Ukrayna, Vladimir Putin’e doğum günü hediyesi olarak Kerç Boğazı’ndaki köprüyü patlattığı zaman Rusya’nın üfürdüğü efsanelerden biri daha çöktü. Kırım’ı Kuban bölgesi üzerinden Rusya’ya bağlayan Kerç Köprüsü, hem Kırım’ın haydutça ilhakının simgesi, hem de buradaki Rus terör devletçiğinin –24 Şubat itibarıyla Ukrayna’ya yapılan genel saldırının– en önemli lojistik teminatıydı.
Ruslar, Kerç Köprüsü’nün güvenliğinden emindi. Medyalarında yayınladıkları infografikler aracılığıyla şu kadar uçak savar, bu kadar hava savunma, o biçim komandolardan bahsediyorlar, bu köprünün Rusya’nın en güvenli yeri olduğu propagandasını yapıyorlardı. Rusya’nın en güvenli yeri, kesin olmamakla birlikte ya bir HIMARS füzesi ya da asfalt köprü hizasında patlatılan bir tekneyle vuruldu. Köprünün demiryolu kısmı, temkinli bir şekilde olsa da halen kullanılır durumda. Ama asfalt kısım üç blok halinde Karadeniz’i boyladı.
Bu andan itibaren Putin’in ilk hamlesi, işgal cephesi komutanını değiştirmek oldu. Ukrayna’nın yeni işgal kuvvetleri komutanı, Sergey Surovikin. Surovikin, 24 Şubat’tan beri işgal ve soykırım suçlarının üst düzey komutanlarından. Çeçenistan ve Suriye’deki sivil katliamlarıyla biliniyor.
Kasap Surovikin’in Putin’den aldığı ilk emir ise Ukrayna kentlerine seyir füzeleri göndermek oldu. Rusların, Kerç Köprüsü’nün intikamı için ilk vurduğu hedef son derece ilginç: Zaporijjya kenti.
Rus işgalciler Zaporijjya vilayetinin merkezi olan bu kenti hiç ele geçiremedi. Yine de daha bir hafta önce sergiledikleri referandum kabaresi esas alınacak olursa burası bir Rus kenti. Yani Rus ordusu, resmiyette bir Rus kentini bombalıyor. Ama zaten Rusya’nın dört bölgedeki referandum komedisi uluslararası bir meşruiyet arayışından değil, iç propaganda malzemesi arayışından kaynaklanıyordu.
Zaporijjya kentiyle başlayan ve bu sabah itibarıyla Kiev, Lviv, Dnipro, Ternopil, İvano-Fransisk gibi başka kentleri de hedef alan füze saldırıları düpedüz savaş suçu. Rusya, sivil yerleşimlere ve sivil altyapılara saldırıyı Kerç Köprüsü’ne saldırının karşılığı olarak yürütüyor. Oysa Ukrayna’nın patlattığı, işgalcinin istihkâm köprüsünden başka bir şey değildi. Olsa bile bunun karşılığı sivil katliamı mıdır?
Köprü saldırısı sonrasında Putin’in bunu bir “suç” gibi ele aldığı açıklaması bu ahlâkî çarpıklığın işaretiydi. Rus ordusu, yiğitçe yurdunu savunanların karşısında hep zayıf, sivilleri katlederken hep mağrur. Ukrayna’nın tek seçeneği daha çok savaşmak ve işgal edilmiş her karış toprağı geri almak.
Bütün bu tabloda bir de tekrar tekrar dillendirilen nükleer savaş senaryoları var. Ruslar, ana yollarda batıya doğru ağır ağır ilerletilen Sarmat füzelerinin görüntülerini verip yine kendilerince nükleer savaş kartını oynamaya çalışıyor.
Kerç Köprüsü’nün patlatılması sonrası Rusya’nın yaptığı, yeni nesil tabirle bütün tuşlara basmak. Bu sabah Kiev’e atılan füzelerden birinin Alman büyükelçiliğine ait bir binaya denk gelmesi, bu tuşlardan biri olmalı. O bina hukuken Alman toprağı ve Almanya NATO üyesi. Bu, Rus komutanların yaşadıkları büyük panikle yaptıkları bir hata değilse Kremlin, NATO’nun 5’inci maddesini yokluyor demektir. Zira bir yandan da Belarus’ta bir Rus-Belarus ortak askeri gücü teşkil ediliyor ve bu birliğin görevi net olmasa da potansiyel görev fonksiyonu kuzeyde Baltık üçlüsü, batıda Polonya, güneyde Ukrayna.
60 binden fazla Rus ölürken, bunun en az iki katı yaralanmalarla savaş dışı kaldı. Hedeflenen 300 bin kişilik seferberlikte 200 bin rakamı zar zor bulunurken bunun en az dört katı Rusya’dan kaçtı bile! Rusların nükleer savaş ihtimalini neden bu kadar çok dile getirdiği ortada değil mi? Dünyayı nükleer savaşla korkutmak, Putin’in kendi korkularını bertaraf etmek için şimdilik sarıldığı tek çare.