEM Partiye’de karşı çıkardı. Ve tabii ki Atatürk’ün partisi CHP’nin Kürt şovenistleriyle ittifakına da.